TURİZM & YÖNTEM FARKI

TURİZM & YÖNTEM FARKI

Alışılmış turizm stratejileri ile Sürdürülebilir Doğa Turizmi Gelişme Stratejisi arasındaki fark şudur; alışılmış yöntemler yukarıdan aşağıya bakış açısı ile uygulanmaktadır. Yani kararlar merkezden alınmakta ve uygulanması için yerele taşınmaktadır. Yöre halkı katılımcı olamamaktadır. Sürdürülebilir turizm ise aşağıdan yukarıya bir yaklaşım için gayret göstermektedir. Bu yaklaşımda yöre halkının beklentileri ele alınır, Sürdürülebilir turizm gelişim aşamasında doğa ve çevre erozyona uğramadan korunmalıdır.

Konaklama ve diğer turizm altyapıları mümkün olduğunca doğal alan dışında olmalıdır. Bu durum doğaya ve kültüre zararı en aza indirdiği gibi ev pansiyonculuğu gibi faaliyetlerin yapılmasıyla yöre halkı ve diğer bölgesel ilgi grupları turizmin gelişiminde önemli ortaklardır. Söz konusu gruplar turiste konaklama imkânı sunacaklar, sunacakları ürünün kalitesinin korunmasında da sorumluluk alacaklardır. Günübirlik ziyaretçiler yerine uzun süreli konaklamaya lüzum duyan turistle hedefleniyorsa, doğal ve kültürel mirasa dayalı çekim noktaları, el sanatları gibi faaliyetler ortaya konmalıdır. Doğal alanlar genellikle çok hassastır, bu sebeple ekolojik değerler, belirli bir saha ile sınırlı olmaması faydalıdır.

Turist yerel halk arasındaki ilişkileri incelemede önermiş olduğu turist (Tolerasyon ) Yaklaşımı faydalı görülmektedir. Bu yaklaşıma göre yerli halkın turizme ve turiste karşı tutumları, dört değişik aşamadan oluşmaktadır. Bunlar; Coşku, İlgisizlik, Rahatsızlık ve Düşmanlık olarak belirtilmektedir. İlk aşama turistlerin bölgeye ilk defa gelmesinden kaynaklanan ve ekonomik kazancın müjdeleriyle süslenmiş coşku aşamasıdır. İkinci aşamada artık bölge turizme açılmış ve turist sayısında artış meydana gelmiştir. İlk aşamadaki coşku seli yerini ilgisizliğe bırakmıştır. Üçüncü aşamada mevcut yerli işletmeler ve kalitesiz işletmeler, turistlerin artan taleplerini karşılayamaz duruma geldiği için arzın artırılması çalışmalarına hız verilmiştir. Turizmin plansız bir şekilde hızlı gelişmesi sonucu doğaya vermiş olduğu tahribattan dolayı rahatsız edici boyuta ulaşmıştır. Bu aşamada sosyal yapıdaki değişiklikler yada doğadaki geri dönüşü olmayan tahripler dikkat çekmeye, turizm turistler ve yerel yönetim suçlanmaya başlanmıştır. Son aşamada ise turistlere karşı olan hoşgörü artık yerini yavaş yavaş kızgınlığa ve tahammülsüzlüğe bırakmakta ve kişiler aralarında fiyatlardaki artışları turizme bağlayarak kinlerini sergilemeye başlarlar. Bu aşamaların ne kadar süreceği ya da bölgedeki toplumun bütün aşamalardan geçip geçmeyeceği üzerinde düşünülmesi gereken hususlardır.

Geleneksel hayat, yerel kültür, kırsal, sosyal ekonomik yapılar da aynı zamanda turizmin temel kaynağı olmalıdır. Bölgenin kalkınma potansiyelinde, sosyal ve ekonomik rekabet edebilirlik unsurları büyük öneme sahiptir. Yerel nüfusun turizme yaklaşımı, turizm sektöründe çalışma isteği gibi bazı unsurların turizm ile doğrudan ilişkisi bulunmaktadır.

Yazıda üç tane varlık ortaya çıkıyor turist, rehber ve yöre halkı bu üçgeni kaynaştırmak ve hizmetin Kalitesini artırmak bölgede verilmesi gereken eğitimden geçmektedir yöre halkının turistle kaynaşması için halkın bu gelen kişilerin bölgenin ekonomisine katkı sağlayacağını ve yaşam biçimlerini etkilemeyeceğine yaşam şartlarının daha mükemmel olacağına kanat getirmeleri ile mümkündür. Bu kaynaşmayı ancak yörenin idari görevde bulunan yöneticileri yapabilir. Hiçbir zaman ekolojik dengenin bozulmasına izin verilmemelidir. İlimizde bulunan yaylalarımızı ve tabiat güzelliklerimizi erozyona uğratmadan mutlaka korumalıyız.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?