TÜRKİYE İLE ABD KIRİZİ S-400′ LER Mİ?

TÜRKİYE İLE ABD KIRİZİ S-400′ LER Mİ?

“Türk-Amerikan ilişkilerinde son derece kritik bir dönemden geçiliyor ve iki taraf arasında birçok alanda görüş ayrılığı devam ediyor. Bundan dolayı soruna sadece S-400 ile F-35 krizi olarak bakılmamalıdır.” Türkleri, Rus sistemlerini almaktan vazgeçirmeye “ikna etmek” için uğraşan Amerikalılar, hedeflerine ulaşmak için çeşitli yöntemlere başvuruyor. Amerika Birleşik Devletleri S-400 hava savunma sisteminin alımıyla ilgili olarak Türkiye’ye yönelik baskı yapmaya devam ediyor. Son dönemde ise, Türkiye ile ABD arasındaki kritik boyutlara ulaşan ilişkilerin S-400’lerle ilgili anlaşmazlıklara indirgenmeye çalışıldığı bir izlenim söz konusu. S-400 konusu neden öne çıkarılıyor? “Türk-Amerikan ilişkilerinde bulunan birçok sorunu gizlemek için; sürekli S 400 söz konusu olmak sureti ile gündemi sürekli onunla meşgul ediyorlar. İki taraf arasında birçok alanda görüş ayrılığı devam ediyor, dolayısıyla soruna sadece S-400 ile F-35 krizi olarak bakılmamalıdır. Bunların en başında gelen konulardan biri ABD’nin terör örgütlerine desteği olarak karşımıza çıkıyor.
Yakından ve geçmişten gelen sorunları şöyle sıralarsak görülmektedir ki konu yalnız S 400 değildir. Türkiye FETÖ elebaşının iadesi için kamyon dolusu belge gönderdi, ABD ise eli kanlı terör örgütü YPG ye yüzlerce kamyonlar silah taşıdı. Öte yandan Libya, İran ve Venezuela’ya yaptırımlar konusunda iki devlet farklı politikalar izliyor. ABD Başkanı TRUMP Arap-İsrail ihtilafına ilişkin tek taraflı bir anlayışı savunan fikirleri Türkiye’nin izlediği politikayla örtüşmüyor. 1915 olayları hakkında asılsız Ermeni iddiaları ile ilgili duruma bakıldığında ise bunun kronik bir sorun olduğu anlaşılıyor Doğu ak denizde izlediği politika bizimle örtüşmüyor. Bir de bu problemlerin üzerine S-400 konusu eklenince, bütün bunlar Türk-Amerikan ilişkilerini sorgulanır bir hale getirdi ve Türkiye açısından bu ilişki karşılıklı fayda sağlamaktan uzak bir görüntü arz etmeye başladı. ABD’nin tavrına baktığınızda son derece uzlaşıya kapalı bir ton görmekteyiz. ABD, bir yandan S-400 alımına ilişkin isteksizliğini ifade ediyor ama diğer yandan PATRİOT füzelerinin alınmasıyla ilgili süreçte de herhangi bir anlaşma sağlanamadı. Fiyatın yüksekliği ve teknoloji transferinin yapılmaması gibi konular buradaki göze çarpan ilk noktalar… Ayrıca NATO’nun içerisinde Türkiye, Rus silahlarına sahip ilk ülke değil, birçok ülkede S-400’lerin alt modeli S-300’ler bulunuyor. ABD, şu ana kadar Türkiye’nin S-400 almasının NATO açısından sorun olduğunu belirtmekle birlikte bu noktaya nasıl gelindiği konusunda herhangi bir şey söylemiyor. Türkiye’nin ortak çalışma grubu kurulması teklifine ilişkin de olumlu bir cevap verilmedi. Problem tam olarak da budur. Türkiye, ABD’den bir müttefik olarak beklentilerini karşılayamadığından ötürü konu buraya gelmiştir 1964 senesinde ABD Başkanı LYNDON B. Johnson’ın “Johnson Mektubu” olarak bilinen bir mektubu gelmişti. Türkiye gereken cevabı 1974’te haklı olarak başlattığı Kıbrıs Barış Harekâtı ile vermişti. Bu dönem Türkiye’ye yönelik uygulanan silah ambargosu sonrası Türkiye’nin savunma sanayinde önemli adımlar atılmıştı. O zaman kurulan şirketler şu anda çok önemli atılımlar gerçekleştirerek artık TÜEKİYE dünyaya silah satar hale geldi.
ABD’nin S-400 konusunu bu denli öne çıkarmasının sebebi diğer bütün sorunları konuları geri planda bırakıp, Türkiye’ye yönelik tavrına bu sorun üzerinden bir meşruiyet kazandırmak istemesidir. S-400’ler tartışıldığından beri diğer bütün konular geri planda kaldı; ama bunlar önümüzdeki günlerde ilişkilerde aşılması gereken engeller olarak hala iki ülkenin de önünde duruyor. Öte yandan kısa süre önce NATO içerisindeki harcamalar üzerinden birçok Avrupa ülkesi ve ABD arasında tartışmalar yaşanmıştı. S-400 konusu bir taraftan da iki taraf arasındaki yakınlaşmayı sağlamak noktasında bir araç halini aldı. Bütün bunlarla birlikte, Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması, Türk pilotlara eğitimin askıya alınması gibi konular gündemdeyken bunun Türkiye’nin NATO’dan çıkışına gidecek bir süreci başlatması olduğunu düşünmüyorum. Türkiye, NATO’nun en stratejik kanatlarından birinde yer alıyor ve Türkiye olmadan NATO kanadı kırık demektir.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?