YAHU DÜŞÜNÜYORUM DÜŞÜNÜYORUM İŞİN İÇİNDEN BİR TÜRLÜ ÇIKAMIYORUM

YAHU DÜŞÜNÜYORUM DÜŞÜNÜYORUM İŞİN İÇİNDEN BİR TÜRLÜ ÇIKAMIYORUM

Öylesine karmaşık bir düşünce bataklığına saplandım ki;
Düşündükçe daha da batıyorum…
Ve o yüzden siz değerli dostlarımı yardıma çağırıyorum…

Ne gibi bir düşünce bataklığına mı saplandım?
Hiç zaman geçirmeden bu düşünce bataklığına nasıl düştüğümü veya çelişkiler sarmalına nasıl dolandığımı hemen söyleyeyim;

Sizlerinde çok iyi bildiği gibi İstanbul ve Antalya’da dörtlü aile intiharları oldu…
Yoksulluğun bunalıma sürüklediği ve bunalımında toplu intihar eylemine taşıdığı bu acı olay hepimizin kanını dondurdu!

Ve bir yandan bu acı olaylar yaşanırken…
Diğer bir tarafta ise (ismini söylemeyip) adına Robin Hood denilmesini isteyen bir vatandaş ise yoksulların yaşadığı varoş mahalleleri dolaşarak, borcunu bakkala ödeyemeyen yoksul vatandaşın ‘veresiye’ borçlarını kapatıyordu…

Ve adına ‘Robin Hood’ denilmesini isteyen ve parası çok olan bu gizemli kahramanı ki; daha önceleri kimseler görmeden bu işi yaparken, bu kez İstanbul Tuzla dolaylarında gündüzleri ve alenen yapmaya başlıyor, yapmak istediği bu ‘hayır’ işlerini…
Veya -kendi deyimiyle- Robin Hood kahramanlıklarını…

Gazetelerin söylediğine göre hemde öylesine alenen yapıyor ki;
Yoksul mahallelerindeki bakkalları tek tek dolaşıp, borçluların veresiye defterlerindeki borçlarını ödeyip sildiriyor…

Bir yandan da sadece bakkala veresiye borcu olanların borçlarını sildirmekle kalmayıp; mahallede tespit ettiği yoksullara da zarfın içerisine 1000 TL koyarak yardım etmeye çalışıyor…

Sokakta rastladığı yoksul öğrencilere 50 TL para yardım ettiği söyleniyor…

Şimdi benim yerimde siz olsanız;
“Allah Allah bu nasıl iştir yahu!?”
“Kimi yoksulların bakkalda hesabını kapatıyor”
“Kimileri bakkala hesabını ödeyemediği için intihar ediyor” diye bu garip ve yaman çelişkinin üzerinde düşünmez misiniz Allah aşkına?

Bir yanda (resmi rakamlara göre) 7 milyon kişi icra kapılarında dolaşırken…
İcra dosya sayısı 25 milyonu aşmışken…
Her gün ‘E-İcra’ yöntemi yaşama geçirilmişken;

Birilerinin bakkal bakkal dolaşarak veresiye borçlarını silmesi…
Kimilerinin düğünlerde dansözün başından deste deste dolar serpmesi… Sizleri ‘düşünce bataklığına’ düşürmüyor mu?
Yani sizlere de “yahu bu ne yaman bir çelişki’ dedirtmiyor mu?

Örneğin;
Bunda bir çelişki bulamadınız ise alın sizlere başka bir çelişki;

Sizin çocuklarınız, torunlarınız, komşularınızın çocukları liseyi en başarılı bir şekilde bitirmek için saçını-başını yolarken…
Dershane dershane dolaşırken…
Ve yinede üniversitede istediği bölümü kazanamayınca tekrar bir-iki yıl daha sabredip beklerken…
Suriyeli -kutsal sığınmacıların- çocuklarının Suriye diplomaları bizim liselilerin diplomalarıyla ‘denk’ sayılıp ve üstelik istediği bölümlere kayıt olup devam etmelerinde sizce bir gariplik ve bir çelişki yok mu?

Hemde yönetsel büyüklerimizin Suriye’nin kurtarılmış bölgesinde Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı;
El-Bab’da: İdari Bilimler Fakültesi,
Azez’de: İslami İlimler Fakültesi,
Afrin’de:Eğitim Fakültesi kurulup Suriyeli -sığınmacı öğrencilere- bu fakültelerin açılması ‘Resmi Gazetede’ yayınlanmış olmasına rağmen…

Hemde bizim üniversiteli öğrencilerimiz yatmaya yer bulamazken, yöneticilerimizin onlara ev kurup. tarla açıp ve yurtlara tam tekmil yerleştirmek istemelerine rağmen…
Bu konuda bir gariplik ve çelişki yok mu Allah aşkına?

Zaten çok garip ve yaman bir çelişki olduğu içindir ki işin içinden çıkamıyorum…
Ve siz değerli dostlarımdan bu konuda onun için yardım istiyorum…

Devletin resmi kayıtları ve istatistikleri diyor ki;
Türkiye’de 7 Kasım 2019 tarihi itibariyle 3 milyon 683 bin kişi var…

Bunlardan;
1 milyon 995 bin kişi (2 milyona 5 var) 18-44 yaş arası genç…
Yani eli silah tutan,
Taşı sıksa suyunu çıkaran,
Fakat bu ülkede aylak aylak dolaşan gençlerden oluşuyor…

Örneğin;
Filistin’de yıllardır 10 yaşına gelen erkek ve kız çocuğu elinde ‘Kuş Sapanı’ ile İsraillilere karşı savaşıyor…
Bizim ülkemize sığınan 1 milyon 686 genç kadın ve kızlar ha bire çocuk doğruyor…
Vallahi bu konuda sizler ne düşünürsünüz onu bilemem ama…
Ben bu garip çelişkiler üzerinde; düşünüyorum düşünüyorum…
Ve işin içinden bir türlü çıkamıyorum…
Üstelik işin içinden çıkamadığım gibi gittikçe de kendi yarattığım düşünce bataklığı içerisinde battıkça batıyorum…

Buyun şimdi söz sırası sizde…
Bu konuda sizler ne düşünüyorsanız söyleyin…
Açıkçası sizlerin ne düşündüğünü de çok merak ediyorum…

NOT: Görseldeki resim Bedri Rahmi Eyüpoğlu’na aittir.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?