“YANDI YÜREKLER”

“YANDI YÜREKLER”

Aslında bugün yazıma daha yeni tanıdığım ve benim için mükemmel bir anne ve Umut’un insanın içini burkan hikâyesi ile başlayacaktım. Sizlerin de bildiği gibi Salı akşamı İstanbul Atatürk Hava Limanında meydana gelen terör olayı kanımızı dondurdu.

Birçoğumuz Atatürk Hava Limanının ve diğerlerinin nasıl güvenlik çemberinde olduğunu çok iyi biliyoruz. Kaldı ki Atatürk Hava Limanı apayrı bir koruma çemberinde. Düşünsenize içeriye adımınızı attığınız anda koruma çemberi altındasınız. Bu yüzden bana resmen işkence gibi geliyordu. Çünkü uçağa biniş noktasına varana kadar ellenmedik yeriniz kalmıyor. Hatta dış hatlara giriş ve çıkışlarda çorabınıza kadar çıkartıyorsunuz.

Dış hatları koridoru uzun bir yol . Geçen yıl Almanya’ya giderken öğrenmiş oldum. Kapıdan içeri girdiğiniz anda her koridor geçişinde güvenlik nedeni ile aranıyorsunuz. Bu yüzden daha önceki uçuşlardan edindiğim tecrübeden dolayı kulağımda ki küpeye kadar çıkartıp hazır bir şekilde bekliyordum. Bir defasında saçımda unuttuğum bir tel toka yüzünden üç kez X ray cihazından geçirilince isyan noktasına gelmiştim. Sonradan aklıma geldi. Ah o tel toka ah. Beni ne hallere soktun diye.

Şimdi bu kadar sıkı güvenlik kontrolü olan bir yere, kiminin tabiri ile “KELEŞ”, kiminin tabiri ile “KALİŞİNKOF” .

Nasıl girdi içeriye.

Önce taradılar sonra patladılar ise, vücutlarına sardıkları patlayıcıları nasıl görmediler.

Ne hazindir ki !!!

Aklımız başımıza hep sonradan gelir.

Ve bu olayında birçok faili belli suçlusu olacaktır elbet.

Hayatını kaybedenleri rahmetle anıyor, yaralı olan ve hayatta oldukları halde çok büyük korku geçirenlere geçmiş olsun diyorum.

Korkma Ülkem korkma.

Bu hain saldırılar bizi bizden koparmaya gücü yetmez.

Yeter ki biz bize ihanet etmeyelim.

İnanıyorum ki Devletimiz bununda üstesinden gelecektir.

Sağduyulu olalım. Sükûnetle bekleyelim.

Her şeyi Devletimizin üzerine yüklemeyelim.

Kahrolası paranın ne kadar tehlikeli bir terör örgütü olduğunun bir kez daha altını çizelim.

Bence teröre karşı Hükümeti ve Devleti suçlamayı bir kenara bırakıp, elele hep birlikte ne yaparız ona bakmalıyız.

Hükümetin ve Devletin verdiği nimetlerden faydalanıp ardından da şikayet ediyorsak bizlerde suçluyuz demektir. Bu son satırı okurken içinizden her türlü geçen sözü ister sesli, ister ise  sesiz ce istediğinizi söyleyebilirsiniz fakat yarın ki yazımı okuduğunuz zamanda umarım hak verirsiniz.

Aman banane bu yazıdan demeyip okuyan tüm güzel yüreklere saygılar.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?