Mürvet K. ŞENSOY
Mürvet K. ŞENSOY
murvet@giresungundem.com
“YAPMAYIN BEYLER”
  • 0
  • 646
  • 10 Ocak 2020 Cuma
  • +
  • -

Merhaba Sevgili Okurlar
Avusturalya yangına teslim. İran efsane Komutan Kasım Süleyman’ın öldürülmesinden sonra ABD ye ateş püskürtmesi. Turamp ‘ın İngiltere ,Fransa ve Almanya’ ya yaptığı savaş çağrısı. Putin ‘in Esed ile el sıkışıp görüşmesi. Bunların hepsi bir yana sabah kuşağında izlenme rekoru kıran Müge Anlı. Öğleden sonra ise Esra Erol.
Dikkat çeken tek nokta ise iki sözlerinin arasında sıkıştırdıkları “ Tüm Türkiye Bizi İzliyor.”
Fırsat buldukça sabah kuşağında Müge Anlı yı bende izliyorum. Ve artık Müge Anlı çözüme ulaştırdığı olaylar sonrasında her ne kadar ekran önünde ki ekibi yanında olsa da “tek kadın” havasına girmiş durumda . Yazık Salı yada Çarşamba hatırlamıyorum avukat Rahmi bey hukuk konusunda bir şey diyecek oldu. Lafı adamın kursağında bıraktı.
Öğlen kuşağında ise bir Kemal amca var ki !
Başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Eşinin ölümünden sonra büyük bir heyecanla yaptığı evlilik ve ne yaptıysa yaranamadığı Hüsne’si. Hüsne de Hüsne olsa …
Ev vermiş. Araba almış. Yetmemiş eve koşu bandı almış ama nafile. Kadın yine mutlu olamamış. Oysa köylü onları çok mutlu sanıyor muş. Kolay değil köylük yerde eve koşu banttı almak. Hüsne mutluluğu hurdacıda aramış ama hurdacıda Hüsne yi yarı yolda bırakmış. Buda gösteriyor ki !
Para pul, eş, sevgili, ev, araba bunlar istenilirse bir şekilde kazanılır. Ama bu kazançlar uğruna yaptığın yanlışlıklar asla düzeltilemez. İşte böyle kimi ekranda kimi sokakta çoluk çocuğun ağzında sakız olur. Ne itibar kalır nede isim.
Böylece haftalar uzar gider. Bir sonra ki cinayetlere ve evden kaçış noktalarına.
Ekranlarda bunlar olurken Şehrimizin en güzel noktalarında ise köy halkı denizimize havuz istemeyiz diye atağa kalkar. Bu olaydan kaç kişi haberdar bilemeyiz.
Anlamadığım nokta İnsanların denize girdiği bölgeye inatla neden havuz yapma girişimini ihtiyaç duyarlar.
Bir çoğunuz hatırlar .1970 li yıllardan sonra yapılan sahil yol şeriti çok nadide denecek koyların yok olmasına sahne olmuştu. Çocuktum ve hala aklımda. Armelit yolu tehlikeli deniliyordu. Oysa benim en sevdiğim yoldu. Var olan yolu iyileştirmek yerine denizi talan ederek yeni yol inşa ettik. Açılması birkaç yıl sürmüştü sanırım. Sonrasında aynı yol üzerinden Karadeniz e ikinci ihanet yapıldı. Hatta ilk yol yapımında Trabzon kısmına pek dokunulmamıştı. Hiç unutmuyorum 1980 yılında Trabzon ‘un girişinde yol denizden bir hayli yüksek olmasına karşın palamut zamanı tüm palamutlar kıyıda dans ederlerdi. Kefal vakti de öyle olurdu. Seyretmesi insana büyük bir haz verirdi.
Şimdi denizimiz neredeyse kurudu. Nede doğamızı ve içinde yaşayan canlıları korumak yerine iki kat daha yok etmek için çırpınıyoruz. Anlamış değilim.
Şimdilerde ise Keşap’ ın Karakoç ile Hisarüstü köyleri arasında havuz kurarak kafeste balık yetiştirmek için kolları sıvayanlar.
Yapmayın beyler. Doğu yakasının insanların denize girdiği en güzel yerlere göz koymayın .Elimizde kalan tek tük koylarımızı bize bırakın .Gidin havuzunuzu insanların denize girmediği ve hatta ufak balıkçıların kayıklarını çekip nafakalarını çıkarmaya çalıştıkları yerlere göz dikmeyin.
Madem Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında ;
“Madde 56:Herkes ,sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” Denilmektedir. Bu bir vatandaşlık ödevi ise havuzlarda kullanılan suni yem, ilaçlar ve balık ölüleri ile çevreyi ,deniz ekosistemini kirleteceğini düşünecek olursak ;insan ve canlıların sağlığına zarar verecek bir faaliyete kim “EVET” der ki !
Yıllar önce koylarımız giderken canımız çok yanmıştı. Şimdi birde balık havuzları ile yakmayın beyler.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM