Merhaba sevgili dostlarım,
Bugün sizlerle gazetelerde okuduğum bir haberi görseliyle birlikte paylaşıyor;
Ve bu haberin üzerinde düşünebildiğimiz kadar birlikte düşünelim istiyorum…
Şu an sizlerle paylaştığım haberin kaynağı 27.09.2018 tarihli ‘Korkusuz Gazetesinin’ ön sayfasından olun, haberin başlığı ise şöyle;
“1 LİRAYLA 180 KİLOMETRE GİDEN YERLİ ARAÇ”
Nasıl, güzel değil mi?
İlgi alanınıza girmez mi?
Azda olsa sevinmediniz mi?
Elbette sevindiniz!
Şu her Allah’ın günü başımızda kara bulutların dolaştığı!…
Her türlü terör belasının yaşamımızın her alanına bulaştığı!…
Her sabah gözlerimizi gün ışığına açtığımızda;
“Acaba savaş bugün mü çıkar, yarın mı çıkar” kuşkularının sabah-akşam yaşandığı!…
Enflasyonun günden-güne tavan yaptığı!
Açlık sınırının; 1893 ve yoksulluk sınırının 6.167 TL dolaylarında dolaştığı!
Mevcut dost ülkelerimizi de birer-birer tükettikten sonra; bütün dünya ülkelerinin bize ‘yan gözle’ baktığı!
Toplumu üretimden uzaklaştırılıp; yaşamın her alanında tüketim toplumu aşısı yapıldığı!
Allah’ın her günü mazota-benzine zam yapıldığı bir dönemde;
“1 Lirayla 180 Km. Yol alan” bir -otomobilin icadına- sevinilmez de neye sevinilir birader?
Sizlerde mutlaka okumuşsunuzdur ya…
Okumayanlar ve bu haberden ‘haberi’ olmayanlar için bir kezde ben duyurmak isterim bu sayfa üzerinden;
“Yozgat Bozok Üniversitesi- Mühendislik Mimarlık Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölümü öğrencileri, tüm aksamları yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından olan ve elektrikle çalışan bir araç üretmiş…
Aracın motoru ve motor kontrolcüsü,
Batarya yönetim sistemi,
Yerleşik şarj birimi,
Araç kontrol sistemi ve telemetri (haberleşme) sistemi ve bunların yazılımları tamamen öğrenciler tarafından üretilmiş.
Tamamen öğrencilerin düşünsel birlikteliğiyle icat edilen ve (şimdilik) üç tekerlekli olan bu araç ‘1 liralık’ enerjiyle 160-180 Km yol katedebiliyor ve 100 Km.de hız yapabiliyormuş…
Ve tüm malzemeleri yerli olan ve bizim gençlerimizin düşünce birlikteliğiyle icat edilen bu arabanın ağırlığı 131 kilo olup ve (şimdilik) bu ölçekte yapılan aracın fiyatı da 4 bin liraya çıkmış.
Bu herkesin sevinmesini düşündüğüm haberin özetini sizlerle paylaştıktan sonra; şimdi gel-gelelim birlikte düşünme eylemine!
(ancak izninizle önce ben düşündüklerimi söylemek istiyorum;)
Anadolu’nun ortasında ve bir bozkır üniversitesinde öğrenim gören bu gençlerimiz; her şeyden önce yoksul aile çocukları…
Arkadaşına bir çay ısmarlamak için; belki cepkenleri delik deşik olduğundan beş paraları yok ama; pırıl-pırıldayan zekaları var!
Olanak verildiğinde; tıkır-kıtır makine gibi işleyen beyinleri var!
Hiç kimsenin itiraz edecek hali yok diye düşünüyorum;
İşte ispatı gün gibi ortada…
Ki; bu yetenekli gençlerimizin belki de birçoğunun yatmaya yeri-yurdu yok!
Belkide doğru-dürüst beslenemiyorlar bile!
Üstelik milyonları ve milyarları olmadığı için ne sosyete gençlerin katıldığı ‘yarışmalara’ katılabiliyorlar!
Nede geleceğe dair bir iş yeri ve fabrika kurabiliyorlar!
Onlar sadece ve sadece ellerinden geldiğe kadar ülkelerinin diğer ülkelerden geri kalmaması için -olanakları ölçüsünde- bir şeyler yapmaya, bir şeyler ‘icat etmeye’ çalışıyorlar!
Örneğin; şimdilik ‘4 bin liralık’ yeni bir araç icat ettikleri gibi…
Bakalım bundan sonra birileri ellerinden tutup da; “Gel evladım, bu aracın daha zengin ve gelişmiş versiyonunu yap. Masraftan korkma..Ne masraf çıkarsa ben karşılayacağım” diyen birisi ortaya çıkar mı acaba dersiniz?
Ben sanmıyorum…
Çünkü bundan öncede gençlerimizin birçok ‘yeniliklerin altına imza atıp’ ve ‘icatlar’ yaptığına tanık olduk ama; ne yazık ki bu gençlerimizin projelerine destek veren birisini göremedik…
Hatta anlı-şanlı yöneticilerimizin desteklerine de tanık olamadık…
Neden destek olamadıklarını?
Niye destek olmadıklarını?
Destek olurlarsa; ne gibi olumsuzluklarla karşılaşacaklarını?
Veya destek olamıyorlarsa; kimden çekinip korktuklarını?
Bu ve buna benzen gizemli sırra sahip soruların yanıtlarını bizler bilemeyiz ama; mutlaka bu soruların yanıtlarını bilen olduğu gibi, bilen birileri de vardır diye düşünüyorum…
Ama kendi-kendime de komplo teorileri kurmuyor değilim hani!
Örneğin: “Acaba yıllardır bizim yapmak istediğimiz yenilikleri içimizden birileri mi engel olmaya çalışıyor?”
Yoksa “Dış güçler mi engellemeye çalışıyor?”
(hani bütün olumsuz gelişmeleri dış-göçlere bağlıyoruz da bunun için böyle düşünüyorum!)
Acaba diyorum; “Bizim insanlarımızın her icat ettiği yenilikleri küresel sermaye patronlarının yurt içerisinde ortakları var da onun için mi bir türlü -kendi icat ettiklerimizin- sanayisini kurup, yol alamıyoruz?” diye, düşünmüyor da değilim!
(Hani Prof. Dr. Turhan Alçelik, bir zamanlar -araba farı- icat etmişti de, sanırım projesi hala kiralık kasalarda saklanıyor)
Hani imalatını ve üretimini uzun zamandır merakla bekliyoruz da bunun için böyle düşünüyorum…
Son söz;
Bakalım, bu ‘icat’ nasıl bir yol alacak?
Veya projesi hangi kasalarda saklanacak?
Bu icadı yapan gençlerimizin reklamı nasıl yapılacak?
Daha doğrusu bu gençleri örnek olarak tanıtacaklar mı?
Ben şimdiden merak etmeye başladım…
Bakalım mevlam neyler; bekleyip göreceğiz…