YETER Kİ SİZ ÜZÜLMEYİN !!!

YETER Kİ SİZ ÜZÜLMEYİN !!!

Uyguladıkları yanlış politikalar nedeniyle ülke ekonomisini iflasa sürükleyen; insanlarımızı da sefalete, çaresizliğe, yokluğa mecbur eden bazı idarecilerimiz; milletin, durumun vahametini anlamasını istemediğinden, gayri meşru yollardan vagonlarla, çuvallarla para götüren, alın teri dökmeden gayri meşru yollardan korkunç paralar kazanan, haram yöntemlerle, illegal yollardan kene gibi milleti senelerce ve acımasızca sömüren, bu kara paraları sayma zahmeti olmasın diye de evinde para sayma makinesi bulunduranların durumunu kast ederek; “ekonomimiz iyi yolda” mesajları veriyor, adeta “büyüklere masallar” kabilinden mırıldanıyorlar. Bir kısım insanlarımız da bu palavralara inanıyorlar ve aynı şarkının sözlerini nakarat halinde koro biçiminde ve mehter takımı, bazen de dombıra eşliğinde aşk ve iştiyak ile seslendiriyorlar.
Güçlü ekonomiden, zenginlikten, refahtan, kalkınmaktan dem vuranlar, eğer yürekleri yetiyorsa, cari işlemler açığını, dış ticaret açığını, bütçe açığını, iç ve dış borç miktarını, faiz lobilerine peşkeş çekilen faiz miktarını, israf edilen paraları, gerçek enflasyon miktarını, işsizlik oranını, “altın yumurta yumurtlayan tavuk” misali, satılan gelir ve para kaynağımız KİT’ leri, toprak satışlarını ve satılan diğer değerlerimizi, mal varlıklarımızı gerçek olarak açıklasınlar, millet bir değerlendirsin bakalım. Yalan dolanla, hayali rakamlarla, şişirme oranlarla bakalım nereye kadar gidebileceksiniz?
“Rakamlarla yalan söyleme san’atı” olarak da adlandırılan düzmece, sahte ve gerçek dışı istatistikleri nasıl olsa insanlarımızın çoğu anlamıyor, bunlarla ilgilenmiyor. Bu durumdan gereği kadar istifade ediniz, saf insanlarımızı cafcaflı nutuklarla ikna ediniz, laf salatası ile karınlarını doyurunuz bakalım, ama nereye kadar? Denizin bittiğini siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. Yüksek oranda millete reva gördüğünüz zam ve vergilerin bundan başka ne anlamı olabilir ki ?
Bu “zengin olduk” masallarına en çok kimler iman ediyor biliyor musunuz? Yetiştirdiği ürünler ve beslediği hayvanlar yok pahasına ve alavere-dalavere yöntemi ile bazı yabancı odaklar ve işbirlikçileri tarafından elinden alınan çiftçilerimiz… 2.000 lira gibi komik ve gülünç bir asgari ücretle çalışan ve bu parayla geçinme adı altında sefaleti bayrama dönüştürmeyi becerebilen işçilerimiz… Hasta bakım, yaşlılık, sakatlık, dul ve malullük, fakirlik ve saire isim altında devletten 3-5 kuruş maaş alan ve bununla geçinmeye çalışan gariban insanlarımız… Fakir-fukara olması hasebiyle yardıma muhtaç olan ve az-buçuk varlık sahibi komşularının himmet ve yardımları ile hayatını devam ettirme gayretinde olan garibanlarımız…
İş bulamadığı için çalışamayan ve bunun için de evinin zaruri ihtiyaçlarını karşılayamayan, eşinin ve çocuklarının yüzlerine bakmakta zorlanan işsiz ve mağdur insanlarımız… Aylık gelir babında evine 400-500 lira dahi girmeyen, açlıktan nefesi kokan miskinlerimiz… Aldığı ücretle ancak 10-15 gün geçinebilen, bu nedenle de ya ikinci iş yapmaya mecbur kalan veya uçan kuşa borçlu olanmemurlarımız, işçilerimiz, emeklilerimiz…
Madem ki siz, bu yalanlara, bu masallara inanıyor ve sizi istismar edenleri, oyalayanları, süründürenleri; bunlarla da kalmayarak, görevi kötüye kullanmak suretiyle, devletin paralarını bir şekilde israf edenleri, amacı dışında kullananları, ya da bir şekilde zimmetine geçirenleri övüyor, sahipleniyor ve alkışlıyorsunuz…
O halde, inanmadığımı alenen beyan ederek, sırf sizin hatırınız için, üzülmeyesiniz diye, ben de size katılıyor ve yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, israf, adam kayırma, adamına göre iş icad etme ve daha nice nahoş hadise iddia ve söylentilerine rağmen; işin faillerini, sebep olanları, caiz görenleri, destekçilerini şeytana inat alkışlıyorum. İtirazı olanlar lütfen parmak kaldırsın ki, kim olduklarını görelim ve bilelim. Bir de dua etmek istiyorum: “Allah onları başımızdan eksik etmesin !!!!”
Ayıptır söylemesi ama, alın teriyle kazanılmış ve hak edilmiş orta seviyede bir emekli maaşım, doğduğum köyde rahmetli babamdan miras kalan 8 dönüm arazim ve ikamet edebileceğim bir de mütevazi evim var. Fazla zorda kalırsam, bizden öncekilerin, aba-u ecdadımın yaptığı gibi şeker sulamasına ekmek bandırır karnımı doyururum ve birilerinin can verdiği ortamda bir kaç sene hayatta kalma mücadelesi veririm. Yeter ki siz üzülmeyin, yeter ki sizin gönlünüz hoş olsun. Bilmem anlatabildim mi huzur ve mutluluk içinde, insanca, insana yakışır şekilde yaşadığını zanneden ve aslında sürüngenler misali sürüm sürüm sürünen aldatılmış, yanıltılmış, yamultulmuş milyonlar?
Bilmem anladınız mı emperyalizmin yönlendirdiği basının, merhametsiz, ilkesiz, medya organlarının dolduruşuna gelen, dolmuşuna binen, yalan ve iftiralarına itibar eden milyonlar ? Selam ve dua ile..

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?