Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
YİNE GELDİ ONBİR AYIN SULTANI NASIL AÇMAK İSTERSİN İFTARINI
  • 0
  • 170
  • 14 Nisan 2021 Çarşamba
  • +
  • -

Zeytinle mi?

Hurmayla mı?

Yoksa bir bardak suyla mı açacaksınız iftarınızı?

Ve en önemlisi de;

İftarınızı açtıktan sonra ne şekilde kurmak istersiniz sofranızı?

Yani;

Çoluk-çocuk hep birlikte ‘yer sofrasına’ oturup, hep birlikte aynı tencereye bayat ekmekle kaşık sallayacağınız ve bu gününüze şükredeceğiniz bir sofrayı mı tercih edersiniz?

Yoksa;

Kristal avizeler altında, uzunca bir masanın üzerinde birbirinden lezzetli ve bin-bir çeşit yiyeceklerin olduğu altın ve gümüşten imal edilmiş kaşıklarla tıka-basa karnınızı doyuracağınız bir sofrada mı

‘yemek’ yemeyi isterdiniz?

Siz bu iki sofradan hangisine oturacağınıza karar verirken, bende hafiften makas değiştirerek; bu konuyu biraz daha açmak istiyorum.

Sizlerde çok iyi biliyorsunuz ki, geçtiğimiz yılda gönül rahatlığıyla ve ağız tadıyla;

“Hoş geldin şehri-ramazan”

“Hoş geldin on-bir ayın sultanı” diyemedik…

Diyemedik;

Çünkü, geçtiğimiz yılda ‘koronavirisü’ denilen baş belası nedeniyle evlerimize kapanmış ve doya-doya ramazanın tadını çıkaramamış ve hasletimizi bu yıla aktarmıştık!

Ancak ‘gelen gideni aratır’ misali;

Bu yıl daha da kötü bir zamanda kapımızı çaldı on-bir ayın Sultanı…

Hem de öylesine kötü bir zamanda çaldı ki;

Ekonomik bunalımın tavana vurduğu…

Açlar Ordusunun 20 milyonu bulduğu…

Patronların acımasızca çalışanlarını kapının önüne koyduğu…

Açlıktan ve borcunu ödeyememekten onlarca, yüzlerde ‘intihar’ vakasının olduğu günlerde kapımızı çaldı şehri-ramazan…

Korona yasağı nedeniyle, dışarıya çıkılamadığı günlerde;

Küçük esnafın iş yerine gidemediği…

Kirada duranların; evinin kirasını ödeyemediği…

Doğal gaz parasını, elektrik ve su faturasını ödeyemediği için; vatandaşın ne yapacağını şaşırdığı günlerde geldi on-bir ayın Ramazanı-Şerifi…

Veya on-bir ayın Sultanı!…

Durun…

Aklıma geldi…

Madem ki konumuz ramazan…

O zaman vatandaşın durumunu ‘mani’ ile anlatmakta hiçbir ‘mani’ olmamalı…

(Ramazan manilerinden uyarlayarak veriyorum)

“Cebimizin ağzı dardır,

Para-pul yok; nanaydır!

Orucu nasıl tutacağız?

Yoksulluk başa beladır.

Sokak yolu dar mıdır?

Orada fırın var mıdır?

Askıda ekmek varmış

Acep aslı var mıdır?

Eski cami direk ister,

Aç karın börek ister,

Börekten vazgeçtik,

Kuru ekmek bize yeter”

Ha, ne diyorduk?

Vatandaşı sadece ‘koronavirüs’ değil, aynı zamanda ekonomik yoksulluğunda yakasına yapıştığından söz ediyorduk…

Ancak burada sadece ‘yoksulun’ anatomisini anlatıp, profilini çizmeye çalışıyoruz ama…

Binde ‘tahterevallinin’ yukarı kısmında oturanlar var…

İsterseniz -onlara da haksızlık yapmayalım- azcık da onlardan söz edelim…

Sayıları çok az olmasına rağmen;

Toplumun yüzde-doksanından daha ağır gelen…

Ve ekonomik bunalımın içinde olanlara tahterevallinin en üst yerinden bakanlar kimlerdir?

Yüzde-doksanın emeğini sömürüp ve sömürdükleri insanların gözünün içine baka-baka en zengin ve en ihtişamlı kral sofralarını kuranlardır…

Oruç filan tutmasalar da;

Oruç tutuyormuş gibi rol yapanlardır…

Kuş sütüyle iftar açanlardır…

Yediklerini yiyip; yiyemediklerini çöp konteynıra atanlardır!

Ve bütün bunlardan sonra da;

Din-iman ve haram-helal üzerine nutuk atanlardır!…

Neyse…

Yoksul-Zengin dedikodusu yaparak, fazla günaha girmeyelim bu mübarek günde…

Ve sohbetimizi bir Bektaşi fıkrasıyla bitirelim;

“Bektaşi’yi Ramazanda öğle vakti yemek yerken yakalayıp sıkıştırmışlar:

-Neden oruç yiyorsun?..

Bektaşi:

-Ulan, demiş, aç gezerken kimse bir şey sormuyor; bugün yiyecek bir şey buldum, hepiniz üstüme geliyorsunuz!..”

Hoş kalın,

Hoşça kalalım,

Esenlik ve sağlık içinde olalım…

Ha, birde unutmadan söyleyeyim;

Ramazan boyu böyle gündüz sohbetlerinde değil…

İftara yakın, kısa mizah ve fıkra sohbetlerinde yine birlikte olalım.

Kalın sağlıcakla…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM