YÖNETİCİ VE EGEMEN SINIFLAR ÖRGÜTLENENE DÜŞMANDIRLAR

YÖNETİCİ VE EGEMEN SINIFLAR ÖRGÜTLENENE DÜŞMANDIRLAR

Bundan tam 36 yıl önceydi…

Yıl 1981 ve aylardan 25 Aralık’tı…

Bu tarihte TÖB-DER isimli bir öğretmen örgütünün kapısına kilit takılarak bu örgüt bir daha açılmamak kaydıyla kapatıldı!

Ve ülke; bölücülük, sınıf ayrımcılığı yapan öğretmenlerin elinden kurtarıldı!

 

Çünkü bu ülkede hiçbir ayrımcılık yapılmadığı gibi bu topraklar üzerinde doğup büyüyen herkes, tıpkı anadan doğduğu gün gibi birbiriyle eşitti!…

Fakat bu sözünü edilen öğretmen örgütü TÖB-DER her fırsatta ve her ortamda; “Sosyal bir sınıfın, sosyal bir sınıf üzerinde tahakküm kurduğundan” söz ederdi…

Gerçi bu söz asıl Türk Ceza yasasının:141/1 maddesinde vardı ve aklımda kaldığı kadarıyla da özet olarak şöyleydi galiba; Madde:141/1.Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmeye veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmaya veya memleket içinde müesses iktisadî veya sosyal temel nizamlardan her hangi birini ortadan kaldırmaya teşebbüs ederse ölüm cezası ile cezalandırılır.”

Evet, yasa koyucular “sosyal bir sınıfın üzerine, sosyal sınıfların tahakkümü” ibaresini kullanabilir ama onun dışındakiler asla ve asla kullanamaz!…

Eğer kullanırlarsa; ‘bölücülük’ sayılır, toplumu ‘sınıflara’ ayırmak anlamına gelir ki, bu çok tehlikeli bir şeydir!…

Çünkü bizde öyle şu sınıf, bu sınıf diye bir ayrımcılık yoktur!…

Bunlar hep komünistlerin icadı ve uydurmalarıdır!

Halbuki biz anadan doğduğumuz gibi birbirimizle hep eşitizdir!

Ne ezen, ne ezilen bir tarafımız vardır!

Ne sömüren, ne sömürülenimiz vardır!

Ne bir soyan, nede soyulanımız vardır!

Bunların dışında bütün söylenenler uydurmadır, safsatadır!

İşte bundan tam 36 yıl öncesi ‘Tüm Öğretmenler Yardımlaşma ve Dayanışma’ (TÖB-DER) denilen bu örgüt, yukarıda kısaca değindiğimiz bütün ayrımcılıkları ve bölücülükleri yapıyordu ve zaten bu yüzden de kapatıldı!!!

Neymiş efendim;”Eğitimde fırsat eşitliği yokmuş”

Neymiş efendim; “Demokratik ve bilimsel eğitim yapılmalıymış”

Neymiş efendim; “Eğitim ilkokuldan-üniversiteye kadar parasız olmalıymış”

Neymiş efendim; “Üreticiler ve kol emekçileri başta olmak üzere tüm meslek dalları kendi aralarında örgütlenmeli imiş!”

“Sömürü düzeni bir an önce bitmeliymiş!”

“Baskıcı düzen terk edilip, demokratik düzene geçilmeli imiş!”

“Herkes düşündüğünü özgürce söylemeliymiş!”

Miş’de miş!

Halbuki bütün bunların hepsi mevcuttu bizim yönetsel yapımızda

Kaderde-kıvançta, mutlulukta-tasada!

Askerlikte,savaşta ve barışta!

Yönetmenliklerde ve yasada eşit olduğumuz gün gibi aşikardı!

Örneğin en zenginimiz çocuğunu kolejlerde okutuyorsa, köydeki ve dağdaki Mehmet dayımızın çocuğu da kolejde okutabiliyordu!

Yani her türlü imkanlara sahip olduğu için gidebiliyordu!

Üstüne-üstlük kimse de “niye gidiyorsun” demiyordu!

Yine öreğin bir fabrikatörün veya üst-düzey bir yöneticinin biricik çocuğu ballı-börek yiyorsa, Hasan emminin çocuğu daha alasını yiyordu!

Ama bütün bunlara rağmen,sözünü ettiğimiz bu TÖB-DER çatısı altında örgütlenen öğretmenler, yinede ayrımcılık yapıyordu!

Bu yüzdendir ki ‘ayrımcılık’ yapan bu öğretmenlerin örgütlendiği TÖB-DER örgütü kapatılmayı hak ediyordu!…

Ve kapatıldı…

Kapatılma gerekçesinde; Marksist-Leninist örgüt olduğu ileri sürülüyordu…

Marksist ve Leninist bir örgüt değildi ama efendilerin paşa gönlü öyle istiyor ve öyle sayıyordu!…

Her neyse…Ancak muktedirlerin dediği gibi TÖB-DER, Marksist ve Leninist bir örgüt değildi ama 200 bine yakın üyesinin birçoğu Marksizmi de, Leninizmi de okudukları için gayet iyi bilirlerdi…

Üstelik sadece Marksizmi ve Leninizmi değil. Musolini’yi, Hitler’i ve Franko’yu da okudukları için onları da çok iyi biliyorlardı!…Çünkü TÖB-DER’li öğretmenler tek taraflı olarak okumazlardı! Dostunu da, düşmanını da iyi tanımak için her iki tarafı da okur ve yakından tanırdı…

Her iki tarafı da okuduğu ve çok iyi bildiği içindir ki, sapına kadar;

Yurtseverdiler…

Devrimciydiler…

Atatürkçüydüler…

Sosyalisttiler…

Özgürlükçü’idiler…

Emperyalizm’in ve faşizmin amansız düşmanıydılar…

O kapatılan TÖB-DER çatısı altında örgütlenen, çağın ve bilimin peşinde koşan öğretmenler ki;orta-çağın karanlıklarını değil, hep ileriye, sürekli ileriye dönük yolculuk yapmak istedikleri içindir ki;

Sömürüye ve talana karşı çıkıyordu…

Ezileni korumak için, sürekli ezenin karşısında dimdik duruyordu!

O kapatılan TÖB-DER’in üyeleri ki; salt yetiştirdiği öğrencilerinin değil,tüm toplumun mutluluğu için; adalet ve demokrasi istiyordu.

İnsan haklarının pratiğe taşınması için meydanlara iniyordu…

Özgürlüğe sevdalı olduğu için karanlıklarda vurulup ölüyordu!

Kendi ulusal değerlerini en yüksekte tutmak istediği içindir ki, egemen güçler tarafından köşe-bucak sürülüyordu!…

Hain tuzaklara düşürülerek sövülüyor ve dövülüyordu!

Okuttuğu öğrencinin ve halkının çıkarlarının yanında durduğu için egemen güçler tarafından horlanıyor ve küçümseniyordu!

Yıl 1980 ve aylardan 12 Eylül cunta yönetimi ele geçiriyor…

Ve devrimci işçi sendikalarıyla birlikte ilk kapılarına kilit vurulmak istenen örgütlerin başında TÖB-DER geliyor…

Ve takvim yaprakları; 1981 yılının 25 Aralık günün gösterdiğinde Ankara Askeri Mahkeme, devrimci öğretmenlerin örgütü olan TÖB-DER örgütünün kapısına kilit vuruyor…

Ve kapatıyor…

Bugün: 25 Aralık 2017

Yani aradan tam 36 yıl geçmiş…

O gün doğan çocuk, bugün 36 yaşına gelmiş…

Tüm Öğretmenler Yardımlaşma ve Dayanışma örgütü TÖB-DER kapatılalı tam 36 yıl olmuş…

Benim gönlümdeki TÖB-DER’e kimse kilit vuramamış!

Bir sürü yargı, bir sürü sürgün ve ben hala uslanmamışım!

Hala ne zaman bir TÖB-DER ismi duysam, eski günlere dönüp; o heyecanlı günleri tekrar yaşıyorum…

Açıkçası bu heyecanın bitmesini de istemiyorum…

Manyak mıyım neyim!

Aradan neredeyse yarım asır geçmiş; ben hala TÖB-DER üyesiyim!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?