YÖNETİM İSTEYEN GENÇLER HER NEDENSE BENİ ETKİLER

YÖNETİM İSTEYEN GENÇLER HER NEDENSE BENİ ETKİLER

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Eğitimci olmanın hamurundan mıdır, suyundan mıdır bilmem; Emekli olduğumuz günden bu yana ne kadar yıl geçerse geçsin;
Bir türlü eğitimcilik duygularımızı ve sorumluluklarımızı ’emekli’ edemiyoruz!
Hani analar-babalar kendi çocuklarını ve sevdiklerini -kaç yaşına gelirse gelsin- bir türlü büyütmek istemez ve hep küçük yaşlarda hisseder ve küçük yaşlarda sevdiği gibi sevmek istermiş ya!…
Eğitimcilik de böyle bir şey galiba…
Okutup-eğittiği öğrencileri ne unutabiliyor…
Nede çocukluk yıllarından kurtarıp, büyütmek istiyor!
Yani emekli olduğunuz günden bu yana, aradan kaç yıl geçerse geçsin; eğitim verdiğiniz öğrencilerinizi bir türlü unutamıyorsunuz….
Ve hala dünün tazeliğiyle, sıcaklığı ile seviyorsunuz!
Hele hele Mustafa Kemal Atatürk’ün felsefesini benimsemiş ve onun veciz sözlerinden biri olan;
“Bütün ümidim gençliktir” sözünü tüm içtenliğinizle önemsemiş ve yaşamın pratiğine taşınmasını istemişseniz;
‘Yönetimlere aday olan gençleri’ en yüksek sesle ve herkesin duyabileceği bir şekilde yürekten desteklersiniz…
Tıpkı benim şu an -bu sayfa üzerinden- Giresun merkez, Sultan Selim Mahallesine ‘muhtar adayı’ olan; Z. Alp DARAMA’yı bütün samimiyetimle desteklediğim gibi…
Peki, bu genç adamı neden destekliyorum?
Gerekçem nedir?
Aynı mahallede yaşamasam da, tek nedenim ve gerekçem genç olması mıdır?
Salt geçmişte benim ŞAKA Tiyatromda -çocuk oyuncu’ olarak ve bir şekilde benim ‘oyuncu öğrencim’ olmasından mıdır?
Hemen yanıt vereyim;
Tabi ki bunlar birer etken ve geçerli nedenlerim arasında ama;
Asıl gerekçelerim elbette bu kadar değil…
Asıl beni etki altında bırakan -nedenler ve gerekçeler- (hen ne kadar geçmişte tiyatrodan öğrencim olsa da) Alp Darama’nın çok çarpıcı projelerle Sultan Selim Mahallesine muhtar adayı olması.
Ki (eğer mahalleli kendisini bu görevi verirse) şunları yapacağını söylüyor genç muhtar adayı Alp Darama ve şöyle diyor: “Hocam” diyor ve ardı ardına makineli tüfek gibi sıralıyor;
“Giresun’un en eski yerleşkelerinden birisi olan Sultan Selim Mahallesine ne yapılacaksa; mahalle sakinleriyle birlikte karar alınıp öyle hareket edilecek.”
“Yani, hem yönetime seçilen arkadaşlar ve hemde mahallemizin ileri gelenlerinden; esnaf, memur, ev hanımı, emekli büyüklerimiz ve doktor, mühendis, öğretmen…Velhasıl-kerim mahallemizde kimler oturuyorsa; onların ortak düşünceleriyle yönetmek için yola çıktık arkadaşlarla”
“Sultan Selim Mahallesi ki; ayak izleri yüzlerce yıl ötesinden gelen bir mahalledir.”
“Sultan Selim Mahallesi ki; Selçuklu mimarisine ev sahipliği yapan bir mahalledir.”
“Sultan Selim Mahallesi ki;ünlü şairimiz Can Akengin’in 1892 yılında doğduğu mahalle olduğu gibi aynı zamanda eğitimini aldığı -eski rüştiye mektebinin- binasının harabesi kalsa da, bu mahallede bulunmaktadır.”
“Ünlü Kazancılar yokuşu”
“Ulu çınarlarıyla hala ayakta duran Millet Bahçesi”
“Yıllara meydan okuyarak ayakta duran tarihi tarihi binaları genç mahalle yöneticilerini bekliyor”
Ve sözlerini özetleyerek şöyle sonlandırıyor;
“Hocam, bizler eğer yönetime gelirsek ‘tekil düşüncelerle ve kararlarla’ değil; mahallede oturan mahalle sakinleriyle birlikte ve onların ortak düşünceleriyle mahalleyi yönetmek istiyoruz.”
“Mahallede oturan ‘kanaat öncüleriyle’ birlikte aldığımız kararları daha sonra bir rapor halinde Belediye Yönetimiyle paylaştıktan sonra yaşamın pratiğine geçirmek istiyoruz.”
“Eğer Sultan Selim Mahallesi bizlere bu görevi laik görürlerse; bizler mahalleyi il merkezinde olduğu kadar, başka mahallelere de örnek olmak için yola çıkıyoruz”
“Sultan Selim Mahallesinin tarihinde kültür ve sanat adamlarının yetiştiğini bildiğimiz içindir ki; eğer mahallenin yönetimini bizlere laik görürlerse, bir ‘Mahalle Kütüphanesi’ kurup; ve kurduğumuz ‘kütüphaneyi’ okuyucularla buluşturduğumuz gibi aynı zamanda -çay-kahve içilirken- sohbet edilip, dinlenilecek bir mekan da kurmayı düşünüyoruz.”
Nasıl?
Sizce de güzel değil mi?
İşte ben bu yüzden önemsiyorum gençleri…
Böyle gençler olduğu için yitirmiyorum umutlarımı..
Son sözü ünlü ozanımız Nazım Hikmet’e bırakacak olursak…
Ne diyordu dizelerinde şairimiz;
“Ben ölmüş babamdan ileri,
doğacak çocuğumdan geri,
bir savaşın neferiyim” diyordu öyle değil mi?
Eh, öyleyse…
Ve bu sözlerden hareketle;
Bizlerde gençlere ön vermeliyiz…
Artık yaşlı ve tecrübe inatçılığını bırakıp;
Yönetimlere gençleri getirmeliyiz…
Yani tecrübe ve deneyimlerimizi fırsata çevirmemeliyiz!
Tecrübe ve deneyimlerimizin işe yaramasını istiyorsak;
Genç yöneticilerle -yer minderinde- oturarak da paylaşabiliriz!
Son söz:
Gençleri destekleyelim.
Yönetimlere onları getirelim…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?