Hayri TEMÜR
Hayri TEMÜR
hayri@giresungundem.com
ALLAH’IN VARLIĞINI NASIL ANLAYABİLİRİZ? 
  • 0
  • 625
  • 22 Ağustos 2021 Pazar
  • +
  • -

Yazarlar bilirler genelde uzun yazıların fazla okunmadığını; ama bazen anlatılacak şeyler kısacık paragraflara sığmaz. Bu yazıyı uzun olduğu için okunmayacağını bilerek yine de kaleme alıyorum. Devam etmenizi çok isterim.

Bu yazıda, Kur’an’daki 6 ayetten ve bunların bilimsel yönleri üzerinden bahsederek Yüce Allah’ın varlığını ispat etmeye çalışacağım. Kur’an’da bu delillerden daha fazlası mevcuttur ve bir kitap konusudur. Hepsini bir köşe yazısına sığdırmak mümkün değildir.

Kâinatın bir başlangıcı vardır. Ezeli değildir.

Kur’an bize yeryüzünün yoktan var edildiğini söyler: “O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır.(Şura, 42/11)”. Yok iken var olmak bir başlangıcın olduğu anlamına gelir. Var olunan an, başlangıcın olduğu andır.

Yine Kur’an’da göklerin ve yerin bitişik bir haldeyken ayrılarak yaratıldığı bildirilir: “Kâfir olanlar, göklerle yer bitişik bir hâldeyken, onları birbirinden ayırdığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? (Enbiya, 21/30)”.

Bing Bang (Büyük Patlama) teorisi evrenin bir başlangıcının olduğunu ve fındık tanesinden bile küçük bir durumdayken patlayarak oluştuğunu(1) ortaya koyarak, Kur’an’ın bize bildirdiği, kâinatın bitişik bir haldeyken ayrılarak yaratıldığı ayetini (Enbiya, 21/30) destekler.

Bing Bang teorisine göre evrenin bir başlangıcı vardır ve evren 13.8 milyar yıl önce(2) ortaya çıkmıştır. Bilim dünyasında genel kabul gören bu teori, bundan tam 1.400 yıl önce insan yazımı olduğu iddia edilen(!) bir kitapta yazılmıştır. (Konuyla ilgili detaylı bilgiye yazının sonundaki kaynaklardan ulaşabilmek mümkündür. Bu yüzden burada teorinin nasıl olduğuyla ilgili detaya girmedim)

Mesela Kur’an bize evrenin genişlediğini de bildirir: “Göğü güçlü bir şekilde biz bina ettik (yükselttik) ve biz onu elbette genişleticiyiz. (Zariyat, 51/47)”

Modern bilimde evrenin genişlediği, 1929 yılında Amerikalı Astronom Edwin Hubble’nin teleskobu bulmasıyla gözlemsel olarak ortaya konulmuştur(3). Modern bilim 1.400 yıl önce bir insan tarafından yazıldığı iddia edilen(!) bir kitapta yazan bu ayeti de böylece desteklemiştir. Peki, Hz. Muhammed (a.s) evrenin genişlediğini nereden biliyordu? Gökyüzünü gözlemleyecek bir teleskobu mu vardı? 20. yüzyılda ancak bulunan bu bilim araç-gerecine 7. yüzyılda sahipti de bunu çölde kumun altına gömerek saklıyor muydu?

Yüce Allah’ın varlığının ve Kur’an’ın Yüce Allah’tan olduğunun en büyük delili olarak, şu ayet grubunun bilim tarafından ispatlanmasını gösterebiliriz: “Yemin olsun ki biz insanı çamurdan (süzülen) bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir yerde nutfe (zigot) hâline getirdik. Sonra o nutfeyi (zigotu) alaka (embriyo) yaptık. Sonra o alakayı (embriyoyu) bir mudğa (et parçacığı) hâline soktuk; o et parçacığını kemiğe çevirdik; o kemiği de etle (kasla) kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla oluşturduk. (Mü’minun, 23/12-13-14)”.

Bugün tıp bilimi bir bebeğin anne karnındaki gelişimini, mikroskobik tıbbi cihazlarla tespit edip üç boyutlu animasyonlarını yaparak ortaya koymuştur.

Yukarıda bahsettiğimiz insanın ana rahmindeki oluşumuna ait ayet grubunda “Sonra onu sağlam bir yerde zigot haline getirdik. (Mü’minun, 23/13)” cümlesinde geçen “sağlam yer” ifadesi ile de bunun ana rahmi olduğu ortaya çıkmıştır. Ana rahminin embriyonun tutunduğu çok sağlam bir yer olduğu bilinen bir gerçektir.

Bilimin kanıtladığı böylesi muazzam bir hadiseyi 7. yüzyılda Hz. Muhammed’in (a.s) kafasından uydurduğunu söylemek tam anlamıyla akıl tutulmasıdır. Hz. Muhammed’in (a.s) ultrason ve mikroskobik cihazları mı vardı ya da o dönemde çölde tıbbi cihazlara sahip gizli bir tıp merkezi mi vardı?

İnsanı yaratanın, vahyettiği kitapta bunları söylemesi veya bunları söyleyenin insanı yaratabilecek kudrete sahip olması şaşılacak bir durum değildir. Bu ayetin bugün ispatlanıp, anne karnındaki bebek gelişiminin üç boyutlu animasyonlu videolar halinde de ortaya konulması muazzam bir olaydır. Ana rahmindeki bu gelişimin 7. yüzyılda, yani 1.400 yıl önce bilinmesi mümkün değildir. Sadece bu bile tek başına Yüce Allah’ın varlığını ve Kur’an’ın bir insan tarafından yazılmadığını kanıtlar.

O dönemde, 7. yüzyıldaki bilimsel imkanlar göz önüne alındığında, ileriki yüzyıllarda ispatlanmaya dönük böyle teorilerin bir insan tarafından ortaya atılmasının mümkün olmadığı açıkça görülecektir.

İşte bunlar, kudretli ve ilim sahibi bir Zat’ın evrenin arkasında olduğunu bize fark ettiren delillerdendir. Yani bir yaratıcının varlığına aklı kullanarak ulaşabilmek pekala mümkündür. Önemli olan akıl ve kalbi birleştirerek akleden bir kalp ile tefekkür edebilmektir.

Kur’an’da daha pek çok ayette bilime atıf yapan ve bilimsel olarak kanıtlanmış deliller mevcuttur. Yazıyı fazla uzatmamak adına onlar da başka bir yazının konusu olabilir.

Ahiriniz evvelinizden hayırlı olsun. Kalın sağlıcakla…

KAYNAKLAR: 

(1) https://www.milliyet.com.tr/egitim/big-bang-buyuk-patlama-teorisi-nedir-big-bang-teorisi-kimindir-6485604

(2) https://www.sabah.com.tr/pazar/2017/03/05/her-sey-138-milyar-yil-once-big-bang-ile-basladi

(3) http://www.kuark.org/2012/07/genisleyen-evren/

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM