ÇOCUKLARINI ÇOK ÖZLEMİŞ BAYRAMLAŞIP GELECEKMİŞ

ÇOCUKLARINI ÇOK ÖZLEMİŞ BAYRAMLAŞIP GELECEKMİŞ

Kimden mi söz ediyorum?
Sizce kimden söz etmiş olabilirim?

Tabi ki koruma altına aldığımız Suriyeli konuklarımızdan söz ediyorum…
Hani şu sekiz yıl önce -savaş nedeniyle-ülkelerini terk ederek, ülkemize sığınan ‘kutsal konuklarımızdan’ söz etmek istiyorum.

Savaş kaçkınları diyemiyor…
Daha doğrusu demek istemiyorum..
Çünkü böyle bir ifade kullanırsam, bana birileri çok fena kazıyor.
“Yahu sen ne biçim bir insansın?” diyor…
“Sen ırkçı mısın, sende hiç insan sevgisi yok mu?” diye üstüme üstüme geliyorlar…

Ben her ne kadar “Yahu ben yaşlıların, hastaların, anaların ve çocukların gelip ülkemize sığınmasına bir şey demiyorum.”

“Benim itirazım; taşı sıksa suyunu çıkaracak sapasağlam zımba gibi delikanlıların ülkemize sığınıp aylak aylak dolaşmasına”

“Benim itirazım; onlar bizim ülkemizde tatil yapar gibi yaşarken, bacak-bacak üstüne atarken, bizim gencecik çocuklarımızın, bu işe yaramaz insanların yerine pisi pisine ölmesine”

“Benim itirazım; bizim yaldızlı ve çifte diplomalı gençlerimiz kapı kapı iş ararken, su Suriyeli aylak gençlere iş verilmesine”

“Benim itirazım; bu toprakların öz evladı olup ve kafa kağıdında T.C. yazmasına rağmen, hastane kapılarında sıra beklerken, bir türlü konukluğu bitmeyenlere hastanelerde ve birçok kurumda öncelik tanınmasına” desem de para etmiyor…

Ve yalakalığı sanat haline getirmiş benim vatandaşım yine bana saldırıyor…
Efendisine ve kendisi gibi düşünenlere yaranmak için yine abuk sabuk, daldan-budaktan, ipe-sapa gelmez fikir beyan ediyor…
Ne yapacaksın birader; “Alışmış kudurmuştan beterdir” diye boşuna dememişler ya…
Herhalde bu gibi nefes alıp verenler için söylenmiştir!

Gazetelerde mutlaka sizlerde okumuşsunuzdur…
Veya da televizyon haberlerinden dinlemişsinizdir ya…
Ramazan bayramı yaklaşırken Suriyeli konuklarımızdan 6 bin 500 kişi şimdiden yola çıkmış ve Suriye’deki yakınlarını, eşini dostunu ziyarete gidiyormuş…

Benim burada dikkatimi çeken şunlar;
BİRİNCİSİ: “Ramazan Bayramını ülkesinde geçirmek isteyen Suriyeliler, Fırat Kalkanı ile Zeytin Dalı Harekatı ile huzur ve barışın geldiği bölgeye gidiyor.”

Yorum; Demek ki ziyaret edecekleri yerle barış ve huzur gelmiş.
Acaba bu huzur ve barışı getiren TSK ne kadar şehit vermiş?
(….) Biliyorsanız parantezin içerisini siz doldurun…

İKİNCİSİ: Bayramlaşma için ülkelerine giden Suriyeliler için Göçmen Dairesi yetkilileri diyor ki; “Geri dönerken 15 yaşından küçükler aşı kağıtlarını yanlarında geri getirsinler”

Yorum: “Suriyelilerin ziyaret ettikleri kendi topraklarına huzur ve barış gelmesine rağmen demek ki tekrar geri dönecekler”
Yani geri dönmeye hiç niyetleri olmadığı gibi bizimkilerin de geri göndermeye hiç niyetleri yok gibi görünüyor…

Dikkatimi çeken ÜÇÜNCÜ konu ise özellikle şu oldu…
35-40 yaşları arasında sağlıklı görünümlü ve zıpkın gibi bir adam şöyle konuşuyor mikrofona;
“Çocuklarımı çok özledim”
“Anamı babamı ve atalarımı çok özledim”
“Yakınlarımı çok özledim”
“Onlarla bayramlaştıktan sonra tekrar geri döneceğim.”

Yorum:”Eeeeeee!”
“Çocuklar, yaşlı analar-babalar karşı tarafta olduğuna göre demek ki savaş bitmiş ve daha korkulacak bir şey yok.”

Yok, hala “var” deniliyorsa, genç baba çocuklarını neden gelirken getirmemiş bu tarafa?”
“Niye öte tarafta bırakmış çocuklarını da kendisi bu taraflara kaçmış?”

Sonuç olarak demek isterim ki;
Ülkemiz topraklarında 8 yıldır ağırladığımız kutsal konuklarımız olan Suriyeliler, her bayram öte yaka, beri yaka korkusuzca gidip geldiklerine göre tehlike yok demektir.
Savaş bitmiş demektir…

O halde 4 milyon dolayında Suriyeli neden hala topraklarına geri dönmezler?
Ve bu rakama 8 yıl içerisinde ülkemizde doğun 405 bin 521 çocuğu da ilave edecek olursak, bu rakam 4,5 milyon Suriyeli ediyor…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?