Hem de öylesine bir bereketi var ki;

Tıksırıncaya, pıskırıncaya kadar yesen de bitiremiyorsun…

Yeraltından-yerüstüne kadar soyup-soğana çevirsin de;

Dualarla mayalanmış bereketini bir türlü tüketemiyorsun!

Boşuna dememişler ya;

“Anadolu toprağı bereketlidir” diye…

Boşuna söylememişler ya;

“Bu ülkenin temeli o kadar çok sağlam atılmış ki, içeriden de, dışarıdan da bir türlü çökertilemiyor” diye…

Siz bakmayın şom ağızlıların utanıp sıkılmadan;

“Bu ülkede açlık ve sefalet kol geziyor”

“İşsizlik günden-güne çoğalıyor” dediğine…

 Elhamdülillah;

Çalışmak isteyene iş de var, aş da var…

Vatandaş çalışmak için yeter ki iş istesin…

Neymiş efendim;

Enflasyon günden-güne tavan yapıyormuş…

Millet pahalılıktan alışveriş yapmak için Pazar’a çıkamıyormuş…

Eskiden olduğu gibi ‘kırmızı et’ alıp yiyemiyormuş…

Bırakın kırmızı et alıp yemeyi;

Ucuza bir bayat ekmek fazla alabilmek için ‘ekmek kuyruğuna’ giriyormuş….

Kısacası;

Açlık ve sefalet paçalardan akıyormuş…

Yoksulların sayısı günden-güne çoğalıyormuş…

Muş muşta muş…

Eğer çizilen ‘yoksulluk tablosu’ böyle olsaydı;

Manda yoğurduna, kestane balı döküp, Medine hurması ve bir tutam yulaf katıp, ağız tadıyla beslenebilir miydik hiç!?

Eğer ülke tepeden-tırnağa yoksulluk koksaydı;

Güzellik Merkezlerimiz ülke sathında bu kadar çoğalır mıydı?

Yaşanan mutlulukları topluma göstermek için;

Havlara deste deste Dolar ve Eurolar savrulup saçılır mıydı?

Hatta ve hatta bazı ülkeleri kıskançlıktan çatlatmak istercesine;

Kuaföre gidip, onlarca Euro’yu kıvrım kıvrım yapıp, saçlara toka gibi takılıyor…

Sonra da ‘Altın Tozlu Kahve’ içerek mutluluğunun tadı çıkarılıyor…

Kısacası yolunu bulanlar için;

Anadolu’nun taşı-toprağı altındır…

Adam gibi yaşamasını bilenler için;

Anadolu boydan-boya bereket doludur…

Öteki dünyada durum nedir bilemem ama;

Bu dünyanın cennet-mekanı Anadolu’dur…

Cennet-mekanı Anadolu olmasa;

Bu kadar soyguncunun, talancının Anadolu’da işi ne?

Başka ülkelerin mafya babaları, Çete reisleri neden bu topraklar üzerinde tezgah kurmayı düşünsün!?

Eğer İçişleri bakanının verdiği rakamlar doğruysa;

(Ki, koskoca bakanın yalan söyleyecek hali yok)

4 ay içerisinde 38 mafya tipi organize suç Çetesi çökertiliyor…

Ve daha çökertilecek bir sürü ‘mafya ve çete örgütü’ var deniliyor…

Diğer yandan da Aile ve Sosyal İşler Bakanlığı şöyle diyor;

“Ülke genelinde 11 milyon 370 bin kişi yardıma muhtaç durumda…”

Türkiye nüfusunun yüzde-13.3’ü hayatını devam ettirebilmek için devlet yardımı alıyor..” diyor…

Şimdi bu durum karşısında akılınıza şu sorular gelmez mi;

Bu ülkede kaç tip unsan türü var?

Kimler, aç-susuz ve işsiz yaşıyor?

Kimler, kimin sırtından geçiniyor?

Kimler, hem ‘helalden’ bahsedip hem ‘haram’ yiyor?

Kimler, gününe şükrederek ve ölmemek için direniyor?

Sizce bu sorular bir ‘yanıta’ muhtaç değil mi?

Özetlersek, şu şekilde özetlemek istiyorum;

Bu Anadolu toprağı var ya, bu Anadolu toprağı…

Yol-iz bilenler için dünyada cennetin Otağı…

Yolunu-izini şaşıranlar içinse cehennem Ocağı…

Örneğin;

Bu ülkede elini sıcak sudan-soğuk suya sokmadan, gencecik yaşlarda birbirinden büyük şirketler kuran hatırı-sayılır yönetsel ailelerin çocukları var…

Bu bereketli toprakların üzerinde;

Daha üniversiteyi bitirmeden -bir şekilde yolunu bulup- çocuk denilecek yaşta ‘Gemiler, Yatlar ve Şilepler’ satın alıp Deniz Filosu kuran yönetsel erklerin çocukları var…

Ve diğer tarafta ise;

Ardı-ardına iki-üç üniversite bitirmesine rağmen, gece-gündüz iş arayan milyonlarca işsiz genç var…

Ve adamını bulup iş bulamadığı için;

Serseri mayın gibi sokaklarda dolaşıyorlar…

Son sözler;

Eğer bu düzen adaletsiz ve çarpık bir düzense…

Belli azınlığı mutlu edip, milyonlarca insanı mutsuz edip üzense..

Bu çarpık ve bozuk düzeni hangi siyasi görüş ve hangi siyasi felsefe inşa etmiş olabilir?

Bu soruyu -istem dışı- neden soruyorum biliyor musunuz?

Hani geçtiğimiz hatta 10 Kasım Atatürk’ü anma gününden üç gün önce Kocaeli de 38 Okulda Sezai Karakoç’un;

‘Diriliş Neslinin Amentüsü’ isimli kitabı öğrencilere bedava dağıtılıyor…

Ve kitabın 37. sayfasında şunlar yazıyor;

“Gerçek sağ, Kur’an da tanımlanmıştır…

Kur’an da sağcılar Allah topluluğu…

Solcular şeytan topluluğu…

Sağcılar topluluğu uğurlu topluluk…

Solcu toplulukta uğursuz topluluk olarak vasıflandırılmış” da…

Onun için yukarıdaki soruyu sorma gereği hissettim…

Üç-dört dakikalık bir zaman ayırıp;

Kindarlığa kaçmadan bu konunun üzerinde hep birlikte düşünmemiz gerekir diye düşünüyorum…

Kalın sağlıcakla…