Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
‘EĞİTİM BAKANININ’ İSMİ İNDİRİLİYOR ŞERİATÇI BİR YAZARIN İSMİ ASILIYOR
  • 0
  • 180
  • 17 Haziran 2020 Çarşamba
  • +
  • -

Şaşırdım mı?
Şaşırmadım!..
Niye şaşırmadım?
Çünkü;
“Bal tutan, parmağını yalar” sözü durup-dururken söylenmemiş!
Bu zamana karar ‘Bal Çanağını’ her kim elinde tutuyorsa, ballı parmaklarını yalamasını bilmişlerdir de;
Onun için hiç şaşırmıyorum!..
Sevgili sayfa arkadaşlarım,
Sizde duydunuz mu bilmem;
Cumhuriyetin ilk Mili Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati’nin adına tanzim edilen ‘Mustafa Necati’nin Evi’ tabelası indirilmiş ve yerine ‘Nuri Pakdil Müzesi’ tabelası asılmış..
Peki kimdir bu şahsiyetler?
Kısaca kim olduklarına şöyle bir bakalım..
Ve önce Mustafa Necati’nin kim olduğunu anlatmaya çalışalım.
1897 İzmir doğumlu..
Öğretmen ve aynı zamanda hukukçu..
1919 yılında Yunan İzmir’e çıktığında, Balıkesir yöresinde silahlı direnişe katılıyor…
23 Nisan 1920’de açılan T. B. Millet Meclisinde Manisa- Saruhan temsilcisi olarak yer alıyor.
Müdafaa-i Hukuk Gurubu Katipliği yapıyor.
Sivas, Kastamonu ve Amasya İstiklal mahkemelerinde Üyelik ve Başkanlık yapıyor..
1923 yılı seçimlerinde İzmir Milletvekili olarak parlamentoya girip ve İmar ve İskan Bakanlığı yapıyor.
1924 yılında Adalet bakanlığına getiriliyor.
3 Mart 1925 yılında Milli Eğitim Bakanı yapılıyor..
Ve 1 Ocak 1929 yılı-öldüğü güne kadar 4 Eğitim Bakanlığı yapıp ve birçok yeniliklerin altına imza atıyor..
Çıkarılan Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanununu en etkin bir biçimde ve hızlı bir şekilde yaşama geçirdiği gibi…
1926 yılında çıkarılan bir yasayla Öğretmen Okullarına çağdaş bir yapı kazandırmaya çalıştığı gibi ayna zamanda Atatürk’ün de desteği ile en büyük ‘katkıyı’ Eğitim bakanlığına yaptırıyor..
Aynı zamanda Gazi Eğitim Enstitüsünün kurucusudur Mustafa Necati..
(o dönemlerde öğretmen olan ve daha sonra Köy Enstitülerini kuracak olan Hasan Ali Yücel’in de Bakanıdır.)
Eğitim Bakanı Mustafa Necati, 1928 Harf İnkılabı yapıldıktan sonra -okuyup yazmanın hızlanması için- Millet Mekteplerinin kurulmasında gecesini-gündüzüne katan bir Eğitim Bakanıdır.
İşte -yüzü çağdaşlıktan ve bilimden yana olan- bu cumhuriyetin genç ‘Bakanın’ adına tanzim edilen ‘Mustafa Necati Evini’ 2006 yılındaki Kültür Bakanı Atilla Koç, bakın ne yapar;
“Kaybolmaya yüz tutmuş Osmanlı-Türk mutfağını tekrar hak ettiği yere taşımak, yöresel yemekleri yapabilmek, aşçılar ve Kalfalar yetiştirme” gerekçesini öne sürerek;
‘Kuru Fasulyecilere’ tahsis eder..
Ve daha sonra eğitimci Mustafa Gazalcı öncülük yapar ve tekrar ‘Mustafa Necati Evi’ne dönüştürülür..
Yani ‘kuru fasulyeci mutfağı’ olmaktan kurtarılıp, tekrar ‘Mustafa Necati Evi’ şekline getirilir…
Fakat bir kere kafayı takmaya görsünler;
Aradan 10 yıl geçince ve bu kez 2016 yılında;
“2. Abdülhamit Han ve Dönemi’ Sergisi açarlar…
Yine tatmin olmazlar…
Düşünürler taşınırlar..
‘Mustafa Necati Evi’ tabelası ortadan kaldırmaya karar alırlar..
Yerine “Cumhuriyet ve Atatürk’e düşman birisinin adı verilmesi gerekir” diye yola çıkarlar!
Peki bu olsa-olsa kim olabilir?
Eğitim Bakanı Mustafa Necati’den daha büyük şahsiyet?
Elbetteki;
“Yaşasın Şeriat” diyebilen birisi olmalı..
Atatürk’e karşı mısınız? diye sorulduğunda;
“Ben Firavun karşıtıyım, beni okuyanlar kimi kastettiğimi bilir” diyebilmeli..
“Güzel İstanbul’umuzun Müslüman olduğu, bize katıldığı günü doğum günüm sayıyorum” diyen bir babayiğit olamalı..
Ee, o zaman kolay canım…
Bu türden onlarca, yüzlerce var..
Yeter ki sen Atatürk’e hakaret eden birisini ara!..
Sürüsüne bereket!
Örneğin al sana İslamcı Yazar; Nuri Pakdil..
Kaldır Eğitim Bakanı Mustafa Necati’nin tabelasını..
Takı-ver; Şeriat sevdalısının tabelasını..
Ve karar verilir;
‘Mustafa Necati Evi’ tabelası olduğu yerden indirilir..
Ve yerine Eğitim Bakanı Mustafa Necati’den daha muteber sayılan İslamcı Yazar Nuri Pakdil’e MÜZE yapma kararı verilir.
Nasıl iyi mi?
İyi olmaz mı;
Bundan iyisi can sağlığı!
Ancak ben eski bir eğitimci olarak biraz alınganlık göstersem de, elimden geldiği kadar sakin olmaya çalışacağım..
Yani -amiyane tabirle- kimseyle dalaşmayacağım!
Ve sözü onların çok sevdiği şair Necip Fazıl’a bırakacağım..
Bakın (beynini ve kalemini kiraya vermediği yıllarda) ne diyor bir şiirinde Necip Fazıl;
“Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu?
Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
Domatezci, biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz
Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz
İnsan bağırırken düşünemez
Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir.
İnsanın kazandığı paradan değil;
Paranın kazandığı insandan korkulur.”
Sanırım bunun üzerine daha söz söylenmez..
Yani ‘Arif olan, anlayacağı kadar anlamıştır.”
Gerisi lafı- güzaftır…
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Salıkla kalın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM