Karşı duralım ki;

Artık şu soy-sop, ırk, din-mezhep ayrımcılığı yapanlardan bir an önce kurtulalım…

Artık kurtulalım da;

Şu el-alemin koştuğu pozitif bilimin peşinde bizde koşalım…

Irkçılığı öteleyerek;

Salt kendi ülkemizde değil, tüm dünya insanlarıyla kucaklaşalım…

Neymiş efendim;

Türkiye İşçi Partisi (TİP) in başkanı Yugoslavya göçmeniymiş…

Öz Türk vatandaşı olmayıp, Tito artığı ve ajanmış…

Vesaire, vesaire…

Kısacası;

Siyasi bir partinin lideri TİP Başkanını bu ülkenin vatandaşı olmaya yakıştıramamış…

Eh, şimdi el adama sormaz mı;

“Sen hangi taraftar gelmesin ve hangi ırkın artığısın?” diye…

Yine sormazlar mı adama;

“Bu ülkenin vatandaşları hep aynı ırkın insanı mı?” diye…

Kimse sormuyorsa, örneğin ben soruyorum;

“Atalarımız diye övündüğümüz 36 Padişahın karısı da aynı soy ve aynı ırktan mı?

Yoksa sadece 2’si ‘Osmanlı’ denilenlerin soyundan mı?

Neymiş efendim;

TİP Başkanı Erkan Baş, Tito artığı, Yugoslav ve Boşnak göçmeniymiş..

Babası işçi olarak Almanya’ya geçmiş…

Ve Almanya’da doğan ‘Erkan Baş’ ajan olarak yetiştirildikten sonra ‘ajan’ olarak da Türkiye’ye gönderilmiş…

Bu saçmalığa kargaların gülüp-gülmediğini bilmiyorum ama;

Ben ‘bu kadar saçmalama yaşadığımız bu çağa hiç yakışmıyor’ diye gülmekten kendimi geri alamıyorum…

Ve bu zatı muhtereme sadece iki kişinin kimliğini soruyorum;

Bundan 500 yıl önce doğan…

Ve devşirme yöntemiyle Osmanlı’nın en gözde paşalarından olan;

Sokullu Mehmet Paşa nereli?

Kökeni nereden geliyor?

Devşirme olmadan önceki soyu-sopu nedir?

Örneğin;

Sırp ve Boşnak kökenli olabilir mi?

Acaba herkes tarafından babasının adı ‘Dimitriye’ olduğu bilinir mi?

(Daha buna benzer verilecek örnek çokta)

Tarihi bir şahsiyeti daha sormak istiyorum;

Bundan 400 küsur yıl önce 1588 tarihinde doğan…

Mimari yeteneğini yere-göğe sığdıramadığımız Mimar Sinan’ın etnik kökeni nereden geliyor acaba?

Yani;

Anadan-babadan doğma büyüme Müslüman ve Türk soyundan mı?

Yoksa Kayseri’nin Agrianos (Ağırnas) köyünden Hıristiyan kökenli bir Ermeni ailesinin çocuğu mu?

Ayrıca Rum kökenli olduğunu söyleyenlerde var…

Sözü uzatmayalım;

Ve yine bundan sekiz-yüz küsur yıl önce bu topraklarda yaşayan Erenlerden, Hacı Bektaşi’den ‘ırkçı, incitici, ayrımcı’ düşünenler için söylediği özdeyişlerden birkaç örnek vererek sohbetimizi tatlıya bağlayalım…

Hacı Bektaşi Erenleri diyor ki;

“Eline, diline, beline sahip ol…”

“İncinsen de incitme…”

“Düşmanın bile olsa insan olduğunu unutma…”

“Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et..”

Bir başka önemli sözü de;

“İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır…”

“Ayağa kalkarsan, hizmet amacıyla kalk,

Eğer konuşacaksan, hikmet ile konuş…” diyor…

Kimseyi incitmeden özetleyecek olursak;

500 yıl önce imbikten geçirilmişçesine söylenen bu ‘ırkçılık ötesi’ sözleri bugün biz söyleyemiyorsak, biz hangi çağın insanlarıyız Allah aşkına?

El-alemin gezegenleri fetih ettiği bu çağda biz hala;

Kafatasımızın ölçümünü yaptırmaya çalışıyorsak…

Birlikte yaşadığımız veya da kapı komşularımıza;

Sen hangi ırktan geliyorsun?

Sen mezhebe inanıyorsun? gibi soruların peşinden koşuyorsak;

Biz hangi soyun-sopun devamıyız?

Ne diyordu N. Hikmet dizelerinde;

(…) Ölüleri rahat bırak oğlum.

Rahat bırak uyusun benim de gidenlerim!

Sende bilirsin ki ben

ne dedemden

miras bekledim,

Ne babamdan şeref, şan!

Hasep-nesep, kan, soy sop işinde yoğum.

Çünkü ne soyu sicilli bir buldoğum

ne de tecrübelik bir tavşan.

Ben sadece ölen babamdan ileri,

doğacak çocuğumdan geriyim,

ve bir kavganın adsız nefereyim…”

Bu güzel dizelerden hareketle bende ‘ırkçılığı’ körükleyenlere karşı, yine ‘Erenlerin’ sözünü tekrarlayarak diyorum ki;

“Gelin canlar bir olalım, (Münkire kılıç çalalım sözünü eviriyorum)

Irkçılardan hesap soralım.”

Hangi alanda mı?

Güldürmeyin beni;

Onu siz benden daha iyi biliyorsunuz…

Kalın sağlıcakla..