Sonrada sureti haktan görünüp;

Adaletten ve eşitlikten dem vuruyorlar…

Doğrusunu söylemek gerekirse;

Bunu da topluma bal gibi yutturuyorlar…

Eğer bunu es-keza sıradan biri yapsa;

Neden sınıf ayrımcılığı yapıyorsun?

Bölücülük yapmaya utanmıyor musun?

Anarşist misin, Komünist misin nesin? diye;

Adamı topa-tüfe tutmazlarsa şart olsun…

Ama onlar;

Yani suyun başında oturanlar…

Yani bal çanağını elinde tutanlar…

Yani toplumu yönetme fırsatı yakalayanlar…

Yani tepeden-tırnağa muktedir olanlar;

Diledikleri gibi sınıf ayrımı yapmaya hakları var…

Örneğin çaktırmadan;

Sürü gibi yönetilmeye hak edenleri yönetirler…

Yönetilen avam takımına yasaklama getirirken;

Kendi aralarında sendikalaşabilir ve örgütlenebilirler…

Siyasal ideolojilerinin felsefesi ve gereği olan;

Toplumu kendi aralarında bölerek daha kolay yönetirler…

Örneğin öğretmenlerin;

Kimini ücretli öğretmen yaparsın…

Kimine ‘er öğretmen’ sıfatı takarsın…

Kimi öğretmenleri Uzman sayarsın…

Kimilerini başöğretmen yerine koyarsın…

Ondan sonra da vur patlasın, çal oynasın…

Durun, daha tasnifleme bitmedi…

Mademki öğretmenleri birbirinden ayırdık…

Alacağı ücretlerde de bir ayrım yapmalıyız öyle değil mi?

Sözü mü olur; elbette yapmalıyız…

Örneğin;

Madem ki öğretmenlerin bir kısmını ‘uzman’ yaptık…

Uzman öğretmenlerin maaşı 44 bin dolayında olmalı…

Düz öğretmenlerin maaşı da 39 bin dalında kalmalı…

Yani, azda olsa arada küçük bir rütbe farkı bırakılmalı…

Peki. aynı eşit diplomaya sahip olan, ancak devlet kapısında öğretmen olamayınca özel sektörde öğretmenlik yapmak zorunda kalan öğretmenlerin maaşı ne kadar olmalı?

İşte geldik zurnanın ‘zırt’ dediği yere;

Özel sektörde çalışan öğretmenlerin maaşı da okul patronlarını zarar ettirmeyecek ölçüde olmalı öyle değil mi?

Kalkıp da patronların zarar edeceği şekilde -bol keseden- maaş verilecek hali yok ya…

Örneğin, özel okul öğretmenlerine;

Asgari ücret dolaylarında, yani 12 bin lira ile 15 bin lira arasında bir ücret verebilirsiniz…

Bu rakama şikayet ederlerse de ‘hastir’ çekersiniz…

‘İş aslanın ağzında dersiniz .’

Yani başka bir ifadeyle;

Patrondan yana olduğunuzu açıkça ilan edersiniz…

Öyle ya;

Elinde hangi ‘yaldızlı diploma’ olursa olsun…

Günümüzde iş ‘aslanın ağzında’ değil, patronların iki dudağı arasında…

Laik görülen ücrete çalışan çalışır…

Çalışmak istemeyende iner tekrar sokaklara işsizler ordusuna karışır…

Mesele bu kadar basit…

Efendim toparlayacak olursak;

180 bin dolayında Özel Okullarda çalışan öğretmenler, kendilerine laik görülen maaşlar yetmediği için…

Mesai dışı çalışmalarında ‘ek dersi ücreti’ alamadıkları için…

Ara tatillerde, yarı tatillerde ve resmi tatillerde patronlar tarafından zorla çalıştıkları için….

Pirim ve sigortalarının eksik yatırıldığı için…

Bu eksik yatırmalar sonucu ileride emeklilik zamanı gelince çok zorluk çekeceklerini bildikleri için…

Ve en önemlisi de;

Maaşlarının insan yaşamına yakışır bir şekilde belli bir ‘taban maaşı’ belirlenmesi için…

29 Ocak 2024 (Pazartesi) günü Ankara’da sokağa indiler…

Ve ücretlerinin, eksiklerinin bir an önce düzeltilmesini istediler…

Özetlersek…

Şu şekilde özetlemek isterim;

Bugün ülkemizde bütün köy okullarının yüzde-sekseni kapandı…

Bu süreç içerisinde ‘atanamayan öğretmen’ sayılı milyona dayandı…

Ne zaman ki köy okulları yeniden açılır;

Köydeki okulların bahçeleri -eskiden olduğu gibi- çocuklar yeniden cıvıldaşır…

Atanamayan öğretmenlerde bu sayede devlet okullarına atanır…

Ve bu müzminleşen, kangrenleşen yara azda olsa kapanır…

Şimdi söz sırası sizin…

Hani eskiden çok reklamı olan bir söz vardı;

“Ödediğiniz vergiler size okul olarak geri dönecek” dediler ama…

Ödediğimiz vergilerin okul olarak ödenmesinden vazgeçtik;

Toplum olarak ödediğimiz vergilerle öğretmen olan çocuklarımızın geleceğin söndürüp, ocaklarına incir ağacı diktik…

Buyurun;

Şimdi söz sırası sizin…