SOKAKTA SANAT YAPANLAR SANATI YANLIŞ ANLAYANLAR

SOKAKTA SANAT YAPANLAR SANATI YANLIŞ ANLAYANLAR

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Sizlerde çok iyi bilirsiniz ki; dünyanın birçok yerinde olduğu gibi bizim ülkemizin birçok kentinde de ‘sokak sanatları’ icra edilir…

Ve bildiğim kadarıyla da, İstanbul İstiklal Caddesi bu konuda en başta gelir…
Kimi keman çalarak şarkısını söyler…
Kimisi nefesli çalgılarla resital yapar…
Kimi rap, kimi rock, kimisi Arabesk takılır…
Kimileri de Anadolu türküleriyle birlikte bağlamasını çalar…
Ve dinleyen dinler…
Dinlemek istemeyenler de yoluna devam edip gider…

Sanatçıyı ayaküstü bilet almadan dinleyenler ise;
Dinledikten sonra sanatçıya teşekkür etmek istercesine alkışlar…
Ve içinden geldiği kadarda bir bedel öder ve yoluna o da devam eder…

Şimdi burada asıl söylemek istediğim şey;
Bir dilenci muamelesi yapılmamalı sokak sanatçısına…
Yanından geçerken -sadaka verir gibi- davranıp, önüne birkaç kuruş atılıp, hızlı adımlarla çekip gidilmemeli…

Azcık da olsa, icra edilen sanat biraz dinlenmeli…
Ondan sonra da gönlünden geçirdiği ve vermek istediği parayı verirken de “Sen bunu çoktan hak ettin” dercesine vermeli…

Evet bilinen ve saklanması mümkün olmayan bir gerçek var ki;
Sanatın hangi dalı olursa olsun; sanatını sokakta icra etmek isteyen sanatçılar gerçekten de ekonomik olarak durumları iyi olmayan ve yardıma muhtaç olduğu için sokakta konser verip ve sanatlarını icra etmeye çalışıyorlar…
Ama asla ve asla onlar dilenci değiller…

Son yıllarda ilimiz de Giresun Üniversitesinin açılmasıyla birlikte ‘Sokak Sanatçıları’ günden güne çoğalmaya başladı…
Bazı insanlar bu sanat hareketini beğenmeseler de, birbirinden farklı bir şekilde sanat icra eden bu gençler o kadar çok güzel renklendiriyorlar ki Gazi Caddesini…

Hele hele okulların açık olduğu zamanlarda ve akşam üzerine doğru Atatürk Meydanından- Debboy mevkine kadar en az 3-5 gurup farklı aralıklarla ve birbirinden farklı enstrümanlarla o kadar güzel ‘Sokak Konserleri’ veriyorlar ki…

Vallahi kim rahatsız olursa olsun umurumda değil…
Ben onları dinledikçe zevkten dört köşe oluyorum…

Tıpkı geçtiğimiz günlerde Yeşilçam Kafe’nin balkonunda hem çayımı yudumlayıp ve hemde yukarıdan aşağı uzun süre küçük bir öğrenciyi, kemençe sanatçısını dinleyip keyif aldığım gibi…

Bu ‘Sokak Sanatçımızın’ adı: Emer Atik’miş…
Dereli’nin Tepeköknarlı köyündenmiş…
Gedikkaya Ortaokulu 1. sınıf öğrencisiymiş…
Ve kemençe çalmaya da Belediye Konservatuar’ın da kursiyer öğrenci olarak katılıp öğrenmiş…

(Bu bilgileri sokak konseri bitirildikten sonra yanıma çağırıyorum ve özel sohbet yaptıktan sonra öğreniyorum bütün bu bilgileri)

Sokak sanatçısı Emre, konserini bitirdikten sonra birini gönderip yanıma davet ediyorum…
Karşılıklı tanışıyoruz…

“Emre neden sokak konseri veriyorsun?”
“Okullar tatile girdi hocam, hem sanatımı geliştirmek istiyorum seyirci karşısında ve hemde tatil harçlığımı çıkarmak istiyorum” diyor…
“Okuldaki başarı durumun nasıl?”
“İyi” diyor..
“Not ortalaman kaç?”
“93”
“Aferin” dedikten sonra konuyu değiştirmek isteyerek;
“Sokakta yaptığın sanat gösterisinden kazandıklarını hep tatilde mi harcayacaksın?” diye soruyorum..
“Hayır” diyor ve devam ediyor;
“Babam, Behçet hastalığı ve başka rahatsızlıkları nedeniyle çok erken emekliye ayrıldığı için çalışamıyor,sadece annem çalışıyor bende hem eve ve hemde tatil masraflarımı karşılıyorum” diyor…

Eeee!
Her çocuk dededen, babadan kalma varlığa sahip değil…
Her çocuk, bazılarının çocukları gibi tatilini yurt dışında veya yurt içinde en güzel yerlerde tatil yapacak kadar şanslı değil…

Her çocuk bazıların çocukları gibi hazırı tüketmiyor…
Kendi bir şeyler üretiyor ve kendi emeğiyle bir şeyler kazanıp ve kendi ayaklarının üzerinde durmak istiyor…

Ve işte 13 yaşındaki Emre Atik’de bunlardan sadece birisi…
Kendi ayaklarının üzerinde durmak istiyor…
Sanatını bir şekilde ve bir yerlerde fırsat yaratıp yaşatmak istiyor.

“Bravo sana Emer” demekten başka ne denebilir ki…
Onun için bende yüreğimin bütün coşkusuyla sana “Bravo Emre” diyorum…
Ve sokaklarda başlattığım bu sanatını, bir gün akademik bir şekilde en yükseklere ve doruk noktalara taşımanı temenni ediyorum…

Son söz;
Kim bilir, belki Kümbet Yayla Şenliklerini yapanlar bu küçük yaşta bu kadar güzel kemençe çalan sanatçıyı programlarına alırlar da; Şenliklere ‘şenlik’ katarlar…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?