Yani;

Arap parasının değeri…

Şehidin değerinin üzerine çıkıyor…

Tamam;

İslami inanca sahip olanlar, ibadetlerini yerine getirirken Arapça dua okuyorlar…

Gündelik dil kullanımında Arapça sözcükleri kullanıyorlar…

Arap sermayesinin yurdumuza gelmesi için can atıyorlar…

Can attıkları içindir ki;

Ülkenin en güzel arazilerini parsel parsel bölüp Araplara satıyorlar…

Yeşil Arap sermayesiyle ülkemizde banka kurduruyorlar…

En stratejik limanlarımızı uzun vadeli bir şekilde Araplara kiralıyorlar..

Arap sermayesiyle;

İl ve ilçelere devasa AVM denilen alışveriş merkezleri…

Atatürk ismini taşıyan stadyumları yıkıp;

Onun yerine ‘yatıp yuvarlanmaları’ için ‘Millet Bahçeleri’ yapıyorlar…

Vesaire, vesaire…

Sözü uzatmayalım…

Uzadıkça, liste uzadıkça uzuyor…

Efendim;

Bu Arap sevdası ülkenin diğer bölgesinde olduğu gibi bizim Doğu Karadeniz bölgesinde de yaşanıyor…

Tıpkı, Trabzon-Beşikdüzü ilçesinde yaşandığı gibi…

Şimdi gelin size bu konuyu kısaca anlatayım…

Ancak daha iyi anlatabilmem için sizlere daha önce ilçenin bir parkına adı verilen ‘şehidin’ kim olduğunu tanıtayım…

Adı; Erdal KURTOĞLU

1968 Beşikdüzü doğumlu..

Ve idealist, bir yurtsever öğretmenin oğlu…

Babasının adı; Sabri

Yurtsever ve idealist bir öğretmen olarak çok öğrenci okuttu…

(Kendisini Dereli lisesinde idarecilik yaptığı yıllarda tanıyorum)

Sohbetimizin asıl konusu olan Erdal KURTOĞLU;

Eğitimini tamamladıktan sonra Askeri Harp Okulunu bitiriyor…

Daha sonra rütbe olarak Üsteğmenliğe yükseliyor…

Ve 1994 yılında Cudi dağında terör örgütleriyle girdiği bir çatışma sırasında da vurularak ‘şehit’ oluyor…

Ve Beşikdüzü ilçesinin o dönemin mahalli yöneticileri şehidin anısını yaşatmak için ilçenin bir parkına; Üsteğmen Erdal Kurtoğlu ismini veriyor…

Ve aradan çok zaman geçmiyor;

2019 yılına geliniyor…

İktidar partisinden Orhan Bıçakçıoğlu isimli şahıs belediye başkanı oluyor…

Ve koltuğuna oturur-oturmaz da ilk işi ‘Üsteğmen Erdal Kurtoğlu Parkını’ Suudi Araplara ihale edip satmak oluyor…

Yani, şehidin ismini bulunduğu parka;

Devasa bir Alışveriş Merkezi (AVM) ve Rezidans yaptırılmak isteniyor…

Hatta bu alışveriş merkezini cazibe halene getirmek için;

İlçenin tepesinde bulunan 3 kilometrelik bir yüksekliğe de teleferik sistemi kurduruyor…

Uzatmayalım;

Şehidin ismini parktan kaldırılıp, yerine Araplara rant sağlama adına kurulacak olan tesislere Beşikdüzü’nden bazı vatandaşlar itiraz edenlerin sayısı çoğalınca, 2 kez ihaleye çıkan parkın ihalesini yargı satışı iptal ediyor…

Hatta Trabzon Büyükşehir Belediye başkanı çoğunluğu teşkil eden vatandaşların sayıları daha çoğalmasın diye;

“Biz hiç doğru iş yapmayacak mıyız? Gelin vicdanları karartmayalım. Halkın ve yargının isteklerini kulak verelim.” diyor…

Ve bu karara Beşikdüzü belediye başkanı da eşlik ediyor;

“Hatamızdan dönmeyi fazilet biliriz” diyor, demesine de…

Sonra bir başka demecinde de şöyle diyor;

“O imar planına verilen yürütmeyi durdurma kararı maalesef bu yatırımcılar ile ilgili verilmiş gibi bir algı operasyonu yapılmaya çalışılıyor…

Katiyen öyle bir şey yok…

Şu anda Arap girişimcilerin yatırımları devam ediyor” diyor…

Arap girişimciler yatırımlarını devam ediyorlar mı, etmiyorlar mı?

Onu bilemiyorum bilmesine da…

Ancak şunu çok iyi bildiğimi sanıyor ve tahmin ediyorum ki;

Bu utanç verici kararın içinde sadece Arap sermayesi ve seviciliği yok…

Bu işin içinde siyasal karşıt tavır alışlarda var diye düşünüyorum…

Niye böyle düşündüğümü hemen söyleyeyim;

Sohbetini yaptığımız Şehit Üsteğmen Erdal Kurtoğlu’nun babası bir cumhuriyet öğretmeni olduğu gibi aynı zamanda yurtsever bir öğretmen…

Bilimden ve bilimsellikten yana düşünen Atatürkçü bir eğitimci…

Gericiliğe, taassuba ve karşı tavır alan bir aydın ve devrimci…

Ve bu değer ölçütlerine dayanarak diyorum ki;

Gözü dünmüş Arap-Sevici işgüzarlar, şehidin ismini verdikleri parktan adını silip, Arap şeyhlerine ve bazı yerli çıkarcılara rant sağlayacağı için, bir şehidin isminin verildiği ‘dinlence parkının’ tesislere ihale edilmesini daha uygun buluyorlar…

Ne diyelim;

Bal çanağını elinde tutan, parmağını yalar…

Tutamayanlarda böyle ömür boyu çabalar…

Veya da benim gibi, böyle gevezelik yapar…

Buyurun şimdi söz sırası sizin…

Bu konuda söyleyecekleriniz varsa, sizde söyleyin…

Veya da benim yanlış söylediklerimi düzeltin…