Sorunun yanıtını ben vereyim;

Bir zamanlar İçişleri Bakanımız olan Süleyman Soylu, meclise gelerek….

HDP sıralarına dönerek…

Ve ellerini göğsünün üzerinde keyifle gezdirerek şöyle demişti;

“Oooohhh!…Oooohhh!… paralar PKK’ya gitmeyecek deyince, başta salondaki siyasi yandaşları olmak üzere, kendisini TV kanalından izleyenlere büyük bir keyif vermişti…

Aradan çok zaman geçmeden şimdi Sayın Soyluya sormak gerek;

“Bu ‘Oohh’ diyerek keyif çıkarta-çıkarta PKK Örgütüne gitmedi dediğiniz paralar, onlara gitmediyse kimlere gitti?”

Hani, nefesi kokan dar gelirlilere…

Arada-bir dağıtılan ulufelerle yerde sürünenlere…

Para harcama korkusuyla dışarıya çıkamayan emeklilere dönmediyse…

Terör örgütlerine gitmeyen bu para, sözünü ettiğimiz kesimlere de geri dönmedi de onun için bu soruyu sorma gereksinimi duydum…

Yoksa sayın Soylunun, içselleştirerek çektiği ‘Ooohh’ keyfiyetini tersinden şöyle mi anlamalıyız;

“Bu toplum ‘Hafıza-i Beşer’ unutkanlığının üyesidir…

“Her şey politik çıkarlarımız içindir…

Seçimler lehimize biter-bitmez her şey tersine değişir…

Yani, bu kez keyifli keyifli ‘Ohh!’ çekmelerimiz tabanda hesabını kitabını bilmeyen yönetilenlere gelir” diyebilir gibi de geliyor bana…

Bu uzun girişten sonra sohbetimizi güncelleyerek şuraya bağlamak istiyorum…

Ve bağlantı yapmak içinde şöyle bir soru sormak istiyorum;

“Bu TÜİK deniler Kurum, Türkiye’nin istatistiksel konularını ele alan bir İstatistik Kurumu mu?

Yoksa parantez açılımı;

TÜİK=Tüysüzleri İbikleme Kurumu mu?

Hani, şunun için bu soruyu soruyorum;

Bu zamana kadar yaptığı bütün ‘İstatiksel Çalışmalar’ hiçbir zaman gerçeklerle örtüşmüyor…

İleri sürdüğü resmi veriler, hiçbir zaman ne piyasanın gerçeklerini yansıtıyor…

Ne de bağımsız araştırmacıların verdiği rakamlarla örtüşüyor…

Örneğin;

Şu sıralar, memurlara, dar gelirlilere, emeklilere aylık ve yıllık enflasyon ölçeği üzerinden bir zam ve refah payı yapılması düşünülüyor…

Ve adına TÜİK denilen -Tüysüzleri İbikleme Kurumu- (Pardon) düzeltiyorum Türkiye İstatistik Kurumu, yıllık enflasyon rakamını yüzde-38.21 olarak gösteriyor…

Yapılacak zamların yüzde-19.72’yi geçmemesini söylüyor…

Bağımsız Araştırma Gurubu (ENAG) ise bu rakamlara ısrarlı bir şekilde reddediyor ve şöyle diyor;

“Yaşadığımız yıllık gerçek enflasyon rakamı yüzde-108.58’dir…

Eğer maaşlara zam ve iyileştirme yapılacaksa en az yüzde- 50.53 oranında eklenti yapılmasını öneriyor…

Ve tabanda yaşanan gerçeklerde şunu söylüyor;

“Eeyy! tepeye çıkınca ekonomik rahatlığa erişen beyler!”

“Eeyy! cebinde kiracı anahtarıyla gezerken, şimdi paraya ‘para’ demeyen, saraylardan-saraya gezen yönetsel erkler!

“Eeyy! seçilene kadar sureti haktan görünüp, halkın yanında durduğunu söyleyen popülist dönekler!”

Gerçek enflasyon rakamları;

Sizin girmediğiniz ve alışveriş etmediğiniz pazar yerlerindedir…

Kasap’tadır, Fırındadır, bakkalda ve manavdadır…

Yani, sizlerin dolgun maaşlarla alışveriş yaptığınız mekanlarla, bizim alışveriş yaptığımız piyasa çok-çok farklıdır…

Ve bütün bunları bilmenize rağmen;

İkide-bir durmadan milleti kandırıyorsunuz…

Dudaklara üç kuruşluk bal çalarak;

Ardından durup dinlenmeden her şeyle zam yapıyorsunuz…

Yani, kaşıkla verdiğinizi, kepçeyle geri almaya çalışıyorsunuz…

Sohbetimi tekrar şu ‘Oohh!’ sözünü dönüp;

Ve aynı anlama gelen ‘Oohh! Oldu’ sözüyle sohbetimizi özetleyerek sonlandıracak olursak….

“Acaba” diyorum;

Sayın Soylunun ve Soylu gibi düşünenlerin ‘Oohh Oldu!” sözleri bu günlere yönelik olarak, tabanda açlıktan nefesi kokan dar gelirlilere ve sürünmeyi ‘yaşam’ olarak belleyen ve yerlerde emekleyen emekli kesimine mi söylemiştir ‘Oh olsun!” size diye?

Öyle ya;

Yıllardır kendilerine ilke ve düstur edindikleri ‘Hafıza-i beşer, nisyan ile maluldür’ yani bu toplum geçmişi çabuk unutur anlayışıyla yönetilen bu topluma ‘Ohh olsun!” demeyecekte kime diyecekler?

Ne dersiniz;

Son sözleri Aşık Mahsuni Şerif’in dizelerine bırakalım mı?

Buyurun o zaman (melodilerini kafanızda canlandırarak) türkünün dizelerini birlikte okuyalım;

Bizim çürük mağarada

Dam üstüne dam yapılır

On dört nüfus bir arada

Gam üstüne gam yapılır

Hudey, hudey, gardaş, hudey

Samurlardan kürkümüz yok

Feleklerden korkumuz yok

Hep arapça türkümüz yok

Şam üstüne şam yapılır

Hudey, hudey, gardaş, hudey

Gaz almayız yakmak için

Tuz almayız tatmak için

Gözümüz yok bakmak için

Zam üstüne zam yapılır

Hudey, gardaş, hudey, hudey

Böyle döner nakaratlar

Geri teper sakar atlar

Mahzuni’ye hakaretler

Tam üstüne tam yapılır…”