Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
BU KADAR KÖR VE SAĞIR OLUNUR MU? GERÇEĞİ GÖRMEK BU KADAR ZOR MU?
  • 0
  • 176
  • 26 Mart 2021 Cuma
  • +
  • -

Sevgili dostlar,

Değerli Canlar,

Birbirini tanıyanlar ve tanımayanlar!

Siyasi düşünce olarak;

İster sağda, ister sol tarafta duranlar!

Adamına göre iş bulunurken;

Elinde çift üniversite diplomasıyla boşta dolaşanlar!

Bir türlü iş bulamadığı halde;

Yine de kendisini işsiz bırakanı çılgınca alkışlayanlar!

Eeeyy!

Ekmeği fırından veresiye alanlar!

Bayat ekmeği bile bulamayanlar!

Eeeyy!

Parasızlıktan dışarı çıkamayanlar!

Çıkarsa da; gram işi alışveriş yapanlar!

Eeeyy!

Kendini sömürenlere alkış tutanlar!

Kurtuluşu; yağcılık yapmakta arayanlar!

Eeeyy!

Yalakalık yapmayı; el-üstünde tutanlar!

Efendisinin her dediğini doğru sananlar!

İnsanlık onurunu ayaklar altına alanlar!

Üst başlıkta da ifade ettiğim gibi;

Yaşanan gerçekleri görmek bu kadar zor mu?

İnsan şu şekilde sormadan edemiyor;

“Yahu insan bu kadar kör ve sağır olur mu?”

Örneğin;

Toplumun bir kesimi Covit-19 nedeniyle dışarı çıkamıyor…

Eğer çıkarsa; askeri ücretin iki katı ceza yazılıyor…

Bakkala ve marketlere girmek istesen;

HES kodunu göstermeden giremiyor…

Sokaklarda gezemiyor…

Hatta ‘HES Kodun’ filan yoksa fırça bile yiyor!

Diğer tarafta ise…

Senin gözlerinin içine baka baka;

Cümbür-cemaat bir otobüse biniliyor…

Sosyal mesafe yok…

Maske takmak yok…

Güle-oynaya parti kongrelerine gidiliyor!

Ve sen bunları görmüyorsun…

Görsen de; kör ve sağır kesiliyorsun…

Hatta ‘neden böyle yaptığın’ sorulunca da;

Birilerine şirin görünmek için yinede kendi yanlışına sarılıyorsun…

Hata bu konuda seni uyarana; düşman kesiliyorsun!

Hadi bunları bir tarafa bırakalım…

Yahu benim sevgili vatandaşım!

Canımın içi, can-ciğer yurttaşım!

Sen;

Dünyanın diğer ülkelerinde ‘Covit-19’la nasıl mücadele edilip azaldığını…

Kendi ülkende ise –azalmayı bir tarafa bırak- günden-güne çoğaldığını…

Ve zatı-muhteremlerin jargonuyla söylersek;

Harita üzerinde ‘kırmızı renklerle’ ifade edilen tehlikeyi de mi görmüyorsun?

Vaka sayılarının günden-güne çoğaldığını…

Covit-19’dan ölenlerin sayısının her gün biraz daha arttığını…

Hastanelerin ağzına kadar tıka-basa (Lebalep) dolduğunu!

Ve bu nedenle birçok hastanın eve yollanma haberini de mi duymuyorsun?

Birçok dünya ülkesinde ‘Pandemi aşısını’ yaptırmayan insan kalmamışken…

Senin ülkende hala; “yeteri kadar aşı geldi mi?”

“Gelmediyse; hangi ay gelecek?”

“Geldiyse; bu gelen aşılar önce kimlere vurulup, kimler sevindirilecek?”

Vesaire, vesaire…

Eğer sen bu çelişkileri ve çarpıklıkları görmüyorsan daha neyi göreceksin?

Gün geçtikçe daha çok büyüyen işsizliği mi?

Gitgide mesafesi açılan eşitsizliği mi?

Adaletsizliği mi?

Hukukun ‘guguk sesine’ dönüşmesini mi?

Yoksa; gün geçtikçe çatırtısı daha çok duyulan ‘demokrasi çatlağını mı’ göreceksin?

Veya da ne bilim ben;

Muhalefetiyle-iktidarıyla (üstlendikleri rolleri) laikiyle yerine getirmek için;

Parlamento çatısı altında ‘kayıkçı kavgası’ yapanları…

Dışarı çıkınca hiçbir şey olmamış gibi kol-kola girerek dolaşanları;

Gün geçtikçe ‘emeğe ve özgürlüğe’ düşmanlaşanları da mı görmezsin?

Yoksa ‘görmek mi’ istemezsin?

Aaaahh, aahh!

Ne demeli bilmem ki?

Bu sohbeti şimdi nasıl bitirmeli?

Durun aklıma geldi…

En iyisi bu sohbeti bir şiirle tatlandırarak bitirelim…

Ve bu konuda (vatan haini) şairimiz Nazım Hikmet ne demiş?

Birde ona kulak verelim;

“Akrep gibisin kardeşim,

korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.

Serçe gibisin kardeşim,

serçenin telaşı içindesin.

Midye gibisin kardeşim,

midye gibi kapalı, rahat.

Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.

Bir değil,

beş değil,

yüz milyonlarlasın maalesef.

Koyun gibisin kardeşim,

gocuklu celep kaldırınca sopasını

sürüye katılıverirsin hemen

ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.

Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,

hani şu derya içre olup

deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.

Ve bu dünyada, bu zulüm

senin sayende.

Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer

ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak

kabahat senin,

— demeğe de dilim varmıyor ama —

kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”

NOT; ‘Kör-sağır’ benzetmemden sakına-sakın bu konuda engelli olanlar alınganlık göstermesin. Onlar, sözünü ettiğim kişilerden daha sağlam görüyor ve işitiyorlar…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM