ÇOĞUNLUĞU AYNEN İADE ETTİLER

ÇOĞUNLUĞU AYNEN İADE ETTİLER

AKP’deki çözülmeyi durdurmak amacıyla kurulduğu iddia edilen Yüksek İstişare Kurulu’nun (YİK), eski meclis başkanlarından oluşturulan 70 yaşını aşmış üyeleri yaptıkları ilk toplantılarında, maaşlarına yüzde 40 zam yaparak 18 bin lirada anlaşmışlar.
Ne iş yapacakları, neyi istişare edecekleri şimdilik bilinmemekte.
Eveleyip geveleyerek söyledikleri, ‘engin devlet deneyiminden yararlanılacakmış’!!!!
Yıllarca devletin en üst yönetim birimlerinde yer alan bu kişilerin, devlet ve millet adına hangi engin bilgiye sahip oldukları, yararlı olabilecekleri sorgulanmakta.
Hepsi de yüksek maaşla emekli olan bu şahısların, ayda birkaç kez toplanıp çay, kahve içerek anılarını içeren sohbet etmeden öte yapacakları ne olabilir ki?
Durumu eleştiren duyarlı yurttaşları hedef alan eski meclis başkanı, üstelik hukukçu olan zatı muhterem, ‘…seni ne ilgilendiriyor, edepsizler…’ diye tepki vermekte.
Sözlük karşılığı, ‘utanmaz, sıkılmaz, terbiyesiz, ahlaksız..’ olan bu sözü söyleyen zat devamında, ‘cumhurbaşkanının yanında olmam insani ve İslami görev..’ deyivermiş.
Sizin gibi, ülke adına hiçbir katkıda bulunmamış kişileri en üst makamlara getirenlere ‘insani’ bağlılığınız olabilir ancak, ‘İslami bağlılık’da neyin nesi?
‘Tüysüz yetimin hakkı, bir lokma bir hırka..’ öyküsüyle her alanda inanç sömürüsü yapacak, hak etmeden aldığın maaşını sorgulayanlara ‘edepsizler’ diyeceksin.
Milletvekilliği, emekli maaşı ve üzerine YİK görevlisi olarak 18 bin lira al, nasıl olur, hak etmiyorsun diyenleri ‘edepsiz’ olmakla suçlayacaksın.
Gelirinin kaynağı kamu ise, bu kadar paranın neyin karşılığında verildiğini bilmesi gereken yurttaş sorgulayacak, eleştirecek ve hesabını vereceksin.
Hak etmeden alınan, ‘kul hakkı’ bulunan maaşları, ‘edepsiz’ dedikleriniz ödemekte.
Siyasi anlayışınıza biat eden, eleştirmeyen, sorgulamayan, okumayan, destek verip görevlerini yerine getiren, alkışlayan, aklını kiraya veren ‘edeplilere’ sözümüz yok.
Gökyüzünden baktığınızda, yerdeki karınca kadar değersiz gördüğünüz onlar, sizler gibileri en üst düzeylere taşıyan, seçimlerde dolgu malzemesi olarak kullandıklarız.
Asıl sıkıntı, bu durumu gündeme taşıyarak haklı olarak tepki veren, ‘edepsizler’ de.
Birey olarak eleştiri, sorgulama hakkını kullananlara,’edepsizler diyeceksin ha.
Bu sözü söyleyen ise, yıllarca ülke yönetiminin ilk beş sırasında olan zat.
Alınan büyük tepkilerin ardından, ‘ben böyle söyler miyim?, yalan, kurgu, iftira..’ savunması yapmaya kalkacak, ‘ buradan aldığım maaşı, öğrencilere burs ve KHK mağdurlarına yardım olarak dağıtacağım..’ diye iyi adam rolü oynayacaksınız.
Basit gerekçelerle mağdur ettiğiniz KHK’lılar senin sadakana muhtaç mı sanıyorsun?
Önemli olan, tek kuruşu hak edilmeden alınan maaşı kabul etmemekti.
Alacağınız maaş asgari ücret olacak denilseydi, kendinize hakaret sayardınız.
Yıllarca FETÖ elebaşı için övgüler düzüp, göz yaşı döktükten sonra, ‘konuşursam yer yerinden oynar, Ankara’yı parsel parsel sattılar, ben FETÖ’nün terör örgütü olduğunu darbeden sonra öğrendim..bu insanlar üç gün konuşur, dördüncü gün biter…’ diyebilecek kadar pişkin olanların inandırıcılığı olamaz.
Çok iyi eğitim almış, birkaç dil bilen, akademik kariyer sahibi kişiler köşelerde bekletilirken, yaşı 70’lerin üzerinde, kendilerini ‘bulunmaz Hint kumaşı’ zanneden, ‘ununu elemiş, eleğini asmış’ kişilerden umut beklenirse sonuçta, ‘edepsiz’ olmayı hak edenler olacaktır.
Gereksiz konuşmaları dışında toplum adına hiçbir katkısı bulunmayan Bülent Arınç’ın kendilerini eleştirenleri, ‘edepsizler’ olarak tanımladığı sözlerine, duyarlı bir yurttaş olarak tepki gösteren, sorgulayan her bireyin, zarfı eline almadan ve kapağını dahi açmadan iade ettikleri tepkilerinden anlaşılmakta.
Hem de aynı sözcük ve ışık hızıyla.
Sonuçta, ‘kötü söz sahibine aittir.’

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?