Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Bilmeyenler için söylüyorum;

1951 yılında Birleşmiş Milletler Örgütü 20 Haziran Gününü ‘Dünya Mülteciler Günü’ ilan ediyor…

Bizim ülkemizde de 2001 yılından bu ‘günün’ kutlaması yapılıyor…

Bu konuda siz ne düşünürsünüz onu bilemem ama…

Bana soracak olursanız, benim naçizane düşüncem;

Dünyada hiçbir ülke ‘Mülteciler Gününü’ kutlamasa da…

Bu özel günü bizim en görkemli bir şekilde kutlamamız gerekir diye düşünüyorum…

Hatta bu kadarla da yetinmeyip, avazımın çıktığı kadar tüm dünya ülkelerine şöyle haykırmak istiyorum;

Ey, bizi ırkçılıkla suçlamaya kalkan dünyalılar!

Ey, İnsan Hakları konusunda burnundan kıl aldırmayan Avrupalılar!

Duymadıysanız duymalı, bilmiyorsanız bilmelisiniz ki;

En çok ‘mülteciyi, sığınmacıyı’ beğenmediğiniz bu Türkiye besliyor..

Bütün konuk severliğini öne çıkarıp;

Kendisi yemiyor-içmiyor sığınmacısına yediriyor…

Elinde-avucunda ne varsa onlara veriyor…

Hastane kapılarında önce onların tedavi olmasını istiyor…

Vesaire, vesaire…

Listeyi uzat-uzatabildiğin kadar, uzadıkça uzayıp gidiyor…

Bunu rakamlarla ifade edecek olursak;

Bugün komşumuz Yunanistan’ın nüfusu 10 milyon dolaylarında…

İçişleri Bakanlığımızın resmi verilerine göre;

Bizim ‘mülteci ve sığınmacı’ sayımız Yunanistan’ın nüfusundan 3 milyon fazla…

Yani, 13 milyonu çoktan aşmış durumda…

Şimdi ben bu rakamları verdim diye bazıları da ırkçılığını kanıtlamak istercesine diyecektir ki;

“Yahu, ipini koparan gelip Türkiye’ye sığınıyor…

Komşusuna darılan veya kan davası olan Afganlı elini-kolunu sallayarak kevgire dönmüş sınırlardan içeri giriyor…”

Üstelik ülkemize ‘mülteci’ olarak girmek isteyenlerinde;

Kimlerin mağdur olduğu da doğru-dürüst pek bilinmiyor…

Sadece bölgesel girişlere göre tahmin ediliyor…

Yani;

Doğu Bölgemizden girenler olursa Afganlıdır deniyor…

Güney Doğu Bölgemizden girenlere olsa-olsa Iraklıdır deniyor…

Akdeniz ve Ege Bölgesinden girenlerin ya Libya’dan kaçtığı veya da Somali’den kaçıp geldiği tahmin ediliyor…

Karadeniz’in Kuzey Doğusundan giriş yapıp da ‘mülteci’ olmak veya ‘sığınmacı statüsü’ almak isteyenlere;

“Gürcistan’dan veya Türki Cumhuriyetlerinin mağdurlarının girişleri normal sayılıyor…

Batı Karadeniz tarafından -deniz yoluyla- giriş yapanlar;

Mutlaka ve mutlaka bunlar Ukrayna-Rusya savaşından kaçarak ülkemize gelip-sığınan ‘mültecilerdir’ denilerek kabul görüyor…

Trakya sınırları dersen;

Kimin pasaportlu, kimin pasaportsuz ve kaçak giriş-çıkış yaptığını sadece bizleri ve yeri-göğü yaratan rabbimiz biliyor!

Yani, bu kısa tespitlerden sonra görünen o ki;

Dünyanın bütün renkleri Türkiye topraklarında gerek mülteci ve gerek sığınmacı olarak yaşıyor…

Ondan sonra kalkıp bu ülkeye ‘Sen ne kadar ırkçı bir ülkesin’ deniliyor…

Ancak;

Daha sonra ne olacak?

Bu işin sonu nereye varacak?

Bu mülteci ve göçmen akını ne zaman son bulacak?

Üzerinde düşünülmesi gereken en önemli konuda şurası;

İnsan Hakları üzerine ahkam kesen ülkeler, bu sığınmacılara kapısını ne zaman açacak?

Bunların üzerinde de düşünmek gerekir öyle değil mi?

Ve bu sorulara kuşkulandığım şu soruları da eklemek istiyorum ve örneğin diyorum ki;

Bu Doğu Anadolu sınırımızdan ellerini-kollarını sallayarak ‘giriş’ yapan Afganlıların çoğu genç delikanlılar…

Yanlarında ne çocuklarını getirmişler, ne karılarını…

Mağdur oldukları ülkeden gelirken;

Ne analarını getirmişler, nede yaşlı babalarını…

Sırtlarında bir torba;

Ellerini-kollarını sallayarak İran sınırından ülkemize ‘mülteci’ olarak girmek isteyen bu zatı-muhteremler geçmişte Taliban Örgütünün üyeleri miydi, değil miydi? bilinmiyor…

Her neyse, sözü daha fazla uzatmayalım…

Ve tekrar şuraya bağlayalım;

Birleşmiş Milletler Örgütü ’20 Haziran’ tarihini 1951 yılında bir araya gelerek ‘Mülteciler Günü’ olarak ilan etmiş…

Ve aradan 50 yıl geçtikten sonra;

Bizim ülkemizde (bugünleri gördükleri için midir bilemeyiz) 2001 yılından sonra ’20 Haziran’ tarihini ‘mülteci günü’ olarak kutlamayı düşünmüş…

Siz ne düşünürsünüz onu bilemem;

Bence de bu özel günü kutlamalıyız…

Hatta bu konu da Birleşmiş Milletler Örgütünden ödülde almalıyız..

Çünkü kolay değil, bugüne-bugün 13 milyon dolayında ‘mülteci’ barındırmaktayız…

Buyurun;

Bu konuda belki sizlerin de söyleyecekleri vardır…

Irkçılığı tetiklemeden, söyleyecekleriniz varsa sizde söyleyin…