Bunu ben demiyorum…

Ben tavsiye etmiyorum…

“Ekmek bulamayanlar pasta yesin” sözünü;

Bundan bir-buçuk asır önce Fransa Sarayının son kraliçesi Marie Antoinette söylemiş…

“Gençlerimiz dünyayı gezsin” sözünü de;

Sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tavsiye etmiş…

Durun…

Herhangi bir yanlışlığa meydan vermemek için, en iyisi ben sizlere Sayın cumhurbaşkanımızın bu konuda ne dediğini kendi ağzından özet olarak aktarayım…

Sayın cumhurbaşkanımız, gençlerimizin ufkunun açılması ve daha çok sosyalleşmeleri için diyor ki;

“Yakın şehirlerimizden başlayarak ülkemizi, imkanınız olursa dünyayı gezip görmek, farklı kültürleri tanımak için şartlarınızı zorlayın…”

“Şartlarınızı zorlayın” dediğine göre…

Eh, şartlarını zorlayacak olanlar, herhalde 5-10 bin liraya bir akşam yemeği sofrasını kuranlar değildir…

Sadece bir gece konaklamak için 10-15 bin lirayı gözden çıkaran gençler hiç değildir…

Sayın cumhurbaşkanımızın kastettiği gençler;

Muhtemelen sabahtan-akşama kadar iş arayıp da bulamayanlar mı?

Sokaklarda serseri mayın gibi dolaşan gençleri mi kastediyor?

Yoksa;

Adamı olmadığı için bir işe giremeyenleri mi?

Veya da ne bilim ben;

30-35 yaşına gelmesine rağmen, annesinden-babasından utana sıkıla harçlık alanları mı kastediyor? orasını bilemem…

Doğrusunu söylemek gerekirse;

Orasını pek anlayamadık…

Daha doğrusu anlamakta zorlandık!…

Zorlandık;

Çünkü değil bir pasaport edinip yurtdışına gezip-dolaşmaya gitmek..

Pasaportsuz bir şekilde ve yurt içerisinde komşu ilden-komşu ile bir günlük ‘geziyi’ hayal etmek bile çok-çok gerilerde kaldı…

Televizyon haberlerinden dinledim;

Uzmanın birisi -en ucuzundan- yurtdışına çıkmanın kabaca bir hesabını yapmış…

En düşük düzeyde yapılan bu hesabın ederi bile 12 bin dolaylarında filanmış…

Eeeee?

E’si şu;

Hesap apaçık meydanda…

Üniversiteyi bitirmişsin… Hiçbir işe yaramayan diplomanı eline almışsın…

Cinsiyetin erkekse;

Bedel ödemeye gücün olmadığı için gidip askerliğini yapmışsın…

Cinsiyetin bayansa;

Belki üç kere, belki beş kere KPS denilen sınava girip-çıkmışsın…

Ama arkanda dayın olmadığı için;

Hiçbir baltaya sap olamamışsın!..

O zaman ne yapacaksın?

‘Eli kulağa verip’ düşünmenin alemi yok!..

Yapacağın tek şey;

Sayın cumhurbaşkanımızın tavsiyelerine uyacaksın!

Ve dünyayı baştan-aşağı dolaşacaksın…

Dolaştıkça bilgini artırıp ve aynı zamanda da rahatlayacaksın…

Kısacası;

Ekmek fiyatları şu kadar olmuş…

Şeker ve yağ fiyatları tavana vurmuş…

Ekmek ve ramazan pidelerinin fiyatları el-yakıyormuş…

Ekmek bulamayanlar; hala ekmek kuyruğuna giriyormuş…

Zammış-zummuş…

Muş-muşta muşmuş…

Şu üç günlük dünyada;

Bunun gibi absürt sorunları dert etmeyeceksiniz…

Çıkartacaksınız pasaportunuzu…

Cüzdanlarınıza yerleştireceksiniz banknotunuzu!

Dünyanın dört-bir yanını gezeceksiniz…

Kim bilir;

Şu satırları okuyan dostların birçoğu bu sözleri benim ‘iş olsun, torba dolsun’ maksadı ile söylediğimi düşünenler olabilir…

Hatta kimileri de;

“Yahu şu sıkıntılı günlerimizde sen aklın-sıra bizimle dalgamı geçiyorsun, yoksa kendince mizah mı yapıyorsun” diyenlerde çıkabilir…

Ancak (bilmeyenler için) samimiyetimle söylüyorum;

“Gençler şartlarını zorlayarak dünyayı gezsin” sözü bana ait olmayıp, sayın cumhurbaşkanımızın bizzat kendi ifadeleridir…

Ben sadece buna gündelik yaşamda karşılaştığımız bazı zorlukları anımsatmaya çalıştım…

Üstelik sayın cumhurbaşkanımızın söylediği bazı önemli sözler daha var, onları bile söylemedim…

Sıkılmadıysanız ve zamanınız varsa, isterseniz onları da söyleyeyim..

Sayın cumhurbaşkanımız diyor ki;

“Demli bir çay veya aromalı bir kahve eşliğinde yapılan karşılıklı sohbetin getirdiği sosyalleşmeyi asla ihmal etmeyin.”

Bunları yaptığınızda diğer imkanların, diğer mecraların önünüzde bambaşka dünyalar açtığını, size bambaşka faydalar sağladığını göreceksiniz” diyor…

Neyse…

Söz fazla uzadı…

En iyisi sizleri ‘kahve içerek’ sohbet yaptığınız arkadaşlarınızla başbaşa bırakmak…

Buyurun;

Belki sizlerin de söyleyecekleri vardır…

Zülfi-yare dokunmadan;

Bu konuda söyleyeceklerinizi söyleyebilirsiniz…