HEEEEEEY KARAGÖZ’LE HACİVAT BİZİ GÜLDÜR’DE BİRAZ RAHATLAT

HEEEEEEY KARAGÖZ’LE HACİVAT BİZİ GÜLDÜR’DE BİRAZ RAHATLAT

Unuttuk…
Vallahi unuttuk…
Neyi mi unuttuk?
Neyi olacak; yüreklerimize sevinçlerimizi doldurup ve arkamıza yaslanarak, gerine-gerine, büyük bir keyif içinde gülmeyi unuttuk.
Azda olsa, keyfi yerinde olup, ağız dolusu kahkaha patlatanlar elbette vardır ama; çoğunluğu oluşturan bizler doya doya gülüp, tebessüm etmeyi çoktan unuttuk…
Onun için bugün ‘sayfa sohbetini’ Karagözle Hacivat’a bıraktım!
Varsın onlar, kendi istedikleri gibi ve kendi jargonlarına göre nasıl konuşup ve yaşadığımız sorunları nasıl anlatmak istiyorlarsa öyle anlatsınlar!
Sözü daha fazla uzatmadan ben aradan çekiliyorum…
Ve; “Yıkmadan perdeyi-viran eylemeden sahneyi”
Söz; Karagözle-Hacivat’ta…
(Perde açılır. Ve “manda yuva yapmış söğüt dalına” türküsüyle birlikte Hacivat sahneye gelerek arkadaşı Karagöz’e seslenir.)
HACİVAT:
Karagözüm, Karagözüüüm!
Nerelerdesin benim iki gözüm?
KARAGÖZ;
Sabah-sabah ne böğürüp duruyorsun benim kapımda aç kalmış öküzüm! (sinirli sinirli sahneye girer)
HACİVAT;
Aman efendim,yine sahneye yanlış ifade kullanarak girdiniz…
KARAGÖZ:
Nasıl yanlış bir ifade kullandım ki?
HACİVAT:
Kırk yıllık arkadaşına ‘öküzüm’ dedin, daha başka ne diyecektin!
KARAGÖZ:
Peki sen neden arada-sırada kendine ‘öküzüm’ diyordun?
HACİVAT;
Ben kendime ‘öksüzüm’ diyordum Karagözüm öksüzüm…
KARAGÖZ:
Kusura bakma Hacivat, ben bu ‘öksüz’ sözünü çabuk unuttuğum için ‘öküz’ diyorum.
Sen sabah-sabah ne kişniyorsun benim kapımda onu söyle…
(Hacivat, çok ürkütücü bir haber vermenin heyecanıyla)
HACİVAT;
Duydun mu Karagöz’üm?
KARAGÖZ:
Neyi duydum mu?
HACİVAT:
Ülkemizde kriz yokmuş.
KARAGÖZ:
Ülkemizde keriz çok muymuş?
HACİVAT:
Yine lafı tersinden anlıyorsun Karagözüm.
Keriz çokmuş demiyorum, kriz yokmuş diyorum!
KARAGÖZ: (Hacivat’a klasik kafa vuruşunu yaptıktan sonra)
Kriz falan yokta köftehor…
Bu cebimdeki paraları kim çalıyor lan?
(bir kafa daha vurur Hacivat’a)
HACİVAT:
Aman Karagözüm bana niye vuruyorsun?
KARAGÖZ;
Sen okur-yazarsın da onun için sana vuruyorum köftehor!
HACİVAT:
Yanlış yapıyorsun Karagözüm..
Okur-yazara tam tersine saygı duyulur!
KARAGÖZ: (bir kafa daha vurduktan sonra)
Senin dediğin o eskidendi köftehor…
Okur-yazarların benim gibi cahilleri aydınlattığı günlerdeydi!
(bir kafa daha vurduktan sonra)
Şimdi söyle bakalım, ülkede neler olup bitiyor…
HACİVAT: (parmaklarıyla birer-birer saymaya başlar)
Benzine-mazota zam gelmiş; biiiirrrr!…
KARAGÖZ;
Onu geç…
Mazota, benzine, gaza-tuza haftada-bir zam yapıldığını cümle alem biliyor!
HACİVAT;
Domates fiyatları 12 liraya çıkmış; bu ikiiiiiiii!
KARAGÖZ:
Ohaaaa!
HACİVAT:
Suya-sabuna zam gelmiş…
KARAGÖZ:
Cüüüüşşş!
HACİVAT;
Elektriğe ve Doğal gaza zam gelmiş.
KARAGÖZ:
Yok daha neler!
HACİVAT:
Birde kağıda zam gelmiş Karagözüm, kağıda zam gelmiş…
KARAGÖZ:
Onu geeeeç!
Benim kağıtla-kalemle işim olmaz…
Onu kağıtla-kalemle işi olanlar düşünsün!
Başka?
HACİVAT:
Başka birde ete-süte ve bilumum gıda maddelerine zam gelmiş.
KARAGÖZ:
Bak bu kötü işte…
Başka?
HACİVAT: (düşünür)
Başka, başka, başkaaa… Ekmeğe de zam yapmışlar…
KARAGÖZ: (Bir kafa daha vurduktan sonra)
Ulan köftehor, elimizde yavan-yavan yediğimiz bir ekmeğimiz vardı, onu da mı elimizden alıyorlar be!
HACİVAT: (sitemli)
Bana ne vuruyorsun Karagözüm, ben yapıyorum ya bütün bu zam-zumları!
KARAGÖZ: (bir kafa daha vurur)
Sen yapmıyorsun ama; okumuş-yazmış ve mürekkep yalamış biri olarak oturup susuyorsun!..
(dedikten sonra bir kafa daha atar)
HACİVAT: (Kaçarken)
Yıktın perdeyi, eyledin viran.
Gidip sahibine haber vereyim heman!
KARAGÖZ:
Bu sahnenin sahibi bizleriz köftehor…
Nereye kaçıyorsun?
(ışıklar sönerken, Karagöz, çıkıp kaçmaz ve olduğu yere çöker!)
ARİF OLANLAR ANLADI!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?