Ben demiyorum;

Zaten ben desem bana kim inanır ki?

Beni kimler gaileye alır ki?

Sohbetimizin üst başlığındaki sözleri;

Bizleri her konuda -tek yetkili olarak- yönetmekte yol alan…

‘Bakanlıklar’ formalite de kalıp, bütün yetkileri kendine toplayan…

Ve -görünen köye göre- bundan sonra bir hayli daha yol alacak olan muktedirimiz söylüyor ‘üst başlıktaki’ sözleri…

Sizlerde televizyon ekranlarında mutlaka dinlemişsinizdir ya…

Ancak, ben dinlemeyenler ve duymayanlar için saygıdeğer büyüğümüzün bundan dört yıl önce, yani 2019 yılı yerel seçimler öncesi yaptığı konuşmayı özet olarak tekrar vermek istiyorum…

Yerel Yönetimler Sempozyumunda saygıdeğer büyüğümüz ‘Kapitalizm’ eleştirisi yaparak diyor ki;

“Orman alanlarımızı betona çevirme gayreti içinde olanlar var…

Şu para var ya şu para, nelere muktedir…

Bu kapitalizm var ya, nelere muktedir…

Orman morman ne var ne yok kesip atıyorlar…” diyor..

Yalan mı konuşuyor?

Hayır, tamamen doğruları söylüyor…

Peki, doğru söylüyor da;

Altını çizerek, bastıra bastıra söylediği ormanları acımasızca kimler kesiyor?

Onlarca, yüzlerce, binlerce ağacın katledilmesine kimler izin veriyor?

Yöresini ve yaşam alanlarını savunanlara kimler baskı kuruyor?

Kimler, ağaçların kesilmemesi için nöbet tutanlara biber gazı sıkıyor?

Kısacası;

Ormanların katledilmesi için ‘Güvenlik ve Kolluk Güçleri’ yaşam alanlarını savunanların güvenliğini mi sağlıyor?

Yoksa ormanları katleden ‘kapitalist patronların’ güvenliğini mi sağlamaya çalışıyor?

Ve asıl sorulması gereken soruysa şu;

“Bu ormanları katleden ve katledilmesine izin verip, müsaade eden yönetsel muktedirler kim?

Gözlerimizin içine baka baka yapılan bu doğa katliamını;

Bu kapitalist ‘çete takımı’ kimlerden cesaret alarak yüzlerce ağacı kesip, ormanları yok ediyor?

Bu gözleri doymak bilmeyen kapitalist tüccarlara;

Hangi yönetsel güçler bu ormanların yok edilmesinin ihalesini veriyor?

Sıfırdan gelip, dünyanın zenginleri arasına giren bu bir avuç kapitalistleri, devletin hazinesinden hangi yönetsel güçler finanse ediyor? Vesaire, vesaire…

Örneğin;

Cümle-alemin ‘Beşli Çete’ diye bellediği bu ‘kapitalistlerin’ içinde (bir zamanlar anamıza söven) Cengiz Holding de bulunuyor mu?

Bu kapitalistlerin içinde;

Akbelen Ormanlarını katleden LİMANG Holding de var mı?

Bir başka örnek;

Manisa’nın Soma ilçesi-Yırcalı köyünde 6. bin 666 zeytin ağacını kesen KALYON Holdingin sahibi de tarif edilen ‘kapitalistlerin’ içine giriyor mu?

Sizce bu sorulara birilerinin ‘yanıt’ vermesi gerekmez mi?

Yoksa üzerinde durmaya ve düşünmeye hiç değmez mi?

Aslında bu soruların ‘yanıtı’ çoktan verilmeyi verildi de;

Benim bu ‘Kapitalistsiz Kapitalistler’ diye tarif edilen vatandaşlarım (alışkanlığı gereği) kutsal ‘kapitalistlerine’ toz kondurmak istemiyor…

Toz kondurmamayı bir tarafa bırakın;

Böylesi sorulara ‘yanıt’ aramadığı gibi düşünme zahmetinde de bulunmuyor…

Hatta ve hatta toz kondurmak istemediği ‘kutsal kapitalistine’ birisi dil uzatıp, söz söylemeye kalksa dövmeye kalkıyor…

Ana-avrat, yedi sülale küfrediyor…

Yani bir başka ifadeyle söyleyecek olursak;

Benim ‘öğretilmiş çaresizlik’ içine düşürülen ve ‘düşünce eylemini’ kullanmayan vatandaşım kendi öz çıkarlarını unutuyor…

Bir avuç ‘kapitalistin servetini’ kutsuyor ve ulusal servet sanıyor…

Halbuki eteğinden tutup, peşinden gittiği siyasi liderler;

“Devleti şirket gibi yönetirsek netice alırız” diyor…

Ve düşündüğünü de ‘kapitalistleri’ toplumun ortak malı olan hazineden destekleyerek besliyor…

Bu son paragraftan hareketle özetlersek, son çeyrek yüzyılın yönetsel erklere haksızlık yapmamak için şöyle özetlemek isterim…

Bu ‘kapitalizm’ sevdası;

Son çeyrek yüzyılın sevdası olmayıp, tohumları bundan 70 küsur yıl önce toprağa atılmıştır…

Siyesi liderlerin demeçleriyle örnekleyecek olursak;

Bu konuda ilk sloganı atan Adnan Menderes, bu ‘Kapitalist Sistem’ konusunda şöyle demiştir; “Her mahallede bir milyoner yaratacağız”

Ardılı olan Süleyman Demirel;

“Küçük Amerika olacağız” sloganıyla, bir önceki siyasi liderin sözlerini tamamlamıştır…

Ardından sırayı Turgut Özal görev almıştır ve o da;

“Ben zenginleri severim” diyerek, öncekilerden geri kalmamıştır…

Ve sonra aynı siyasi sülaleden Tansu Çiller isimli birisi ortaya çıkarak, bu ‘kapitalist’ sistemi daha da çok öne çıkarmak istemiş;

“Türkiye, coğrafi bölgesinde son sosyalist devlet olmuştu, biz onu yıktık” sözünü ‘kapitalist sistemin’ sayfalarına yazmıştı…

Son söz;

Atatürk’ün ve devletin ilkesi olarak bildiğimiz ‘Devletçilik’ ilkesini rafa kaldırdık…

Yani ‘Karma Ekonomik Sistemden’ yakayı kurtardık…

Elhamdülillah!

Kapitalist Sistem sayesinde kimselere muhtaç olmadan gül gibi geçinip gidiyoruz…

Hamdolsun ki;

Tüm dünya ülkelerini kıskandırdığımız gibi, kimselere avuç açıp ve muhannete muhtaç olmuyoruz…

Kalın sağlıcakla…