KAVGASIZ DÜNYA İÇİN NİYET TUTALIM NEVRUZ ATEŞİNDEN ÖYLE ATLAYALIM

KAVGASIZ DÜNYA İÇİN NİYET TUTALIM NEVRUZ ATEŞİNDEN ÖYLE ATLAYALIM

Bugünkü konumuz; Nevruz…
Hani şu her 21 Mart tarihi geldiğinde ve kapımızı tıklattığında;
Bir yere toplanıp, orta yere büyük bir ateş yaktığımız…
İçimizden bir niyet tuttuktan sonrada üzerinden atladığımız…
Ve cümbür-cemaat hep birlikte coşup oynadığımız ‘Nevruz’dan söz etmek istiyorum…
Hani şu; Orta Asya’dan- Ön Asya’ya kadar…
Mezopotamya’dan- Batı Trakya coğrafyası üzerinde yaşayan halklar, yaklaşık üç bin yıldır bu Nevruz kutlamalarını yaparlar…
Ve bu toplulukların birbirinden ufak-tefek farklı ritüelleri olsa da;
Ortak değerleri olan ‘Nevruz Ateşinin’ üzerinden mutlaka atlarlar.
İşte böyle bir günün sohbetinden söz edelim diyorum…
Ve sözü daha fazla uzatmadan hemen konuya girelim.
Ve şöyle diyelim;
Yapılan bu ‘Nevruz Bayramının’ tarihi neden 21 Mart tarihidir?
Nedenini ve gerekçesini şöyle açıklıyorlar;
21 Mart tarihi (eski inanç biçimine göre) ‘yılın ilk günü’ olarak kabul ediliyormuş da onun için ‘nevruz kutlamaları’ bu tarihte yapılıyormuş…
Başka?
‘Baharın başladığı ilk gün’ olarak kabul ediliyormuş..
Daha başka?
Nevruz ateşi üzerinden üç kere atlayınca;
Yapılan niyetlerin kabul görüp; ‘niyetlerin’ yerine geleceğine..
Ateşin üzerinden atlanırken, bütün kötülüklerin yanarak yok olacağına inanılıyor…
Başka?
Soğan kabuklarıyla haşlanıp, kırmızı renge dönüşen rafadan yumurtaları tokuşturmanın “Yumurtalar kırılsın ama biz birbirimizi kırmayalım”
“Kavga etmeden birbirimizle barış içinde yaşayalım” anlamına geldiğini söylüyorlar…
Peki Nevruz öncesi ne gibi ön hazırlıklar yapılır?
Evler temizlenir..
O gün için en iyi yemekler pişirilip hazırlanır….
Mezarlıklar ziyaret edilir…
Konuklara ikram edilmek için, yedi çeşit kuruyemiş ikram edilir.
“Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” felsefesine inanıldığı için, çeşit çeşit tatlılar yapılır…
Ve eşle-dostla birlikte tadılır…
Nevruz günü gelmeden önce, sevilen müziklerin dinlenmesi ve birlikte halay çekilip, horon oynanması için tanınmış en iyi müzisyenler etkinlik alanına davet edilir…
Ve unutmadan şunu da söyleyelim;
‘Nevruz Etkinlikleri’ bazı ülkelerde ve bölgelerde sadece 21 Mart günü olmak koşuluyla (1) gün kutlanır…
Bazı ülkelerde ve bölgelerde ise 21-22-23 günleri arka-arkaya üç gün…
Ki, bu ‘kutlamaların’ kökeni yıllar ötesine ve taaa; ‘Demirci Kawa’ efsanesine dayandığı söylenir…
Yavaş yavaş sohbetimizi özetleyecek olursak;
21 Mart tarihinde ‘Nevruz Bayramı’ kutlamaları yıllarca ötelerden geliyor…
21 Mart tarihi ‘yılın ve baharın ilk günü’ olarak kabul ediliyor…
Ve yine 21 Mart tarihi ‘Geceyle-Gündüzün’ o gün eşitleneceğine inanılıyor…
Ve en önemlisi, en önemlisi de…
Nevruz inancını yitirmeyip ve hala felsefesine taşıyanlara göre;
‘Nevruz Ateşi’ kutsallığını günümüzde hala sürdürmektedir…
Ve ‘Nevruz ateşi’ çok kutsal olduğu içindir ki;
“Ateşe tükürmek”
“Ateşe Küfretmek”
“Nevruz ateşini söndürmek”
İnananları tarafından pek hoş karşılanmaz…
Nevruz felsefesine inananlar ve yüreklerinde taşıyanlar;
‘Nevruz kutlamalarıyla’ birlikte;
“Birlik ve beraberliğin” başlayacağına inanılır…
“Paylaşıp, bölüşmenin”
“Yan-yana durarak dayanışmanın”
“Kötülere ve kötülüklere karşı birlik olmanın”
“Kavganın ve kırgınlıkların ortadan kalkacağına” inanılır…
Sizce de güzel değil mi Allah aşkına?
Aradan binlerce yıl geçmesine rağmen; hala bu inancı yüreğinde taşıyanlar varsa…
Hala bu güzelim ilkelere ve felsefelere inanılıyorsa…
Ama insanın aklına da ister-istemez şöyle bir soru geliyor;
“Madem bu kadar güzel inancı Orta Asya Halklarının…
Hazar Coğrafyasında yaşayan ve birbirine yakından tanıyan bölge insanlarının…
Madem, Orta doğu ve ön Asya’nın insanları böyle güzel bir felsefenin sahibi oluyorlar da;
“Peki neden birilerinin ‘oyununa gelip’ birbirlerini acımasızca öldürüp, yıllardır birbirlerinin canına kıyıyorlar?”
“Neden birbirlerini boğazlıyorlar?”
Galiba ‘nevruz ateşinin’ üzerinden atlamadan önce bu sorunun yanıtını ‘atlamamak’ gerekir diye düşünüyorum ben…
Çünkü eğer bu sorunun yanıtı düşünülüp bulamazsak; sadece 21 Mart Nevruz ateşinin üzerinden atlamakla kalınır…
Ve yılın tamamına yakınını ‘namluların ateş kustuğu’ savaş ateşinin üzerinden atlama yapılır!
Yanılıyor muyum yoksa?
Her neyse…
Ben yinede; inananların ‘nevruz bayramını’ en samimi ve en içten dileklerimle kutluyor…
Bu güzel inancın ve felsefenin tüm insanlığa sevgi, kardeşlik ve barış getirmesini diliyorum…
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Nevruz ateşinin üzerinden atlamadan önce;
“Sömürüsüz bir dünya”
“Baharla birlikte ezilenin artık uyanarak dirildiği”
“Savaşların ötelenip, dünyaya barışın geldiği” bir dilek tutun temennisinde bulunuyorum…

Sosyal Medyada Paylaşın:
Önceki Yazı

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?