KİM YALAN KİM DOĞRU KONUŞUYOR VALLAHİ İNSAN GİTTİKÇE ŞAŞIRIYOR

KİM YALAN KİM DOĞRU KONUŞUYOR VALLAHİ İNSAN GİTTİKÇE ŞAŞIRIYOR

Değerli dostlarım,
Saygıdeğer sayfa arkadaşlarım.
Bu sayfa üzerinden bazen -yazıyı okumadan- “beğeni’ tıklaması yaparak…
Bazende okuduktan sonra benim eksiklerimi tamamlayıp, kendi düşündüklerini ‘yorumlayan’ siz değerli okuyucu dostlarımın, az buçuk da olsa; dünya ve ülke sorunlarıyla kıyısından köşesinden ilgilendiğinizi biliyor veya tahmin edebiliyorum…
Ve konudan fazla uzaklaşmadan da, siz değerli sayfa dostlarıma şu soruyu sormak istiyorum;
“Bunca yıldır, bizleri yönetmek için -öne çıkıp- önderlik yapmak isteyenlerin her dediğine sizler, gönül rahatlığı içinde ve beyniniz karıncalanmadan inanıyor musunuz?”
Yoksa benim gibi her şeyi birbirine karıştırıp, şaşırıyor musunuz?
Hani ben gün geçtikçe her şeyi iyiden-iyiye birbirine karıştırıp ve şaşırır vaziyetteyim de, onun için sizlere soruyorum…
Yoksa, herkesten önce ben mi kafayı sıyırmaya başladım nedir?
Duydunuz mu bilmem…
Sizlerde mutlaka duymuşsunuzdur ya…
Urfa ilimizde ‘Toplum Yararına Program’ kapsamında Milli Eğitim Müdürülüğü -okul temizliği ve çevre düzenlenmesi için- bin kişiye ihtiyacı olduğunu ilan etmiş…
Bu ilanı duyan ne kadar 44 bin işsiz-güçsüz Urfalı vatandaşımız İş-Kur’un kapısında adeta sıraya girip gecelemiş!
(rakamı bir daha tekrarlamamı ister misiniz?)
Evet, evet yanlış okumadınız; tam 44 bin kişi müracaat etmiş…
Ve işe alınacakların -ilan edileceği gün gelincede- müracaat eden 44 bin kişi Urfa Stadyumunun tribünlerini doldurmuş…
(Hala inanmayanlar var ise birinci görsele tekrar baksın)
Şimdi diyeceksiniz ki; “Bunda şaşılacak ne var ki?”
“Üstelik bu ülkemizde yaşanan bir ilk değil ki!”
“Üstelik bu bir ilk olmadığı gibi, bir sonda olmayacak”
“Onun için niye şaşırıyorsun ki?” diye,soranlara şaşkınlığımın nedenini şöyle açıklayabilirim;
Bu stadyumu dolduran (avareler) veya işsizler ordusu; girmek istediği -6 aylık geçici iş- için can kulağı ile isminin okunacağını beklerken, öte yanda -aynı saatlerde- Sayın Cumhurbaşkanımız şöyle bir müjde veriyordu kamuoyuna;
“2019 yılı büyüme tahminlerinin üzerinde olacak”
“Bu büyümeyi kıskananlar, kendilerini pencereden aşağıya atacaklar” diye -geleceğe dair- umut verici konuşmalar yapıyor ve yüreğimizi serinletiyordu…
Yani büyüyorduk…
Düşmanlarımızı çatlatmak için daha da büyüyeceğimizi bizlere müjdeliyordu!
Saygıdeğer büyüğümüz bizlere böyle güzel müjdeler verirken, bir başka tarafta ise ‘Tank Palet Fabrikasının’ kapısında bir başka eylem ve direniş yapılıyordu…
Fabrikalarının -yabancı sermayeye- satılmasını istemeyen işçiler ve yöre halkı “Fabrikamızı satmayın” diye haykırıyorlardı…
Neymiş efendim; “Milli Savunmamız için üretim yapan fabrika satılır mıymış?”
Neymiş efendim; “Bu fabrika 1975 yılından bu yana birçok Tank yaptığı gibi ve birçok askeri silah araç-gereçleri yapmış”
Neymiş efendim; “Bu zamana kadar, Leopad-1 ve Leopard-2 Tanklarını hep bu fabrika yapmış.”
Tamam.
Tamam olmasına tamam da…
Bu zamana kadar onlarca fabrikayı sattık, kimsenin gıkı çıkmadı veya yeteri kadar bağırıp-çığırmadı da, sıra Tank Fabrikasına gelince mi yaraları azmaya başladı diye düşünesi geliyor insanın!
Tamam..
Bu zamana kadar Tank Palet Fabrikamız ne üretmişse üretmiş ve yapmışsa-yapmış, Allah razı olsun…
Şimdi de satmak istiyoruz; ne var bunda!
Üstelik gayri-Müslim birisine satmıyoruz ki; bizimle aynı inançları taşıyan Körfez ülkelerinden Katar denilen kardeş ülkeye satıyoruz…
Hem birazda onlar üretim yapsa kıyamet mi kopar?
Yoksa satın aldığı fabrikayı sırtlayıp da, ülkemizden dışarıya, bir yerlere mi kaçıracaklar?
Tövbe, tövbe…
Tekel fabrikalarını satın alanlar,
Tele-Komu bastırıp parayı devralanlar,
Kısacası, yabancılara sattığımız bilumum fabrikaları, işletmeleri satın alan yabancılar -satın aldıkları- kurumları parça-parça edip dışarıya mı taşıdılar?
Yoookk!
Hepside çok şükür olduğu yerde duruyor…
(neyse biz bu aklımızın ermediği şeyden uzaklaşıp bir başka konuya geçelim isterseniz)
Neymiş efendim; “Son 5 yılda ekonomik nedenlerle tam 1 milyon yüz bin üniversite öğrencisi, okulu bırakmak zorunda kalmış”
Haydaaaaaa!
Al sana kafa karıştırıcı bir haber daha!
Hemde şu sıralar her şeyin birbirine karıştığı günlerde…
Olacak iş mi şimdi bu?
Bir yanda muhalefet -önümüzdeki mahalli seçimlerde- binlerce ve milyonlarca ‘sahte seçmen’ olduğundan ve olacağından dem vuruyor…
Beri yanda iktidar ise “10 milyon 337 bin seçmenimizden 504 bin seçmenimiz kayıp” diyor…
Şimdi çık işin içinden çıkabilirsen!
Hangi birine inanacaksın birader?
Bir yanda Eğitim Sendikaları; “Ülkemizde 145 bine yakın öğretmen açığı var” diyor..
Öte yandan en yetkili ağız olan Milli Eğitim Bakanı; “Ülkemizde 117 bin öğretmen açığı var” diyor…
Bir diğer tarafta ise (yaldızlı diplomaları ellerinde) bir önce atama bekleyen 400 bin öğretmen bu olup-bitenleri seyrediyor!
Şimdi gel de bu paradoksa şaşırma!
Duru-dururken, üstüne vazife olmayan işlerle uğraşırken; kafayı oynatma!
Uzun sözün kısası; her şeyi birbirine karıştırır olmaya başladım!
Kimin doğru konuşup, kimin yalan-yanlış konuştuğunu iyiden iyiye şaşırır olmaya başladım…
Ya iyiden-iyiye yaşlandık, yaşlanıyoruz.
Ya da bu dünyaya artık ayak uyduramıyoruz!
Velhasıl-kerim düştük bir patinaja, bocalayıp duruyoruz!
Her neyse…
Sizler, yinede benim karamsarlığımı yaşamayın…
Benim bu yerli-yersiz takıntıma, siz kafayı takmayın!
Hoş ve hoşça kalın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?