ÖĞRETMEN Mİ – KABADAYI MI? YOKSA BİR SENDİKA AĞASI MI?

ÖĞRETMEN Mİ – KABADAYI MI? YOKSA BİR SENDİKA AĞASI MI?

 

Anlayamadık gitti…

Neyi mi anlayamadık?

Hani sizlerde belki duymuşsunuzdur ya; İşverenle eş-güdümlü çalışan bir (sözüm ona) bir sendika var.

Ve bu sendikanın da İstanbul 4 No’lu şubesinin bir başkanı var.

Adı ne mi?

Kusura bakmayın, sözünü ettiğim sendikanın ismini vermeyip; iktidarla birlikte eş-güdümlü çalışan bir sendika dedikten sonra, bu sendikanın şube başkanının adını-sanını burada belirtmeme gerek var mı?

Hani reklamın iyisi-kötüsü olmaz, reklam ‘reklam’ dır derler ya..

Şimdi durup-dururken ben niye reklamını yapayım bu işveren yalakası sendika başkanın reklamını?

Üstelik bu ülkenin en önemli kentinin ‘Belediye Başkanlığını’ yapan bir zatı-muhterem; “Halk yediden-yetmişe silahlanıyor” diyenin kim olduğu ve adının ne olduğunu bilen yoksa, ben niye bu adamın ismini buraya yazarak, yer işgal ettireyim ki?

Hem neme lazım, herifçioğlu ‘Öğretmen mi, Kasımpaşa da bir Kabadayı mı, Külhanbeyi mi? ne olup-olmadığını da bilmiyorum!

Üstelik milyonlarca insanı tehdit etme cesaretini bulan bir kişi beni hangi terazisinde tartıya koyar Allah bilir!

Neme lazım!

Durup-dururken, ağrımaz başımı ‘ağrıya’ sokmanın alemi ne!

Sözün ettiğim bir eğitimci sendikasının bu başkanı, muhalefet liderinin öncülüğünde yapılan “ADALET” yürüyüşçülerine öyle bir tehditte bulunuyor ki, yenilir-yutulur gibi değil!

Hele-hele bir eğitimcinin yapacağı iş hiç değil!

Ama arkasını “hem ağaya, hem dağa’ya” vermiş bu muhterem kişi her babayiğitte bulunmayacak bir cesaretle ortaya çıkmış;

“Düzce bir uyarıydı, Maltepe’yi size dar ederiz” diyebiliyor…

Sizinde bildiğiniz gibi Düzce’de ne olmuştu?

Muhalefet lideri ile birlikte yürüyenlerin mola verip dinlendikleri yerin hemen önüne ‘damperli kamyonla’ bir kamyon gübre döküp kaçtıktan sonra, gübreyi döken şöyle şirkin bir demeç vermişti; “Bizde misafire ikram yapılmazsa ayıp sayılır”

(Artık bu aklı ona kim verdi veya kiminle birlikte düşünüldü,onu bilemeyiz!)

Daha sonra?

Daha sonrası ise; Düzce’de yaşanan bu çirkin olaydan sonra şimdi de,bir sendikanın İstanbul 4 No’lu Şubesinin Başkanı orta yere çıkıp;

“Gerekirse tatile çıkan üyelerimizi çağırır, meydanları size dar ederiz” diyor…

“Bizden uyarması: bu milletin sabrını zorlamayın” diyebiliyor!

“Düzce’de yürüyüş alanına dökülen gübrenin uyarı niteliğinde olduğunu ve ceza-evinde hainleri barındıracak çok sayıda yer olduğunu” söyleyebiliyor!

Kim mi söylüyor?

Canım az önce dedim ya; sözüm ona bir sendikanın İstanbul da 4. şubesinin başkanı söylüyor diye…

Yani bir eğitimci ‘demecinden’ çok, bu demeçle birilerine selam çakıyor!

Siyasi ‘Racon’ kesiyor!

Kurduğu keskin cümlelerle ‘kindarca’ mesajlar veriyor!

Eğitimciliği bir tarafa bırakıp; siyasi kabadayılık yapıyor!

Aaaahh ah!

Ne deyim bilmem ki?

Bugünlerin projelerini yaratıp ve toplumu bugünlere getirenlere nasıl bir dua etmeli!

Nasıl değerlendirmeli, bu kepazelikleri nereye bağlamalı!…

Galiba en iyisi şimdilik susmalı…

Sustum!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?