Ve sağlıktan sorumlu patron diyor ki;

“Ülkemizde sağlık sistemi her profesyoneline ihtiyaç hisseden bir kişinin boşluğunun diğer çalışanlar ve hastalarca hissedebileceği bir sistemdir….

Bu işleyişe karşı sorumsuzluk anlamına gelecek, hizmetimize zarar verici yönler içerebilecek tutum ve sistematik davranışların, ne bize, ne de toplumca kabul edilir bulunması da mümkün değildir..”

Böyle diyor;

Kendisinin de ‘Özel Hastaneleri’ bulunan ve aynı zamanda sağlık sektörünün patronu olan ve sağlığımızdan sorumlu ‘Bakan’ bey…

Niye böyle diyor?

Çünkü 19 Sağlık Sendikası ve 2 Aile Hekimliği Federasyonu, yaşadıkları olumsuzlukların çözülmesi için iki gün ‘iş bırakarak’ greve gidiyor….

Greve gidenlerin mademki sendikaları var;

Sendika tüzüklerinde demokratik yollarla ‘grev’ kullanma hakkı yazıyor…

Elbette işverenleri durumunda olan ‘Kuruma’ karşı ‘grev haklarını’ kullanacaklar…

Üstelik neden kullanmasınlar?

Neden örgütlenmeyen ve sendikalaşmayanlara -kötü örnek-(!) olmasınlar?

Greve giden sağlık emekçileri fazla bir şey istemiyorlar ki;

“En azından köy imamına verdiğiniz maaş kadar bizlere de verinde ekonomik durumumuz biraz olsun düzlüğe çıkaralım” diyorlar…

Çok fazla şey istemiyorlar ki;

Madem ki gün boyu çalışıyoruz…

Personel yetersizliğinden fazlalıktan nöbet tutuyoruz…

Ve bu fazla çalışmanın da karşılığını doğru-dürüst alamıyoruz…

Bari ‘Özlük Haklarımızı’ düzeltin diye talepte bulunuyorlar…

En önemli taleplerinden birisi de;

“Hastanelerde gün geçtikçe sağlık emekçilerine yönelik şiddet olayları artık bir son bulsun” diyorlar…

Sahi çok mu şey istiyorlar?

Çok mu fazla abartıyorlar?

Bak ‘şiddet’ dedim de aklıma geldi…

Ve internet dünyasına şöyle bir göz attım;

Son 10 yılda tam 110 bin şiddet olayı olmuş…

Ve bu yaşanan şiddet olayında da birçok doktor ve sağlık personeli ölmüş…

Bu kadarla kalsa iyi;

Bir yandan hastanelerde yaşanan şiddet ve tehdit olaylarına önlemi alınmadığı için…

Öte yandan ekonomik sorunlar düzeltilmeyip ve özlük haklarında bir düzenleme yapılmadığı için son üç yılda yurt dışına giden doktor sayısı 2 bini aşmış durumda…

Ve birçok doktorda bir an önce ‘kaçmak’ için sırada…

Son yıllarda gittikçe çoğalan ‘şiddet ve tehdit’ konusunda insanın aklına ister-istemez şu sorular geliyor;

“Eskiden saygı duyulan ve el-üstünde tutulan doktorlara ve bilumum sağlık emekçilerine duyulan saygı gün geçtikçe neden azalıyor?”

“Neden her Allah’ın günü filanca hastanede şu doktora hasta yakınları saldırıda bulundu veya da tehdit etti, kafasına sert bir cisimle vurdu gibi haberlerle karşı-karşıya geliyoruz?”

Siz bu konuda nasıl düşünürsünüz onu bilemem ama…

Ben bu konuda biraz saçma-sapan düşünüyorum…

Kafa çengelime şu abuk-sabuk soruları sıralıyorum…

“Acaba” diyorum;

“Hastanelerde doktorlara ve sağlık emekçilerine saldıran ve tehdit edenlerin hepsi saldırılarında haklı mı?”

“Yoksa” diyorum;

Arkasında -yanlışta yapsa- kendisini koruyan bir iktidar gücümü var?

Yani paçalarından cahillikte aksa; “Sen kim oluyorsun?”

“Benim arkamda, benim iktidarım var mı demek istiyor?” Vs.. Vs…

Uzun sözün özü;

Sağlık emekçilerinin haklı taleplerini desteklememe rağmen birkaç sözüm ve eleştirimde bazı sağlık çalışanlarına olacak…

Ancak, önce şöyle küçük bir saptama yapmalıyım, o da şu;

Her meslekte ve her iş kolunda olduğu gibi mesleğinin idealizmini yüreğinde ve beyninde taşıyan sağlıkçılar olduğu gibi…

Sanki zorla çalıştırılmışçasına;

Hizmet vermesi gereken hastasına kibirli bir şekilde omuzdan bakan…

Hastasına gösteriş yapmak istercesine yürürken terlik şıkırdatan…

Havalı havalı hastasına yaklaşan birçok sağlık çalışanları da yok değil, var…

Son söz;

Salık emekçilerinin yaptığı haklı 2 günlük iş bırakma eylemi olan ‘Grevlerini’ destekliyorum…

Örgütlü mücadele verdikleri içinde;

Talep ettiklerinin en kısa zaman diliminde çözüleceğine inanıyorum..