Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ŞEHİRDE GÜRÜLTÜLÜ DÜĞÜNLER VE DÜĞÜNLERİ ASİMİLE EDENLER
  • 0
  • 529
  • 17 Ağustos 2023 Perşembe
  • +
  • -

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Dünkü sohbetimizde;

Eskiden yapılan geleneksel köy düğünlerimizden söz ettik…

Bir anlamda o günleri yaşayanların anılarını tazeledik…

Ve bugün içinde ‘şehir düğünlerini’ anlatmak için söz vermiştik..

Üst başlıkta da ifade ettiğim gibi;

Günümüzde yapılan ‘şehir düğünleri’ gürültüsüz yapılmıyor…

Eğer çevreyi rahatsız etmezlerse tadı-tuzu olmadı sanılıyor..

Peki, bu ‘gürültülü düğünleri’ kimler seviyor?

Kimler, bilinçli veya bilinçsiz çevreyi rahatsız etmekten hoşlanıyor?

Kimse kusura bakmasın;

En önemlisi de öküzün altında buzağı aramasın…

Biraz sonra anlatacaklarımı sağa-sola yaslamasın…

Şehirlerde yapılan düğünleri;

Bizim gibi köylerden göç edip, şehirlere konaklayan…

Kent kültürüne ayak uydurmakta zorlanan…

Uyduramadığı için iki kesimin kültürünü birbirine karıştıran…

Pompalanan arabesk kültürle kendi kültürünü yozlaştıran;

Asimile olmuş ‘köyden inen’ kesimler yapıyor gürültülü düğünleri…

İzninizle burada bir saptama daha yapmak istiyorum;

Hepimizin kökeninde bir ‘köylülük’ var, buda ayıp değil..

Tam tersine; köy harmanından çıkıp gelmek bir fazilettir…

Ama çağın akışına, yaşadığın yerin kültürüne ayak uydurmamaksa kelimenin tam anlamıyla bir rezalettir…

Bu uzun tespitten sonra şimdi şehirlerde yapılan ‘gürültü korosu’ ile yapılan düğünlere gelecek olursak;

Günümüzde ‘uzun araba konvoyu’ olamadan düğün yapılmıyor…

Konvoya katılan arabalar hep birlikte ‘korna korosu’ yapmıyorsa; o düğün düğünden sayılmıyor…

Çevre rahatsız oluyormuş…

Evlerde körpe çocuk uyutuluyormuş…

Hastane yataklarında ölümcül hasta yatıyormuş…

Bunların hiç hesabı-kitabı yapılmıyor, yapılmakta istenmiyor…

Korna korosunun gürültüsüyle kalınsa yine iyi;

konvoya katılan arabaların camları tamamen aşağı indiriliyor…

Arabanın ses cihazları sonuna kadar açılıyor…

“Herkes dinlemek zorundadır” dercesine dinletiliyor…

Caddelerden ne zaman bir düğün konvoyu geçse;

Trafik birdenbire altüst oluyor…

Mesaiden yorgun çıkan evine geç gidiyor…

Okuldan çıkan öğrenci evine 2 saatte anca varıyor…

Olumsuzluklar bu kadarla kalsa öp de başına koy;

Trafik ışıkları ihlal ediliyor…

Eh, trafik ışıkları ihlal edilince, küçük-büyük trafik kazaları oluyor…

Trafik kazaları meydana gelince;

Ceplerde zula edilmiş bıçaklar, tornavidalar çekiliyor…

En -ağza alınmaz- küfürler gırla gidiyor…

Ve işin en ilginç ve düşündürücü tarafı da şurası;

Trafik karmaşasına sebep olan konvoy arabası kendini hala haklı sayıyor…

Trafik karmaşasını bir tarafa bırakalım;

Asıl üzerinde düşünülmesi gereken yozlaşma ve hengame düğün salonlarında aşure tadında müzikal karmaşayla başlıyor…

Hani;

“Köyden indim şehre, şaşırdım birdenbire” misali…

Düğün salonunda ‘oyun oynamak’ isteyenlere bir bakıyorsun;

‘Giresun karşılaması’ oynuyor…

Ardından el-ele tutuşup ‘horon’ tutuyor…

Biraz sonra bir bakıyorsun;

Orkestranın çaldığı (bu da orkestra sanatçılarının bilmezliği) bir Tokat türküsü olan ve askere gidip şehitleri anlatan ‘Hey 15’li 15’li’ türküsü birdenbire oyuna dönüştürülüyor…

Derken bir delikanlı orkestraya yönelip;

“Ormancı türküsünü çalın kardeşim” diyor…

Bir başka ‘ağıt’ daha düğün salonlarında oyun havası oluyor…

Şimdi sizce bu bir yozlaşma değildir de nedir?

Bu bir kültürel asimilasyon değildir de; neyin nesidir?

Acaba şöyle mli ifade etsek;

Birazcık kendi öz kültüründen…

Bir tadımlık Ortadoğu kültüründen…

Birazcık acılı arabesk kültürden…

Birazcık batının zıplayan ve sallanan kültürünün ortak bir sentezi mi desek, ne desek bilmem ki!?

Özetlersek;

Eskiden ‘köy kültürünün’ köy kültürüne yakışır güzel gelenekleri vardı…

Kentte yaşayanların, köy kültüründen farklı ‘kent geleneklerine’ uygun gelenekleri vardı…

Herkes düğünlerini kendi sahip oldukları kültürel geleneklere göre yapardı…

Ne zamanki köylü üretimden uzaklaştı;

Hayatın her alanında ‘tüketim kültürüyle’ tanıştı…

Ne zamanki her pompalanan yoz kültünü kendi kültürü sandı…

Ve süreç içerisinde de ‘öğretilmiş çaresizliğin’ sarmalında kaldı…

Ne diyelim?

Aslında bizim diyecek bir şeyimiz yok…

Bozuk eğitim sistemine kültürel yozlaşma da eşlik ettiğine göre;

Bu konu bizim boyumuzu zaten aşıyor…

Yani kısaca demem o ki, eğer bu kültürel yozlaşma düzelecekse;

İş yine bizi yöneten yönetsel erklere düşüyor…

Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz onu da bilemem…

Düşündükleriniz varsa eklenti yapabilirsiniz…

Kalın sağlıcakla…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM