SARILIN SEVDİKLERİNİZE …

SARILIN SEVDİKLERİNİZE …

Var olan babalarınıza sarılın. Sarılmak bir gün değil her gün olmalıdır.  Adam gibi babaların ve babaların yokluğunu aratmayan anaların her günü mutlu olsun sevgili okuyucular…

Sarılmak, sıkı sıkı sarılmak ne güzel bir tesellidir. Oysa geldiğimiz noktaya bakın. Meğer “sarılmak”    ne ayıp şeymiş…

Bir TV’ nin İstanbul sokaklarında yapmış olduğu röportaja verilen tepkilerden dizeler.

İki genç görünüm olarak gayet masumca sıkı sıkı sarılırken muhabirde alanda bulunanlara sorular soruyor.

Ve bu insanlar sarılan gençler hakkında hiç bir bilgiye sahip değil. Sadece görüntü var ortada.

Muhabir başlar sormaya; “İyi günler teyzeciğim, sizce iki insanın sokak ortasında sarılması normal midir .?”

Teyzenin verdiği cevap; “Dört duvar diye bir şey var .Gitsinler evlerinde sarılsınlar. Böylelerine vereceksin sopayı !!”

Bir başkası.

“Edep kalmadı edep. Bu ne rezalet”.

Ve bir amca; “Ah bu bizim Erzurum’da sarılaydı linç ederlerdi.” Bu cevap daha korkunç.

Diğeri “ceza vereceksin bunlara ceza”.

Halbuki ,sarılanlar kardeş mi.?

Yoksa baba ile kız mı?

Ya da çok yakın arkadaş mı bilen yok.

Ne günlere kaldık.  Onca suç unsurları aramızda elini kolunu sallaya sallaya dolaşırken tek suçlu sarılanlar oldu. Ve onlara ceza vermek eksik kaldı.

Bence bu gidişte bir terslik var. Sanki pimi çekilmeye hazır bekleyen insanları patlatmak için bahaneler aranıyor. Yıllardır sarılmak suç sayılmadı da şimdi neden suç sayılıyor.

Elbette bende uygunsuz oturanlar ve sarılanlara karşıyım. Öyle bir durumda eğer çok rahatsız olursam giderim usulca kendilerini uyarmayı tercih ederim. Çünkü bu zamana kadar böyle durumlarda bir birey olarak hiç “Aman banane demedim”…Sanane diyenler olsa da.

Cumartesi sahilde yürümeye çıkmıştım. Asıl amacım deniz kenarında görmüş olduğum çok ilginç bir çiçeğin kökünden alıp bahçeye dikmekti. Tam kayalıklardan ineceğim ki!

İki genç masum bir şekilde omuz omuza vermişler oturuyorlar. İnanın onları rahatsız edeceğim diye korktum. Belki üniversite öğrencileri ve tatil zamanı.

Sarılmayı mahrem gören toplum benimde bir şikâyetim var. Ben her ne kadar başım açık olsa da muhafazakar biriyim. İnanın artık çarşıya dahi çıkmak istemiyorum. Örtünmenin çivisini çıkaranlar yüzünden. Madem sarılmak ayıp ise; Başı örtüp, altına daracık kot giymek ve vücut hatlarını dikkat çekecek derecede ortaya koymak ne oluyor. Hele bir de makyaj. Valla ben bile bu halimle dönüp bakıyorum. Kesinlikle atın bunları içeri demiyorum. Kesinlikle toplumun düzenini bozuyorlar ve bu örtünme şekli İslamiyet e uygun demiyorum. Herkesin kendi tercihi. Ben sadece bakar bakar dururum. Sonrada dua ederim. İflah olsunlar diye…

Hoşgörüye sığınırım.

Sarılın ananıza, babanıza, kardeşinize, eşinize, evlatlarınıza, arkadaşlarınıza ve hatta sevgilinize.

Sarılmak en güzel sevgi göstergesidir. Zarar gelmez kimseye.

Eğer olurda bir gün sırf sokak ortasında sarıldılar diye ceza gelirse insanlara bende edebi ile örtünmeyenlerden davacı olurum.

Bir kadın, güzel mi güzel. Dikkat çeken o güzelim açık ton bir mavi ceket ( ah o ceket basenleri örtecek kadar uzun olaydı ), mavi daracık pantolon. İçinde pembe bir gömlek. Allah şahidimdir ki kadın hoş ve güzeldi. Makyaj, tenine uymuş mis bir parfüm kokusu… Ve başında koyu mavi kıyafeti ile tam uyum sağlayan bir eşarp.

Yazık dedim içimden. Bu kıyafetin ile başını örtmeseydin. Bütün mesele saçı kapatmak mı?

Sarılın sevdiklerinize sıkı sıkı sarılın.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?