SİYASİLER YOKSULLARI ÇOK SEVİYOR SEVDİĞİ İÇİN İFTARI ONLARLA AÇIYOR

SİYASİLER YOKSULLARI ÇOK SEVİYOR SEVDİĞİ İÇİN İFTARI ONLARLA AÇIYOR

He,he..
İster inanın ister inanmayın…
Aynen üst başlıkta dediğim gibi…

Siyasi erkanımız oldum-olası yoksulları çok severler!
Hem de öylesine çok severler ki; üstlerine toz kondurmazlar.
Hatta kendi aralarında yoksulu koruma ve kollama konusunda öylesine amansız bir rekabete girerler ki; hiçbiri burunlarından kıl aldırmazlar!

Yani demem o ki;
Yoksul sevme ve kollama konusunda evvel-Allah bizim siyaset adamlarımızdan daha üstün birine rastlanmamıştır yeryüzünde!
Rastlansa da; bizimkilerin eline su dökemezler!
Yani bu konuda bizimkileri asla ve asla geçemezler!

Nasıl geçsin birader?
Bizim siyasetçilerimiz Allah’a çok şükür ne zaman bir ramazan gelse; yoksullar için meydanlara birbirleriyle yarış edercesine İftar Çadırlarını kurarlar…

Hiç beklenmedik bir anda nerede bir yoksul varsa kapılarını çalıp içeri girerek birlikte yer sofrasına oturup, çoluk-çocuk hep birlikte iftarlarını yaparlar…

Hatta arada-sırada belki inanmayanlar çıkar diye yanlarında TV ve ‘Basın Ordusunu’ da götürüp, bu yoksulla yaşanan birlikte anı fotoğraflarla ve görüntülerle kayıt altına alıp ve anında servis ederler ki; inanmayanlar da görsün inansın diye…

Hemde ‘yer sofrasında’ öylesine diz çöküp ve bağdaş kurarak oturur ki, değme aktörlere taş çıkardır vallahi…

Gerçi her ne kadar ‘iftarı’ birlikte açmak için çat-kapı yoksulun haberi olmadan iftar yemeğine gidildiği söylense de…
Kameralar önceden evin bir köşesine kurulmuştur…
Fotoğraf çekmekle görevli olanlar kameralarını ayarlamıştır.
Ve küçük ön sohbetlerle iftar topunun patlaması beklenmektedir.

İftar topu patlar…
Yoksul-sever siyasetçimiz önce kameraya şöyle gülümseyerek bir baktıktan sonra; “Hadi bakalım” deyip ve ağdalı bir besmele çektikten sonra “Allah kabul etsin” diyerek, önce bir zeytin atar orucunu açmak için ağzına ve sonra bir yudum su içer…

Ve daha sonra da önüne koyulan mercimek çorbasından bir-iki kaşık yudumlayıp ve sofranın üzerine yoksul gücünün yettiği kadar ne varsa, çatalın ucuyla bir iki lokmada onudan yedikten sonra “Hadi Allah hayrınızı kabul etsin” deyip, ayrılır yoksulun evinden…

Şimdi sizde haklı olarak belki diyeceksinizdir ki;
“Siyasilerimiz sadece ramazan aylarında yoksullarını kapısını çalıp ziyaret mi ediyor?”
“Seçim zamanlarında da ediyor” diye düşünüyorsanız haklısınız.
Bunu da iyi ki siz anımsattınız…
Doğru; hangi seçim olursa-olsun, seçimlerin ön günlerinde de bir hayli fazla oluyor yoksullarla birliktelikleri…

Hemde öylesine çok fazla oluyor ki; bu ilişkiler ramazan ayında üç-beş kişilik yoksul aileyi ziyaret etmeye de benzemiyor…
Onlarca, yüzlerce, binlerce nasırlı ve kirli ellerle tokalaşıyorlar!
Yüzlerce yamalı ceketliler’le kafa tokuşturuyorlar!
Ne kadar açlıktan nefesi kokan varsa; pis nefesini kokluyorlar!
Ve yoksulu çok sevdikleri içindir ki; bütün bunlara katlanıyorlar!

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Böyle bir sohbet konusunu neden mi seçtim?
Hemen söyleyeyim…
İnanın bu konuya ben seçmedim…
Bu konuyu torunum Deniz Eren yazmama vesile oldu…
Şöyle ki, birlikte hem yemek yiyor ve hemde akşam haberlerini izliyoruz…
Haberin birinde; “Filan siyasetçi, falan yoksulun iftar sofrasına oturdu” der demez, birdenbire torunum Deniz Eren şöyle dedi;

“Dede neden siyasetçiler yoksulun sofrasına oturuyorlar da, onları kendi sofralarına davet etmiyorlar?” diyence inanın daha 10 yaşında olan torunumun çelişkiyi yakalayıp yorum yapması beni derinden etkiledi ve sadece “haklısın” diyebildim…
Ve onun için böyle bir sohbet konusu seçtim…

Ve torunum Deniz Eren’in de dediği gibi; “Sahi neden siyasiler yoksulların sofrasına gidip otururlar da, bir kerede olsun evini ziyaret ettiği yoksulu kendi kurdukları ihtişamlı sofralara davet etmezler?”
Sahi neden yapmazlar bunu?
Reklamsa; reklam…
Politikaysa; politika…
Bir kerede televizyonlarda şöyle bir haber dinlesek ya; “Filan tarihte, falan yoksulu ziyaret eden fişmekan siyaset bu kendi kurduğu kral sofrasına davet etti”

Ama sizleri bilmem ama ben hiç duymadım…
Ünlü iş adamlarının…
Gazete ve televizyon patronlarının…
Yalaka sanatçı takımının….
Şeyhlerin, Tarikat liderlerinin davet edildiğine çok tanık olduk ama ne yalan söyleyeyim ben hiç ‘filan yoksul ailenin’ bu kral sofralarına davet edildiğine hiç tanık olmadım…
Siz oldunuz mu?

Neyse…
Ben sizi kendi düşüncenizle baş-başa bırakıyorum.
Ve hoşça kalın,
Dostça kalın diyorum…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?