Ve ondan sonrada kalkıp;

“Biz bu kenti siyaset farkı gözetmeden yönetiyoruz” deniliyor..

En önemlisi de;

Tarafsızlık ve demokratlık konusunda mangalda kül bırakılmıyor…

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Ne yalan söyleyeyim;

Bazı konularda soğukkanlı davranamıyorum…

Sanırım doğuştan getirdiğim bir alışkanlık;

Çabuk sinirlenip ve birdenbire vitesten atıyorum…

Ve bu huyumu bildiğim içinde;

Kimseleri rahatsız etmek istemiyorum..

Ancak, istemiyorum istememesine de;

Beni rahatsız eden konuları anlatmazsam…

Sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmazsam;

Bu kezde ben rahatsız ve huzursuz oluyorum…

Ve şunu da peşinen belirtmeliyim ki;

Taa, şubat ayında alınan bir kararı ben sizlere -yeni öğrendiğim için- aylar sonra anlatıp, paylaşmaya çalışıyorum…

Ve gecikmeli olarak anlatmak isteğim konu şu;

Bundan 6 ay önce Giresun Belediye Meclisi toplanıyor…

Şehir merkezlerinde tanzim edilen parklara şu isimleri veriyor;

Gemilerçekeği Mahallesindeki Botanik Parkın adı;

Alparslan TÜRKEŞ parkı…

Tayyaredüzü semtinde bulunan Gençlik Merkezinin adı;

Necmettin ERBAKAN Parkı…

Tayyaredüzü Mahallesinde tanzim edilen parkın adı;

Bülent ECEVİT Parkı…

Ne dersiniz;

Hiç belli olmuyor değil mi Cumhur ittifakı!!??

Şimdi insan ister-istemez sormadan edemiyor;

Mademki tanzim ettiğiniz ve edilmiş olan ‘Parklara’ kendi siyasi sülalenizin isimlerini veriyorsunuz…

Adnan Menderes’in ismini hangi parka veya nereye vermeyi düşünüyorsunuz?

Bu ülkeyi ölene kadar yöneten Süleyman Demirel’in ismini niye unutuyorsunuz?

Sizlere bugünkü olanakları sağlayan Turgut Özal’a neden ahde vefanızı gösterip, kıyıya-köşeye onun ismini niye vermiyorsunuz?

Mademki siyasi liderlerinizi çok seviyorsunuz;

Bir zamanlar yere-göğe sığdıramadığınız Tansu Çiller’in ismini hangi alanlarda değerlendirmek istiyorsunuz?

Şimdi gelgelelim;

“Ben yaptım oldu” hastalığına kapıldığınız için aklınıza gelmeyen şahsiyetlere…

Herkesin bildiği bir sözdür;

‘Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır’…

Hele hele ‘bildiği’ halde ‘bilmezlikten’ geliniyorsa;

Bu ‘affedilmeyecek’ cinsten olup, hepten ayıptır…

Ve neden ‘ayıp’ olduğunu hemen söyleyeyim;

Siz -siyasi bir partiye mensup olsanız da- yerel yöneticiler olarak, bir kentin ‘yerel değerlerini’ unutursanız…

Sırf kendi geleceğiniz için birilerine selam çakarsanız…

Gün gelin nasıl yere çakıldığınızı anlayamazsınız…

Yani, kısaca demem o ki;

Tarih şahsiyetlerden ‘Kurtuluş Savaşı Kongrelerine’ katılan Dr. Ali Naci DUYDUK (hem de belediye başkanlığı yapmasına rağmen) bir parka adını veremiyorsanız…

Siz, yine kongre delegelerinden;

Kitapçızade Baytar İbrahim Hamdi Muhsin ELGEN’ın…

Şebinkarahisar delegesi Dr. Mahmut Cemil ŞENCAN’ın…

Tirebolu delegesi Yusuf Ziya Bey’in…

Alucra delegesi Payaszade H. Hüseyin Hüsnü Özdemir’in ismini siyasilerden önce vermeyi düşünmüyorsanız…

Yine kurtuluş savaşıyla ilgili tarihi şahsiyetlerimizden;

47. Alayın Sancak Çavuşu Giresunlu İğneli Pembe Hatun’un ismini bir tarafa vermeyi bir tarafa bırakın…

Hala onun ‘anıt heykelini’ yapmamışsanız…

Ve diğer taraftan;

Birleşmiş Milletler Örgütünün 2000 milenyum yılında son yüzyılın en büyük ‘Eğitim Bakanı’ seçilen Hasan Ali Yücel’in hala nereli olduğunu bilmiyorsanız….

Ve bu sıraladığım isimleri bildiğiniz halde;

Birlikte yaşadığımız bu kentte siyasi kimlikle liderlere öncelik tanıyıp, kendi değerlerimizi bilmezlikten, görmezlikten geliyorsanız…

Siz hangi kenti yöneten belediye başkanısınız?

Sözlerimi bitirmeden iki tarihi şahsiyetten daha söz etmek istiyorum;

Bu kente Osmanlı döneminde 19 yıl gibi en çok hizmeti geçen belediye başkanlarından birisi de Kaptan Yorgi’dir…

Bu tarihi şahsiyetinde;

Kimliğine ve etnik sitesini bakılmaksızın bir parka adı verilmeliydi…

İsminin verilmesinden vazgeçtik;

Keşke -kendisinin tanzim ettiği- Millet Bahçesinin giriş kapısında bulanan ‘eşeğe binili’ resmi silinmeseydi…

Bir başka tarihi şahsiyetse;

Bu kente belediye başkanlığı yaptığı gibi, daha önce Gemilerçekeği Mahallesinde var olan ‘General Ali Rıza Erkan Parkı’ otu yol geçince yıkıldı…

Ve adına daha da isminin verileceği bir ‘Park’ yapılmadı…

Son söz;

Olması gereken ‘demokratik’ yönetimi ‘saltanat yönetimi’ sananlar…

Demokratik düşünce katılımcılığını;

Tek kişilik yönetim anlayışıyla karıştıranlar…

Bakalım bu yaptıkları ‘yanlış yolculuğu’ ne zaman anlayacaklar?

Hoşça…

Ve sağlıkla kalın…