YAYLACILAR GERİCİ Mİ?

YAYLACILAR GERİCİ Mİ?

 

Dün bütün haber ajanslarına Sisdağı yaylasında yapılan beton evler ve Kurban Bayramı öncesi Sisdağı yaylasında devletin yıktığı inşaatların enkazlarından alınmış resimler düştü.

Evleri yıkılan vatandaşlar ile yayla severler, yaylada yaşayanlar bu görüntülere üzülürken, hayatında yaylayı görmemiş, yaylaya hiç gitmemiş kıskanç ve içini kin kaplamış; hasetinden gözü kararmış zavallılar milletin bin bir güçlükle yaptığı evleri yıktırılışlarına sevinmiştir.

Şu an Sisdağı da dâhil olmak üzere tüm Karadeniz yaylalarına elektrik bağlanmıştır. Çoğuna bağlanan ana yollar devlet tarafından asfaltlanmış veya betonla kaplanmıştır. Gerek devlet yardımı ile,gerekse vatandaş işbirliği ile evlere içme suyu bağlanmıştır.

Yaylalarda yaşayanlar eskiden dere içinde biriken göllerde veya inek ahırlarında yıkanılırken, şimdi musluklarından sıcak sular akan modern banyolarında duş alınır hale gelinmiştir.

Önceki evlerin dışında çimden örülmüş, çam pürleri ile kapatılmış, etrafı tahtadan ve tenekeden yapılmış keneflere gidilirken; günümüzde her evin içine yapılan çağdaş tuvaletler kullanılmaktadır.

Eski yayla evlerinde pilli ve bataryalı radyoların, cızırtılı ve hışırtılar arasında antenlerine takılan gergin tellerle sesi duyulurken; şimdiki evlerin çoğunda uydudan yayın alan tv ve internet yayınları yapılmaktadır. Akıllı telefonu olmayan yoktur.

Eski yaylalarda yemekler çalı, çam ve gürgen odununun yandığı ocak ve yer ateşinde pişerken, yeni evlerde bu iş guzine ve tüp sayesinde halledilmektedir.

Geçmişte ocakta yanan ateşin etrafına oturup; önümüz ısınır, arkamız donar, gözleri yaş çalı dumanı yakardı.Yeni evlerde sobalar yanıyor,evin tamamı ısınıyor.Artık sobalarında kömür yakan,kalorifer tesisi kuran aileler bile var.Bu sayede ormanlar kesilmiyor.

Geçmişte çamaşırlar derelerde taş üslerinden pataklanarak külle yıkanıyordu. Yeni yaşamda evlerde bulunan çamaşır makinelerinde otomatik yıkanıyor.

Eskiden pür ve ot yataklarda tek odalarda iç içe yatıp uyunurken; şimdi bazalarda, divan ve karyolalarda ayrı ayrı odalarda yatılıyor.

Eski evlerde evle ahır arasında bulunan tahta bölmeden oturulan kısma inek dışkısı kokusu gelirken, yeni evlerin ahırları evin dışına veya arası betonla kaplı bodrumlarına yapılıyor.

Eskiden kapılarımızda at ve eşeğimiz bile yokken; coğunun yeni evinin kapısında binmeye ve gezmeye hazır bir arabası, garajı,

kapısına kadar araba yolu var.

Geçmiş yaylalara yayan olarak günlerce yürünürken; yakında dağlara helikopterle gidilecek.

Eskiyi nostalji olarak hayal edebilirsin, ama devir değişti.İnsanlar modern ve çağdaş hayata alıştı.Senenin 5 ayını kaldığı yaylasında tüm mahremiyete rağmen,ortamını da çenikteki yaşamına uydurmak istemesinin yanlışı nerededir.

Yani bütün yeniliklerden faydalan.Egonu tatmin et.Yanlız evler eski şeklinde kalsın.Öyle mi…?

Dünya değişti. Artık modern ve çağdaş yaşamak isteniliyor.50-60 sene öncesine dönemeyiz.Eskiye rağbet olsa idi bit pazarına nur yağ ardı.

Yaylacılar gericimi de onları geçmişini tekrar yaşamaya mahkûm edelim.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?