8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ VE GÜNÜMÜZDE KANDİLLİ LİSE MÜDÜRÜ

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ VE GÜNÜMÜZDE KANDİLLİ LİSE MÜDÜRÜ

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Sabahları bazı televizyon kanalları ‘gazete başlıklarını’ okuyup, kısa yorumlarla ‘haber sunumları’ yaparlar ya hani…

Haberler üç aşağı-beş yukarı aynı olup, birbirlerine benzese de; alışkanlık gereği bende dinliyorum…
Sözü fazla uzatmadan söyleyecek olursam;

Bazı haberleri dinleyince üzülüyorum…
Bazı haberleri dinleyince çıldırıyorum!
Bazı haberleri dinleyince de, üzerinde uzun uzun düşünüyorum.

Tıpkı bu sabah, İstanbul Kandilli Anadolu Kız lisesi Müdürünün saçmalıklarına sinirlenip, üzerinde uzun uzun düşündüğüm gibi…

Tarihe damga vurmuş ve bu tarihi lisenin müdürlüğünü yapma onuruna erişmiş ve mertebesine taşınmış olan okul müdürünün, neyine sinirlenip, hangi tutumu üzerine uzun uzun düşündüğümü mü merak ediyorsanız, hemen söyleyeyim;

İstanbul-Üsküdar, Kandilli Anadolu Kız Lisesi öğrencileri ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ nedeniyle, okul panosunda bu özel gün için bir ‘etkinlik panosu’ düzenlerler…

Yani ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınları Gününün’ tarihçesini ve bu mücadelenin içinde yer alan kadınlar başta olmak üzere, öne çıkan dünya kadınlarından tutun da, ülkemizde öne çıkan bazı Türk kadınlarının resimlerini düzenledikleri panoya asarlar…

Ve tanzim ettikleri ‘Bilgi Panosunun’ üzerinde Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım da resmi vardır…
Kurtuluş Savaşına katılan, bazı kahraman Türk Kadınlarının resimlerinden asarlar…

Ve bu tarihi lisede okuyan, aynı zamanda ‘Cüzzamla Savaş ve Kardelen Projesini yaşama geçiren Prof. Dr. Türkan Saylan’ın resmine de panoda yer almasının güzel olacağına inanırlar…

Hatta ve hatta Türkiye’nin ilk kadın ‘başbakanı’ olduğu için Tansu Çiller’in de resmini ‘panoya asmayı’ uygun bulurlar ve asarlar…

Ve hazırladıkları bu özel ‘Duvar-Bilgi Panosunun’ adını da;
“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Panosu” verirler…

Eeee, daha sonra?
Daha sonrası da şöyle gelişir;
Tarihi lisenin müdürü okula gelir-gelmez panoyu inceler…
Ve gözüne ilk önce ’emekçi’ sözcüğü ilişir…
Daha sonra -yakından tanımadığı- yabancı kadın isimleri falan filan…

Hele hele bu ülkenin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi başta olmak üzere -müdürü olduğu- bu okuldan mezun olan Prof. Dr. Türkan Saylan’ın ismini görür-görmez;
Zıvanadan çıkmıştır!
Hele hele “EMEK” sözcüğünü görünce;
Hepten vitesten atmıştır!

Ve gözlerini fal taşı gibi açarak;
“Çabuk silin, gözlerim görmesin bu sözü” deyiverir…
Ardından da “Buraya astığınız kadınların ne işi var burada” der.

Hatta bir adım daha ileri giderek;
“Neden buraya hiç kadınlarla ilgili ‘hadis’ sözleri asmadınız”

Sinirlerine firen yaptıramayıp, iyice zıvanadan çıkınca da;
“Niye bu panoya hiç başörtülü ve Müslüman kadınların resmini asmadınız” diye yelelerini kaldırıp kükreyiverir…

Yani müdür efendiye göre Atatürk’ün annesi Zübeyde hanım Müslüman değildir…
Bu ülkeye -sevsek de, sevmesek de- ilk kadın ‘başbakan’ olan Tansu Çiller, müdür efendiye göre Müslümanlığı şüphelidir!

Kandilli Kız Lisesinde okuyan Prof. Dr. Türkan Saylan, bu zatı muhterem efendiye göre Müslüman değildir…

Ancak (orta çağdan transfer edilen) bu muhterem müdür efendinin keyfini yapmak için (öğrenciler panoya koymasalar da, ben onun düşündüğü Müslüman kadın profilini görselde paylaştım)
Umarım mutlu olmuştur…
Keyfini yaptığım içinde bana ‘teşekkür’ borçludur!

Vaaay anam vay!
Oooy anam ooy!
Acaba biz nerede hata yaptık?
Nerede günah işledik?
Ne ettik eyledik de bugünlere geldik?

Vay be!
Demek “emek” sözcüğü bu kadar tehlikeli ha?
Demek sadece başörtülüler ve dünyaya kara çarşafların altından gizlene-gizlene, saklana-saklana bakanlar; ‘Müslüman’ ha?

Demek müdür efendiye göre; bu ülkenin kurtuluşu için cepheden cepheye koşan ‘kurtuluş savaşına’ katılan kadınlar; Müslüman sınıfından sayılmıyor ha?

Vay be…
Olmasın be!
Senin örümcek kafanın içindeki tarif gibiyse ‘Müslümanlık’ eğer; varsın senin tarifine göre yapılan Müslümanlık eksik kalsın be!

Bizlerde öğretmenlik yaptık…
Bizlerde dağda-taşta eğitimcilik yaptık!
Bizlerde farklı görüşlü arkadaşlarımızla mesai paylaştık…
Ama Kandilli Lisesi müdürü gibi -örümcek kafalılara- vallahide rastlamadık, billahi de rastlamadık…
Hemde İstanbul’un göbeğinde ve göz-bebeği denilen bir lisede yaşanıyor bu olay ha!
Anadolu’nun herhangi bir kasaba lisesinde değil…

Aaahhh, ah!
Ne demeli bilmem ki?
Nereye tükürmeli?
Bu can sıkıcı sohbeti nasıl bitirmeli?

Amaaaan, bana ne be!
Ne yaparlarsa yapsınlar…
Alan memnun, satan memnun!
Varsın ne halleri varsa görsünler…
İster ayağa kalkıp alkışlasınlar!
İsterse başlarına taç yapsınlar!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?