ADAM CENNETTEN TAPU VERİYOR PEKALA BU İŞE DİYANET NE DİYOR

ADAM CENNETTEN TAPU VERİYOR PEKALA BU İŞE DİYANET NE DİYOR

Eeyy ahali!..
Duyduk duymadık demeyin!
Duyan duymayana haber versin…

Elhamdülillah;
Ülkemiz hızlı bir şekilde kalkınmakta olup;
Hızlı bir şekilde -bir yerlere- ilerlemektedir!
Hem bu dünyaya dair;
Hemde öteki dünyaya dair;
Üstün vasıflı fetvacılar yetiştirilmektedir!

Yaradana hamdolsun;
Kimi alimlerimiz var; cin çıkarıyor!
Kimi sarıklılar; öte dünya için yanmaz kefen satıyor!
Kimileri hastalıktan kurtulmak için; muska ve hamaylı yazıyor!
Kimi mollalarımız; öte dünyaya ait defteri-kebiri bu dünyada tutuyor!
Kimi ilim adamları var; Hilafete övgü düzüp, reklamını yapıyor!
Kimileri yüzyıl önce ölmüş insanları diriltip ‘oy’ kullandırıyor!
Kimi siyasetçilerimizde en öne fırlayarak daha keskin fetvalar veriyor!
Vesaire, vesaire…
Kısacası; şu sıralar fetva verenden geçilmiyor!…

Ve bütün bu olup-bitenlerin karşısında da, birçok ‘bakanlığın’ bütçesinden daha büyük bir bütçeye sahip olan ve asıl konuşması gereken Diyanet İşleri Kurumunun başında oturanlar ise; dut yemiş bülbül gibi susup, oturuyor!

Örneğin, bundan bir-iki dönem önce bir Milli Eğitim Bakanımız vardı…
Adı; İsmet Yılmaz….
Hani şu pozitif bilimin peşinden koşan; Mustafa Necati’lerin ve son yüzyılın “en büyük eğitim bakanı” kabul edilen Hasan Ali Yücel’in koltuğuna oturan şahsiyet!

Daha bir-iki hafta öncesi nasıl fetva veriyordu bu eski Milli Eğitim Bakanı;
“Oyunu AKP’ye ver cennete git”
Ve hızını alamayıp, devam ediyordu;
“AKP’ye verdiğiniz her oy, huzuru-mahşerde karşınıza çıkacak, kıyamet gününde kurtuluşunuz olacak” diyordu öyle değil mi?

Evet, aynen böyle diyordu…
Ancak bu sözleri daha sonra düzeltmek istese de, söz ağızdan bir kere çıktığı için daha geriye dönmüyordu!
Ve ‘siyasi tarihimizin’ sayfalarına silinmez harflerle yazılıyordu!

Eeeeee?
Koskoca Milli Eğitim camiasını yöneten, fennin ve pozitif bilimin peşinden koşması gereken bir ‘bakan’ böyle konuşur da, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı ve aynı zamanda Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar isimli siyasi büyüğümüzün; Milli Eğitim Bakanından aşağı kalacak hali yok ya…
O da patlatıyor ‘hafızalarımızı teslim alacak’ fetvasını!

Yani Avrupalıyla uyum sağlanması için görevlendirilmiş bu siyasi büyüğümüz de;
Ümmeti-Muhammet’e -dini konuda- üç-beş kelamda o yapmalı öyle değil mi?
Zaten o da öyle yapıyor…
Alıyor mikrofonu eline…
Ve Şanlıurfa Seçim Bürosunun açılış töreninde başlıyor tarihe geçecek fetvasına;

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemenin ‘iman’ gereği” olduğunu belirttikten sonra devam ediyor;

“Allahü Teala sizden emaneti ehline vermenizi emrediyor.
Bu emir hepiniz için geçerli…
Sadece yöneticiler için idareciler için geçerli değil.
Herkes için..
Halk için geçerlidir” dedikten sonra ve gelen alkışlar karşısında coştukça daha da coşuyor ve devam ediyor öte dünyaya dair fetva vermeye;

“Halk emaneti nasıl verir?
Sandığın başına gider, oy’unu atar ve emaneti verir.
Allah size bir emanet veriyorsa, bunun hesabını soracak demektir.
Bunun hesabı nerede olacak; Ahirette olacak…
Şimdi Allah hepinizden razı olsun, bize emaneti verdiniz.
Bende gönül rahatlığıyla, vicdan rahatlığıyla diyorum ki; yarın inşallah mahşerde Allah’ın karşısına çıktığınız zaman, Allah o emaneti bize verdiğinizden dolayı size inşallah hesap sormayacak.”

Nasıl iyi mi?
Birisi -bir zamanlar- Milli Eğitim Bakanlığı yapmış bir zat…
Bir diğeri ise; Avrupa’yla uyum sağlamamız için görevlendirilmiş;
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı…

Gördüğünüz gibi her iki büyüğümüz de; nereye ve nasıl uyum sağlamamız gerekiyorsa ‘uyumlu fetvalarını’ en yüksek sesle ve en yüksek perdeden veriyor…

Ve bütün bunlara karşın; asıl konuşması gereken trilyonluk ve katrilyonluk bütçeye sahip Diyanet Kurumu da sus-pus olmuş oturuyor!…

Ne dersiniz?
Üstünde düşünmeye değir mi?
Yoksa; “Boşveeeerr!”
“Nereden inceldi ise, oradan kopsun” deyimine mi sarılalım?
Hı, ne dersiniz?

Yok, yok…
Kusura bakmayın…
Ve bu konuda bana hiçbir şey sormayın…
Sorsanız da, onlar gibi ‘bildiklerimi’ korkusuzca söyleyemem!
Ben bu saatten sonra sizlere söylesem söylesem;

Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlıkla kalın,
Siz ‘siz’ olun;
“Şu sıralar aklınıza mukayyet olun!” derim.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?