BAŞIMIZDA BULUNAN SİYASİ LİDERLER HEM BİZİ HEM DÜNYAYI GÜLDÜRÜRLER (6)

BAŞIMIZDA BULUNAN SİYASİ LİDERLER HEM BİZİ HEM DÜNYAYI GÜLDÜRÜRLER (6)

Günaydın sevgili sayfa arkadaşlarım…

Siyasi liderlerimiz ve Siyasi Kanaat Önderlerimizle yaptığımız sohbetimize kaldığımız yerden devam ediyoruz…

“Kaldığımız yerden” diyorum…

Çünkü dün bildiğiniz üzere 25 yıl önce Sivas-Madımak Otelinde 35 kişinin yakılma olayını ‘unutmadığımızı’ belirtmek ve hem de ölen aydınlarımızı anmak için bir ‘sohbet yazısı’ yazmak zorunda kalmıştım;

Onun için bugün ‘kaldığımız yerden’ devam ediyorum ibaresini kullandım.

 

Ve bugün sayfamızda ağırlamak istediğimiz konuğumuz ise; gerçekten çok değerli ve çok kaliteli bir Siyaset adamı…

Bilenler biliyor da, ben bilmeyenler için bir kez daha anımsatacak olursam az sonra anlatacağımız ‘siyaset adamı’ gündelik yaşamında espritüel bir kimliğe sahip olduğu kadar; aynı zamanda devlet ciddiyetini de harfiyen yerine getiren titiz bir kişiliğe sahipti…

 

Ve bu değer yüklü insanın adı: Turan GÜNEŞ’di…

Hani bundan 45 yıl önce 1974 yılında Dışişleri Bakanımız Turan Güneş…

Hani şu ‘Kıbrıs Konusunu’ savaşmadan, konuşup-tartışarak muhatap olan devletlerle her türlü diplomatik girişimler yapılmasına rağmen, düşünülen barış elde edilemeyince (Dünyayı şaşırtan ünlü şifresine kullanarak)

“Ayşe Tatile Çıksın” diyen Dışişleri Bakanı Turan GÜNEŞ…

Ve şifreyi alan Başbakan Bülent Ecevit, bu şifrenin ne anlama geldiğini çok iyi anladığı içindir ki; “Kıbrıs Barış Harekatını” başlatmıştır…

 

Bu kadar uzun bir tanıtımdan sonra şimdi konuğumuz Turan Güneş’ten yaşanan bir öyküyü sizlerle paylaşabiliriz.. (öykü Hasan Pulur’un köşe yazısından alıntı olduğunu da unutmadan hemen söylemeliyim)

 

Dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Kocaeli milletvekilidir…

Ve o dönemlerde (şimdi olduğu gibi) Parti içerisinde klikleşmeler, eften-püften konular üzerine bahaneler yaratıp didişmeler yine gündemdedir…

Her neyse…

( Konuğumuz, bu konuyu biraz sonra anlatacağımız öyküde daha güzel dile getirecek zaten)

Şimdi biz anlatmak isteğimiz konuya geçelim…

 

Kocaeli milletvekili olan sayın Turhan Güneş’i, Kocaeli halkı gerçekten çok sevmektedir..

Çünkü Turan Güneş, her seçim bölgesine geldiğinde köyleri, mahalleleri bir-bir gezmekte ve sohbet etmektedir…

Ancak ne hikmetse, Kocaeli’nin çok yüksek bir dağ köyü vardır, nedense bu köye gitmek hiç nasip olmamıştır…

Fakat bir gün karar verir ve birkaç arkadaşıyla birlikte habersiz bir şekilde bu zamana kadar gidemediği bu köye çıkar ve “Selamünaleyküm” diyerek içeri girer…

Köylü bu kılık-kıyafeti düzgün insanları birdenbire karşısında görünce şaşırırlar ve adeta şok olurlar!.

Nasıl şaşırmasınlar?

Birde bakarlar ki; karşılarında Dışişleri Bakanı Turhan GÜNEŞ…

Şaşkınlıktan elleri-ayaklarına dolaşsa da “Hoş geldiniz beyim, beş geldiniz beyim!” gibi buna benzer ‘telaş ve heyecan yüklü’ cümlelerden sonra, köyün ileri gelen usluları;

“Ne içersiniz beyim?” diyerek çay-kahve ikram etmek isterler…

Turhan Güneş’te “Sade bir kahve içerim” der…

Der demesine de…

Ancak (kötü bir rastlantı bu ya) Kahvehanede kulpu kırık bir fincandan başka da sağlam bir kahve fincanı yok…

Kahve sahibi ile yaşlı bir köylü aralarında “Yahu sayın Bakanımız aniden çıkageldi. Kahvede dersen kulpu kırık fincandan başka fincan kalmadı… Acaba kahveyi kulpu kırık fincanda mı ikram etsek, yoksa bardakta mı etsek daha iyi olur?” düşünüp-taşınıyorlar…

Ancak yaşlı köylü şöyle bir çözüm buluyor; “Kardeşim, kahve dediğin fincana yakışır. Çay bardağına kahve yakışmaz.. Biz yine kulpu kırık fincanla kahveyi sunalım.. Eğer sorarsa, şehre uzak olduğumuzu, fırsat bulup alamadan da aniden sizlerin baskın yaptığını söyleriz… Onlar büyük adam, böyle konulara pek aldırış etmezler, hoş karşılarlar” diye karar verdikten sonra, kahveyi pişirip, kırık kulplu fincana da koyduktan sonra Bakan’a kahveyi ikram ederler…

 

Haydaaaaaa!..

Bakan tam elini fincanın kulpuna uzatacak ki; fincanın kulpu kırık..

Ve Bakan Turhan Güneş önce şaşırır, sonra şöyle der;

“Yahu kırk yılda köyünüze bir ‘Bakan’ geliyor. Ve siz Bakan’a kulpu kırık fincanla kahve ikram ediyorsunuz… Acaba bu ne ola ki?… Bir tepki biçimi mi nedir? Anlamadım!..”

Kahveci boynunu bükerek; “Efendim bizim köyümüz şehre çok uzak. Uzun zamandır da eksik almak için çarşıya gedemedik. Ve sizde aniden geldiniz. Bizde içeride kendi aramızda düşünüp-taşındık ve sonunda kahveyi fincanla vermeye karar verdik” deyince…

Dışişleri Bakanı Turhan Güneş; “Anladım… Ancak siz hiç üzülmeyin.. Siz bu kulpu kırık fincanı bizim Partinin Genel Merkezine götürün, mutlaka ona bir kulp takarlar” diyerek köylülerin gönüllerini alıyor…

 

Şimdi ister gül, ister düşün!…

Ömrüne ömür katar bir nebzecik gülüşün!..

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?