Karadenizin yapısı itibariyle insanları hareketlidir, yerinde duramazlar. Tezcanlıdırlar, birşeyleri istiyorlarsa hemen olsun isterler. Gel görki bu seneki Giresunspor Karadeniz’in bir takımı olduğu henüz bilmiyor gibi. Futbolcular maçlara uykudan yeni kalkmış gibi başlıyorlar. Uyanmaları için kalelerinde gol görmeleri gerekiyor…
Menemenspor, Bursaspor ve son olarak Boluspor maçlarının ilk yarılarında sahada Giresunspor’un varlığından söz etmek mümkün değildi. Maçların ilk kırkbeş dakikalarında, hadi Menemenspor maçını bir kenara koyalım zira bu oyuncuların ilk maçıydı, uyuşuk bir oyun sergiledik. Benzetme yapacak olursak kamyon gibiyiz hızlanmamız zaman alıyor fakat hızlandığımızda da önümüze ne çıkarsa çıksın yıkıp geçiyoruz.
Maçlara temkinli başlamak bir tercih midir bilemiyorum ama tercihse eğer üzerinde biraz daha düşünülse çok iyi olacak. Her zaman karşımızda Boluspor ve Bursaspor gibi kırılgan ve skoru koruyamayan takımlar bulamayabiliriz. Önümüzde Ankaraspor ve Adanaspor gibi ayakları yere sağlam basan skor avantajını yakalarlar ise maçın sonunu getirebilecek dinamik rakipler var. Geriye düşersek bu maçları çevirmemiz zor olacaktır.
Müsabakalarda ilk yarı ve ikinci yarıların ilk onbeş dakikaları üzerine taktiksel hazırlıklar yapılmalı. Baskın futbol oynayıp kısa yoldan sonuca gidecek varyasyonlar üzerine kafa yormalıyız. Buna uygun kadrolar çıkarmalıyız. Bu dakikalarda topu Sadi ve Diarra’nın ayağından çok Balde, Caner,Eren ve Nalepa’nın ayağında görmeliyiz. Kafa yorarsak çözüm üretecek yetenekli bir teknik ekibe sahip olduğumuzu düşünüyorum.
Son olarak onlara referans olacağını düşündüğüm milli takımımızın 3-3 biten maçta Almanya’ya attığı goller öncesi yapılan takım halindeki baskıyı gösterebilirim. Devre başlarında bu taktik işe yarayacaktır…