Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Bugünkü sohbetimiz;
Çerden-çöpten olacak!
Yani sohbetimizin içerisinde;
Birazcık çöp ve bok kokusu…
Birazcıkta zehirli maddeler kokacak!
Efendim;
Bu sabah ‘Evrensel Gazetesinin’ ön sayfasında gözüme şöyle bir haber ilişti;
“İtalya’dan Tırlar Dolusu Korsan Çöp”
(Okuduğum haberi mümkün olduğu kadar kısaltarak veriyorum)
“İzmir Kemalpaşa’da bir evin bahçesinde depolanan yaklaşık 500 ton atık plastik ve içerisinde tehlikeli atıkların bulunduğu 20 Tır’lık atık ‘Sokak Atık Toplayıcıları Derneği’ tarafından tespit edilip görüntüleniyor.”
Ve bu konuyu Dernek Başkanı; Recep Karaman kamuoyuna şöyle açıklıyor;
“Geçtiğimiz günlerde İzmir’de sizlere ‘bedava atık vereceğiz’ diye bir yerlere kamyonlarca atık dökülüyor.
Bizim arkadaşlarımız gidip bakıyorlar ki; bunlar İtalya’dan atık diye getirilen çöpler.
Normalde bunlar değerlendirilebilir atık olsa maddi değeri milyon lirayı bulur..
Ama bunları ücretsiz veriyorlar, çünkü çöp.”
(Dedikten sonra)
İtalya’dan ‘Plastik Atık’ koduyla getirilip ve İzmir Kemalpaşa’da bir evin bahçesine dökülen ‘Çöpler’ için şöyle sürdürüyor Dernek Başkanı konuşmasını;
“Avrupa kendi çöpünü bertaraf etmek için bazı ülkelere bu çöpleri veriyor.
Türkiye şu anda Endonezya’dan sonra en çok çöp ithal eden 2. ülke..
Çöp getiren şirketler Konteyner başına 2 bin avro para alıyor.
Bunları taşırken de plastik kodu kullanıyor.
Yani değerlendirilebilir ‘atık’ diye getiriyorlar…
Burada herhangi bir denetim. gözetim mekanizması olmadığı için firmanın beyanını esas alıyorlar ve o çöpler getiriliyor.
Bu ülke için bir ihanettir” diyor ‘Atık Toplama Derneği’ başkanı.
Doğru diyor..
“Doğru diyor” demesine de..
İtalya, ülkemize ‘çöp dökme’ işini ilk kez yapmıyor ki..
Bundan 15 yıl önce, yani 2005 yılında Karadeniz’in sularında..
Sinop ve Samsun kıyılarında da 367 adet ‘İtalyan Patentli’ zehirli ‘Variller’ çıkmıştı da; İtalyanların geri almak istemediğini unutmuş değiliz..
Tek İtalyanlar olsa öp’de başına koy…
Bundan 35 yıl önce, yani 1985 yıllarında Mersin açıklarında içerisi zehirli varillerle, çöp ve atıklarla dolu bir Hollandalı çöp gemisi (batma süsü verilerek) çöpüyle birlikte denizin dibine dökmüşlerdi ‘zehirli atıklarını’ da, balıkları zehirlemişler ve bir yıl boyu zehirli ve ‘mazot kokulu’ balık yemişti bu millet…
Aynı yıllarda -götü boklu- Romanya, Bulgaristan bile çöplerini (gözden çıkardıkları) eski bir gemiye yükleyip, Trakya açıklarına kadar gelip, çöplerini döktüğünü de unutmadık…
Özetleyerek sonlandıracak olursak;
1957 yılından bu yana ‘Ortak Pazar’ ve ‘Avrupa Birliğine’ girmek için can atıyoruz..
Aradan altmış yıl geçmesine rağmen bir türlü giremiyoruz…
Daha doğrusu…
Ve daha açık bir ifadeyle söyleyecek olursak;
“Biz onların içine girip ortak olalım” diye beklerken..
Onlar bir şekilde gelip bizim içimize girdiler…
Hemde öylesine bir ‘girme’ girdiler ki;
“Sizin fabrikalarınız iyice eskimiş”
“İşlevselliğini iyice yitirmiş”
“Hem devlet dediğin ticaretle uğraşmaz, onun için siz elinizde ne kadar fabrika, KİT varsa bize satın” denilmiş…
Ardından derelerimize, ırmaklarımız’a göz dikilmiş;
“Su akar, Türk bakar.”
“Bu böyle olmaz, siz bu suları bize satın” denilip, içimize girilmiş!
“Altın-gümüş gibi değerli madenler hiç toprağın altında mı yatar”
“Satın bize gitsin.”
“Satmazsanız, vallahi sizi de, bizi de yaratan mevlam hepimize günah yazar” diyerek, içimize girmişler…
Vesaire, vesaire..
Kısacası;
Biz yıllardır havadan geçen tayyarelere bakarken..
Ve bin-bir umutla Avrupa Birliğine (onların arasına) girmeye boğuşup-dururken;
Meğer onlar bizim içimize çoktan girmişler…
Hemde gelirken elleri boş gelmemişler…
Biriktirdikleri ‘çöpleriyle’ birlikte gelmişler!
Ve ülkemizde boş buldukları alana dökmüşler..
Eeeee!
Ne demişler;
Eşeği süren osuruğuna katlanacak!
Kimileri gül;
Kimileri de ‘çöp’ veya ‘bok’ koklayacak!
Yani;
Ya bu konunun üzerinde uzun-uzun düşünülecek…
Ya da bu gidişe katlanılacak…
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlıkla kalın,
(Tehlike yine çoğalmaya başlamış)
Maskenizi takmayı unutmayın…