İyi Parti’de Eroğlu Dönemi

İyi Parti’de Eroğlu Dönemi

İyi Parti Giresun il başkanlığına Abdülkadir Eroğlu seçildi.
Dün yapılan kongreye ortak liste ile gidildi .Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu ,Samsun milletvekili Bedri Yaşar,MDk Başkanı Ünzile Yüksel ,Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve kalabalık bir davetli topluluğunun katıldığı kongrede eski başkan Ahmet Memiş’e teşekkür edildi.
Kongrede konuşan Başkan Eroğlu önemli Mesajlar verdi.
Eroğlu şöyle konuştu: “Saygıdeğer misafirler, değerli Giresunlular ve saygıdeğer delege ve üye arkadaşlarım,
Türkiye, Korona salgınına, eş zamanlı olarak dört krizi yaşarken yakalanmıştır. Bunlar;
·Popülist uygulamalarla kurumları yıkan ve hukukun üstünlüğü ilkesini yok sayan tek adam rejiminin neden olduğu devlet krizi,
·İç barışı tehlikeye düşürecek ölçüde Türk Milletini ayrıştıran milli birlik krizi,
·Türkiye’nin üretimden kopup dış borç bağımlısı bir rant ekonomisi olmasının sonucunda saplandığı ekonomik kriz,
·Türkiye’nin demografik yapısını değiştirerek milli kimliğini tahrip ederek, iç savaş sosyolojisi hazırlayan Suriye ve Suriyeli sığınmacılar krizleridir.
Bu krizler için sayın genel başkanım Meral Akşener, “memleket masası etrafında birleşelim, konuşalım” dediğinde, Cumhur İttifakı’nın büyük ve küçük ortakları reddetmişlerdi, şimdi ise yerli ve milli bulup masaya davet ediyorlar. Hangi görüşlerine itimat edeceksin!
Türkiye, arkalarında ABD’nin olduğu ülke ve terör örgütleriyle; kara, hava ve denizde çok cepheli, çok hasımlı bir mücadeleye sürüklenmek isteniyor. Soğukkanlı, basiretli, çok dikkatli ve kararlı olmak gerektiren bir süreç yaşıyoruz. Komşularla sıfır sorun politikası iflas etmiş ve sorunlu olmadığımız komşumuz kalmamıştır. Akdeniz’de tamamen yalnız bir ülke haline geldik.
Sorunları, büyük devlet edası ile çözmek yerine, silahlı kuvvetler ile çözmeye kalkınca daha da zorluğa sürükleniyor. Bölgeye dini bir çeki-düzen vermek gibi, işin esasına aykırı işlerle uğraşarak bölge ülkelerini aleyhimizde birleştirmek yerine, ulusal çıkar odaklı hareket etmiş olsaydık, belki de bölge gazını Türkiye üzerinden ihraç etmeye başlamıştık bile.
Demokrasi ağır bir tehdit altındadır. 18 yıllık tek adam iktidarını indirip, güçlendirilmiş parlamenter sistemi geri getirip, parlamentoyu yeniden işler hale getirmek lazımdır. Bir ülkenin en temel direği sayılan hukuk yerle bir edilerek, iktidar eliyle rejim değiştirilip, baskıcı bir rejim inşa ediliyor. Laiklik bütünüyle devre dışı bırakıldı. Binlerce insan haksız, hukuksuz şekilde hapislerde çürütülüyor. Yüz binlerce insan KHK ile açlığa, yoksulluğa mahkum edilmiş durumda. Her üç gençten biri işsiz, 40 milyon insan yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Yani ülke ağır bir yıkımla karşı karşıya kalmıştır. Gazeteci deprem paralarını soruyor. Sayın başkan “soramazsınız” diyor. İktidarı hesap verebilir hale getirmek, kabineyi “kabile” olmaktan kurtarmak, hukuku işler kılmak, Milliyetçiliği ayaklar altından kurtarmak, meclisin denetleme yetkisini hakim kılmak lazımdır.
Kurumların tamamıyla işlevsizleştirildiği, liyakatsizliğin ve ehliyetsizliğin zirve yaptığı, hukukun ve adaletin mumla arandığı, gerçeklerle bağlarımızın koparıldığı bir dönemi yaşıyoruz.
18 yılda, 49 tane cumhurbaşkanlığı kararnamesi, 2500 tane cumhurbaşkanlığı yönetmeliği ve kararı, 53 tane genelge, 703 tane de kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır. Çoğu bir önceki kararnameleri düzelten kararnamelerdir.
7,5 milyon ceza dosyası ve içinde sanık-tanık-müşteki 45 milyon insan, yani ülkede AKP’lilerin dışında kim varsa dosyası var. Kadın cinayetleri aldı başını gitti. 2019 yılında 474 kadın öldürüldü.
Ekonomi, üretmeyen borç sarmalında sıkışmış; enflasyon, istatistiklerin dışına çıkarak, hayat pahalılığı devamlı hale gelmiş; bütçe, sürekli açık vermekte; milli gelir, her sene gerileyerek 550 milyar dolara düşmüş; gelir dağılımı ise, tarihin en adaletsiz şekline evrilip, zengin daha zengin fakir ise daha fakir olmuştur. Yüzde 10’luk nüfus, servetin yüzde 80’ini elde etmiştir. Ülkenin yarısı, 40 milyon insan, yoksulluk sınırı altındadır. 20 milyon kişi ise açlık sınırı altındadır. Bu 20 milyon insan, devletten sosyal yardım alarak ayakta durmakta ve yardımlar da partizanca dağıtılmaktadır. Sosyal yardımları kanuni bir düzene bağlayıp, particilerin elinden kurtarmak lazımdır. İşsizlik ise tarihi zirvesine vurmuş, özellikle genç işsizlik felaket boyutundadır. 80 milyon nüfustan, 19 milyon kişi çalışmaktadır. İnsanlar meclisin kapısına yazarkasa atmaktan, kendini yakmaya başlamıştır. Her gün ortalama 5 kişi intihar etmektedir. Nüfusumuzun %60’ı yoksulluk sınırının altında, %20’si açlık sınırının altında yaşama tutunmaya çalışıyor. 2020 Mayıs ayında, 4 kişilik bir aile için Açlık Sınırı 2438 TL ve Yoksulluk Sınırı 7942 TL olarak açıklandı. Son 5 aydaki fiyat artışı %12,82 olarak gerçekleşti. Asgari ücret ise 2324 TL oldu (Kaynak: Türk-İş Mayıs 2020). Samsun’da, Kübra bebek açlıktan annesinin sütü olmadığından ölmüştür. Tam 20 milyon insan icra takibine maruz kalmıştır. Tahminen, salgında verilen kredilerin geri ödeme zamanı geldiğinde, icra işlemleri daha da artacaktır. Yoksulluk kaderimiz değil, biz bunu hak etmiyoruz. Ve bu kötü gidişi biz değiştireceğiz.
Çok acil KDV oranlarının 5 puan düşürülmesi gerekir. Böylece hem ekonomi toparlanacak hem de salgın ve enflasyon dolayısıyla gelir kaybına uğrayan esnaf ve vatandaş, kendine gelecektir. Üretim ekonomisine geçmek için maliyetleri ucuzlatmak lazımdır. Elektrik taşıma ve sigorta primlerinin düşürülmesi ile üretim teşvik edilecektir.
Yeryüzünde ilk olarak Göbeklitepe’de başlayan buğday tarımını, günümüz Türkiye’sinde bitirdiler. 2019 yılında, 10 milyon ton buğday ithalatı yapıldı ve 2,5 milyar dolar ödendi. İnsanları tarımdan uzaklaştırdılar. Her sene Çukurova büyüklüğünde arazide tarımdan vazgeçiliyor. Seneye 15 milyon ton buğday ithal edileceği tahmin edilmektedir. Tarım ekonominin temelidir. Tarımı özendirmek gerekir.
Hırsızlığı ise anlatmak için ciltlerce kitap yazıldı. Bunları özetlemeye uğraşmayacağım ama şunu söylemeden geçemeyeceğim. Geleceğimizi bile çaldılar. KPSS ve ALES sınavlarındaki büyük yolsuzluklar hepinizin malumu. 2010 KPSS’de, karı-koca, yüzlerce kişi tam puan alarak devlete yerleşti. ALES sınavlarından kopya ile sınav kazanan 28.000 kişi şu an üniversitelerimizde öğretim üyesi. Bütün bunları yapan fetöcü dedikleri Ali Demir ise bir ay yattı ve aftan tahliye oldu.
Tarihin en büyük ve en organize yolsuzluğu Giresun’da oldu. AKP hükümeti, Giresun SEKA Aksu Kağıt Fabrikası’nı, özelleştirme programı çerçevesinde, 12 Eylül 2003’te, Milli Gazete’nin yan kuruluşu olan Milda’ya, 5 milyon liraya sattı. Hazırlanan değer tespit raporunda 60 milyon lira değer biçilen fabrikayı alan Milda, Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’ın yakınları tarafından kurulmuştu. Ankara merkezli şirket, fabrikayı 5 yıl çalıştırılma zorunluluğuyla almasına rağmen kısa bir süre üretim yaptıktan sonra TEDAŞ, SSK, Maliye, belediye, vergi dairesi ve işçilere toplam 40 milyon lira borçlanıp fabrikayı kapattı. Özelleştirme İdaresi, sözleşme şartlarına uyulmadığı için fabrikayı geri almak yerine duruma seyirci kaldı.
2010 yılında yandaş Milda, 5 milyon liraya aldığı Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikası’nın makinelerini, 11 milyon liraya hurdacıya sattı. 2013 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Giresun İl Özel İdaresi, Seka Kağıt Fabrikası’nın 684 dönümlük fabrika arazisini 68 milyon liraya Milda’dan satın aldı. Arazi daha sonra proje yapması için Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) devredildi. Milda, özelleştirme ihalesiyle 5 milyon liraya aldığı Giresun SEKA Aksu Kağıt Fabrikası’ndan toplam 79 milyon lira gelir elde etmiş oldu.
Karadeniz bölgesinde komşu 4 vilayetimiz Samsun, Ordu, Trabzon ve Rize’nin “Güney Çevre Yolu” var olup, çevre yolu bulunmayan tek il Giresun’umuzdur. Bizde iktidar milletvekili ya da sorunları yeterince anlatan siyasetçi sanırım yok. Güney çevre yolu, Giresun’un sorunlarının yarısını çözecektir. En öncelikli sorunumuz Şehir içi trafiği olup, liman giriş çıkışları, şehrin güneye doğru genişleyip ferahlaması sağlanacaktır. Liman, liman olmaktan çıktı. Depo haline geldi. İstanbul limanının gümrüklü deposu, limanın içinde değil, Ataşehir’dedir. Bizim liman ise depo ve buğday silosu haline geldi. Güzelim kale mahallesi turistik millet bahçesinden, o güzelim manzaradan, toz seyredilmektedir. Hiç olmazsa filtre zorunluluğu getirilmelidir.
Sivas, İç Anadolu ve Güneye şehirlerarası yol olan Dereli-Şebinkarahisar yolu ve Eğribel Tüneli inşaatı, senelerdir devam etmektedir. Hele Dereli yolu, 50 senedir yapılıyor. Yapılan köprü ve viyadükler daha kullanılmadan eskidi. Bu yol, Dereli veya Şebinkarahisar’a lazım değil. Bu yol, Giresun’a lazımdır. 1870 yılında bunun lüzumunu gören Sivas valisi Halil Rıfat Paşa tarafından yapılmış, 150 senedir devlet bu yolu bitirememiştir. Bu yolun üstüne, Rize’de OVİT Tüneli, çift tüplü olarak tamamlanmış ve hizmete açılmıştır. Bu yolun üstüne, Ordu Mesudiye yolu, onlarca tünel ile hizmete girmiştir. Bu yol Orta Anadolu’nun Sivas ve Kayseri’nin ihraç limanı Giresun’u yapacaktır. Bu yol Giresunlunun yoludur.
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) açıkladığı fiyatlar, üretici açısından bakıldığında, tamamen yetersizdir. TMO, geçen sene, 24 TL’den fındık satmış olup, son ihalesine de 300.000 ton teklif geldi. Tabii ki 300.000 ton karşılanamadığından, fiyatların 30 TL’ye yükseleceği beklentisi oluştu. Fındığı üreticiden 18 TL’ye alan TMO, 24 TL’den satarak, kg başına 6 TL kar etti. TMO bu karını, fındık üreticilerine dağıtmalıdır. TMO’nun pazarlama sıkıntısı yoktur. Çünkü ihracatçı, fındığı TMO’dan almayı tercih etmekte, çünkü fındık ile ilgili kriterler titizlikle uygulanmaktadır. Geçen sene 320.000 ton ihracat yapılmış olup, bunun hepsini TMO’dan almak, ihracatçının işine gelmektedir. 6,5 dolar ortalaması ile ihraç yapılmakta, bu da 45 TL’ye denk gelmektedir.
Çikolata tamamen Giresun kalite fındıktan olmaktadır. Levant kalite ile Giresun kalite arasındaki fark düşüktür. Giresun kalite fındık, 24 TL olmalıdır.
TMO fındık alımına sezon ortasına doğru başlamakta ve sezon açılışı da bu sebeple düşük fiyatla olmaktadır. TMO fındık alımına hemen başlamalıdır. Bu konuda herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Bunun için ilçelere de Giresun merkez borsa ağına bağlı lisanslı depolar kurulmalıdır. Fındığın fiyat dalgalanmaları ancak böyle önlenebilir.
TMO, fındığı, borsa vasıtası ile almakta ve laboratuvar titizliğinde kriterleri uygulamaktadır. Bu yüzden işlemler uzun süreceğinden örnek alım yeri çoğaltılmalı, laboratuvar işlemleri hızlandırılmalıdır.
TMO ayrıca her ilçe için hesaplanan bir kota uygulamakta ve üretici fındığının tamamını TMO ya teslim edememektedir. Halbuki TMO satış problemi yaşamamakta ve hatta geçen sene gelen talebi bile karşılayamamıştır. Dolayısıyla kota uygulanmamalı, eğer uygulanacaksa da uygulamada biraz esnek davranılmalıdır.
Sayılan tüm bu sebepler ile fındık piyasası düşük fiyatlarla açılmaktadır. Fındık gelirini bekleyen dar gelirli ve fakir aileler, fındıklarını pazara erken indirerek, düşük fiyattan fındık satmak zorunda kalmaktadır. Piyasa ile TMO fiyatı arasında, çayda olduğu gibi fiyat farkı oluşmakta, bu fiyat farkı da direk aracıların karına katılmakta, fakir üretici mağdur olmaktadır.
Fındıkta “alan bazlı gelir desteği” yıllardır artırılmamıştır. Alan bazlı destek, sadece Giresun fındığına verilmeli ve miktarı artırılmalıdır. Fındık araştırma enstitüsü, üniversiteye bağlanarak daha bağımsız bir statü sağlanmalıdır.
TBMM’de fındık araştırma önergesine hayır oyu veren milletvekiline buradan soruyorum. Giresun’un en önemli hayati, olmazsa olmaz konusu fındıktır. Fındığa hayır oyu verenden Giresun’a ne fayda gelecek arkadaşlar.
Fiskobirlik’in SEKA gibi talan edilmesine izin vermeyeceğiz. Şehir içinde deniz kenarındaki iki arsasına, kanunsuz bir şekilde iki parti arasında 3 Nisan 2019 tarihinde, hiç proje ve denetim firması belli olmamasına rağmen, tarihi ve çok güzel bir genel müdürlük binasının olduğu arsaya, o tarihi binayı yıkarak 30 ofisli bina; yol kenarındaki arsaya ise 58 dükkanlı AVM ile 36 adet apartman dairesi planlanmış ve ruhsat verilmiştir. Hiçbir yasal dayanağı olmayan ruhsatların iptal edilmesini sayın belediyemizden talep ediyorum. Tüm vatandaşlarımızı Fiskobirlik’e ortak olmaya çağırıyorum. Efit AŞ’ye ait entegre tesislerine ise Giresun Üniversitesi talip ve üniversiteye giden kocaman yol olmasına rağmen, entegre arazisine anıtsal kapı yapacakmış. Tabii ki kapının devamı olan entegre arazisi de üniversiteye verilecek ki anıtsal kapıdan yol açılarak üniversiteye gidilebilinsin. Anıtsal kapı yapılacak deniz manzaralı oda olacak diye, 400 kişinin çalıştığı fabrika kapatılabilir mi? Fabrikanın yenisini kurmak ister Sakarya ya da ister Bulancak olsun, entegreye kurulması maliyetinin en az on katıdır. Fiskobirlik entegre yatırımlarına devam edip çikolata fabrikasını gerçekleştirmelidir. Çikolata fabrikasını Sakarya’ya kurmaya kalkanlar da hayal görmesinler. FİSKOBİRLİĞİN SEKA GİBİ TALAN EDİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ.
Çay üretiminde Türkiye ve Giresun rekor kırıyor ama toplam çay üretiminin yarısını ÇAYKUR alıyor ve bunun yanında ayrıca çay ithal ediyoruz. Türkiye’de üretimi ucuzlatıp da buralara çay fabrikası kurmak çok mu zor. Ama Türkiye’de üretim pahalı tabii ki, çünkü benzinin sırtında dünya kadar vergi var. Elektrik faturasında 20 kalem vergi var. İşçi çalıştırmanın maliyeti her şeyden fazla. Üretim maliyetlerini düşürerek, yurt dışından ithal edilen çayı Türkiye’de üretmek mümkün.
Bu hafta, gazete haberine göre Espiye’de 2 vatandaş kenevir ekiminden tutuklanmış. Samsun’da, Ordu’da ve Rize’de kenevir ekimi serbest, Giresun’da yasak. Halbuki Aydın Üniversitesi’nde yapılan bir çalıştayda, Türkiye’de kenevir alanlarının genişletilmesi hükümete tavsiye edilmiştir. Bu kararı Tarım Bakanlığı’na ileterek, Giresun’da da kenevir ekimi serbest bıraktırılabilir. Espiye’de tutuklanan vatandaşa yazık değil mi?
Maalesef Giresun Belediyesi de 1,5 senede istenileni verememiş, Giresun sahipsiz kalmıştır. İşe yıkımla başlamış olup, önce yandaşı ayakkabı mağazasının önündeki sokak sahnesini yıkımla başlamış, peşinden Osman Ağa’nın heykelinin yıkımı, sonra Çıtlakkale’deki güya tüm ruhsatsız yapılar yıkılacaktı ama sadece Cancan Midye salonu yıkılmış ve yıkıma devam etmektedir. Bol bol resim-fotoğraf asılmış, göz boyama kabilinden ışıklandırma yapılmış, onun da büyük bölümünü karayolları yapmıştır. Bu süre zarfında 200 kişi işten çıkarılmış, belediye 75 milyon civarında kredi kullanmış, 170 milyon TL gelir toplamış ve krediler karşılığı bankalara 16 milyon TL faiz ödenmiştir. 250 milyon TL gelir karşılığı, 6 milyon TL’ye elektrik direkleri yenilenmiştir. Keşke faiz vermeseydin de elektrik direklerini bir yıl sonra yapsaydın.
Atatürk stadının millet parkı yapılması için verilen sözleri heyecanla bekliyoruz. Kesinlikle oraya deniz manzaralı diye TOKİ ya da AVM yaptırmayacağız. Stadın şehir ormanı olacağına dair sayın vekillerin cumhurbaşkanından getirdiği bir söz vardı. Tekraren hatırlatıyorum.
Giresun Ordu havalimanının uçuşlarının artırılması ve çift kapı yapılması, ulaşımı hızlı ve ekonomik hale getirecektir.
Kurulurken, kurulduktan sonra ve hala binbir güçlükle ayakta kalıp, memleket davası güden bir avuç insandır İYİ Parti. Yerli ve milli hassasiyetlerimizi kalben tasdik edecek olan Türk halkıdır. Türk siyasi tarihine İYİ Parti girip, korku duvarlarını yıkmamış olsaydı, bugün ne Deva, ne Gelecek diye bir parti kurulmuş olurdu.
922 ilçe içinden, delege seçimi yapan 260 ilçe arasına girdik. Şehirdeki önemli isimleri, doktor Rıfat YILMAZ, Adel Kalem Fabrikası müdürü Ali OCAK beyi ve değerli birçok ismi partimize kazandırdık.
· Hak hukuk adalet kavramlarının geri gelmesi için,
· Çağdaş batı değerlerinin kazanılması ve savunulması için,
· Siyaset için davranmak yerine, doğruları savunmak, muhalefet de olsan doğruya doğru demek için,
· Dini kutsallarımızı siyasi propaganda aracı haline getirmemek için,
· Cumhuriyet ve demokrasi için İYİ PARTİ diyorum

Tüm bu duygularla sayın Giresunlu hemşerilerimizi de partimize üye olmaya davet ediyorum.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?