Kimi yaratıklarda;

Kaba kuvveti bir matah sanıyor…

Sanat yapan müzisyene saldırıyor…

Düşündürücü tarafı da;

Bu çirkinlik gün geçtikçe daha da çoğalıyor…

Yerin kulağı var;

Sizlerde duymuşsunuzdur ya…

Daha doğrusu kötü haber çabuk yayılır ya…

Birde duymayanlar veya kulağının üzerine yatanlar için birde ben paylaşayım istedim…

Geçtiğimiz günlerde;

Ankara’nın Çankaya ilçesinde Rock Müzik yapan PİZZ Müzik Grubunun Mehmet DURDARIK isimli ‘bateristini’ dinleyicilerden birisi hastanelik edene kadar yumrukluyor…

Gerekçe;

Baterist Mehmet bir ara sahneden inip, çocukluk arkadaşıyla dans ediyor…

Ve dans eden bir başka delikanlı; “Ayağıma bastın” diyerek, biraz sonra gerçekleştireceği kavganın ‘altyapısını’ hazırlıyor…

Baterist Mehmet kavgadan uzaklaşmak için dışarı çıkıyor;

Cep telefonuyla konuşmaya başlıyor…

Derken biraz önce salonda ‘ayağıma niye bastın’ diyen maganda delikanlı ‘baterist’ Mehmet’in yüzüne ardı ardına vurduğu seri yumruklarla müzisyeni ‘nakavt’ ediyor…

Derken arkadaşları Mehmet’i hastaneye götürüp ‘yoğun bakım’ ünitesine yatırılıyor…

Ve yaşama döndürmeye çalışılıyor…

Anımsar mısınız bilmem;

Bundan aylar öncesi de yine Ankara’da Onur Şener isimli bir müzisyen ‘istenilen parçayı’ çalmadı diye, bir başka kabadayı maganda tarafından öldürülmüştü…

Bundan üç ay öncede;

Hatay’da ‘istek parçasını’ söylemedi diye bir başka müzisyen yüzü-gözü morartılacak şekilde dövülmüştü…

(Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz ama sayfamız yetmez)

Şimdi gelin sizlerle (benim aklıma gelen) şu soruların yanıtını birlikte arayalım;

“Bir müzisyen ‘istek parçası’ yerine getirilmedi diye neden şiddete maruz kalır ve dövülür?

Hatta neden öldürülür?”

Bir başka soru;

‘İstek parçası’ söylenmedi diye günümüzde yaşanan bu şiddet olayları çok-çok eskilerde, geçmişte de yaşanır mıydı?

Eğer yaşanmıyorduysa;

“Günümüzde neden çok yaşanıyor?”

“Sanatçılar durmadan neden şiddete maruz kalıyor?”

Hem de eskiye göre ‘tahsil düzeyi’ daha çok yüksek olmasına rağmen;

Şiddet olayları günden-güne neden daha çok çoğalıyor?

Bir genelleme yapacak olursak;

-Evde ve sokakta kadına şiddet…

-Hastanede sağlık emekçisine şiddet…

-Stadyumlarda yaşanan şiddet…

-TBBM çatısının altında şiddet…

-Özgürlük talep edenlere şiddet…

-Yaşam alanlarını savunan köylülere şiddet…

-Suyunu-selini, dağını-taşını savunan çevrecilere şiddet…

-Emeğinin hakkını almak için sokaklara inen, grevlere giden emekçilere şiddet…

Vesaire, vesaire…

Kısacası;

Sağına bak şiddet, soluna bak şiddet…

İçeriye gir şiddet, dışarıya çık şiddet…

Say say bitmiyor…

Peki, neden?

Neden içimiz-dışımız şiddet kültürüyle dolu?

Bunun ortaya çıkmasına neden olan;

Eğitim sistemimiz mi?

Ekonomik yaşam biçimimiz mi?

Televizyon kültüründen etkilenmemiz mi?

En üzerinde düşünülmesi gereken en önemli bir başka soruda;

“Hangi sınıfını ve tabakanın insanı daha çok şiddete meyilli?”

“Yönetsel hakimiyeti elinde bulunduran kaymak tabakanın veya azgın ‘azınlık’ sınıfın mı?

Yoksa;

Yaşamı sıfırlayarak her alanda ‘azlığı’ yaşayan çoğunluk mu daha şiddete daha meyilli?

Tekrar müzik konusuna dönüp özetleyecek olursak;

Yaşadığımız çağda ‘müzik’ salt insanların ruhunu dinlendireceği bir değer olmayıp, tüm canlılarında ruhunu dinlendirdiği ve beslediği en önemli bir olgudur..

Ve önemli olduğu içindir de;

Bugün günümüzde hayvanlardan daha verimli bir süt alabilmek için ahırlarında ‘süt hayvanlarına’ klasik müzik dinletiyorlar…

Tavuklarına müzik dinleterek yumurtlatıyorlar…

Çiçek yetiştiricileri;

Yetiştirdikleri bitkilerin bir an önce çiçek açması için Mozart ve Vivaldi gibi müzisyenlerin klasiklerini dinletiyorlar…

Bizde ise bazı iki ayaklı yaratıklar;

Müzik dinlemeyi kavga yapmakla eşleştiriyorlar…

Amiyane bir benzetmeyle söyleyecek olursak;

Hani, ayı’ya koklamak için gül vermişlerde kıçına koklatmış ya…

İşte bu hesap;

Bizimde aramızda dolaşan bazı magandalar, mafya bozuntuları müzik dinlenen ortamı ‘boks ringine’ dönüştürmekten büyük keyif alıyorlar!

Bu konuda siz ne düşünürsünüz bilemem…

Belki bu konuda sizin de söyleyeceğiniz bir çift sözünüz vardır…

Buyurun, zaten siz sırası da sizin…