Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
MEZARLIKTAN ÇEVRE YOLU GEÇİYOR CESETLER KEPÇE AĞZIYLA TAŞINIYOR
  • 0
  • 217
  • 06 Aralık 2021 Pazartesi
  • +
  • -

Evet, evet…

Eğer gazeteler yanlış yazmıyorsa…

Televizyonlar yalan söylemiyorsa…

Gözlerimiz paylaşılan fotoğrafları puslu görmüyorsa…

Sohbetimizin ‘üst başlığında’ da okuduğunuz gibi oluyor…

Bu olay nerede mi vuku buluyor?

Hemen söyleyelim;

Adıyaman’ın Besni ilçesinde yaşanıyor…

Şöyle ki;

Besni-Gaziantep Karayolu Besni Çevre Yolu Projesi (nasıl bir ölçüm yapıldıysa) eski bir mezarlığın içinden geçmesi gerekiyor…

Eh, yol güzergahı mezarlığın içinden geçtiğine göre;

Toprağın altından altın madeni, gümüş cevheri çıkacak hali yok ya!

Elbette insan ceseti çıkacak…

Her neyse…

Ancak sanılmasın ki;

Besni Belediyesi, toprak altında yatan ölüleri bilmiyor…

Zannedilmesin ki;

Toprak altından çıkan ölülerin kemikleri sağa-sola, çöpe filan atılacak!..

Hiç öyle şey olur mu?

Tabi ki olmaz…

Bunu en ince ayrıntılarına kadar düşünen Besni Belediyesi, bunun hesabını-kitabını yapıyor;

İlçenin münasip bir yerine yepyeni bir mezarlık tanzim ediyor…

Ancak, unutkanlıktan mıdır?

Geçici bir dalgınlıktan mıdır?

Veya da ne bilim ben;

Ölenleri rahatsız etmek günah mıdır?

Yeni bir mezar-mekanına taşınmanın sevabı var mıdır? bilinmez…

Yani;

Toprak altında yatan ölülerin sahiplerine haber verilmez…

Buldozerler mezarlığa sokulur…

Toprak altından çıkan ölülerin kemikleri birbirine karıştırılıp bir ceset torbasına doldurulur…

Buldozerin kepçeleriyle -yeni tanzim edilen- mezarlığa götürülüp ve (tıpkı bir zamanlar Sırpların-Bosna halkını katledip, Buldozerlerle toplu mezarlara gömdüğü gibi) gömülür…

Ve bu olayı duyan Avukat Selim Arpacı, doğruca mezarlığa koşar…

Bu skandal olayı resimleyerek kayıt altına alır…

Besni Kaymakamının huzuruna çıkar…

Yaşanan bu skandal olayı kaymakama belgeleriyle birlikte anlatır….

Ve kaymakam bey; “olmaz böyle şey” diyerek, çalışmayı durdurur…

Şaşırdınız mı?

Sizlerin şaşırıp-şaşırmadığını bilemem ama ben şaşırdım…

Hatta ne yalan söyleyeyim;

Yaşanan ve yaşatılan bu skandal olaydan çok-çok uzaklarda olsam da, ürpermedim dersem yalan olur….

Nasıl ürpermem arkadaş;

Bizler, mezarlık korkusuyla büyütüldük…

Bizler, geceleri mezarlık yanından geçerken ‘korkumuzu saklamak’ için ya bildiğimiz duaları mırıldandık…

Ya da sesli-sesli yürüyerek gelip-geçtik..

Tanıyalım, tanımayalım…

İster toplu bir mezarlık olsun…

İsterse herhangi bir yerde tek başına yatan bir mezar olsun…

Bizler; o mezarın veya mezarlığın yanından geçerken dua okumadan geçmezdik…

Ki; hala geçmiyoruz…

Nerede bir mezar taşı görsek;

Mutlaka ‘Üç Kulhü, Bir Elham’ okuruz…

Her neyse…

Şimdi düşünüyorum da;

Besni ilçesinde karışık bir şekilde ceset torbasına konulan ölülerin cesetleri birbirinden nasıl ayrılacak?

Yakınları;

“Bu benim babam veya anamdır”

“Bu benim kardeşimdir veya bacımın kemikleridir” diyerek, nasıl bir ayrım yaptıktan sonra yeni tanzim edilen mezarlara koyulacak?

Veya da ne bilim ben;

Mezar ziyaretlerinde “bu bizimkilerin mezarıdır’ diyerek, bir demet çiçek bırakıp da dua okuyacak?

Vesaire, vesaire…

Ve işin en düşündürücü tarafı da;

Bu tür skandalların altına imza atanlar;

Nedense dini-imanı da kimseye bırakmazlar!

Ne dersiniz;

Bu can sıkıcı ve ruh karartıcı sohbetimizi bir şiirle bitirelim mi?

Bence en iyisi öyle yapalım…

1932 yılında yazdığı bir şiirinde Şair Can Akengin diyor ki;

(….)

Kefeni var, harcı var,

Daha durur mu ziftlenen mezarcılar,

Güneş görmüş yılan gibi

Yalan namaz kılan gibi

Kıpırdadılar…

Pam pasaklı,

Toprak tırnaklı

Cadılar,

Kımıldadılar!

Kazın! mezarcılar kazın!

Yüz üstü yatmak var yazın.”

——–

Hoş kalın,

Hoşça kalalım.

Sağlık esenlik içinde;

Yarın tekrar buluşalım..

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM