Oruç Sabrın Yarısıdır

Oruç Sabrın Yarısıdır

“Şükürler olsun sana Ya rabbim,
Yine mübarek Ramazan’ a erdik
Yine senin lütfunla bereketlenecek, tüm ümmet…

Hoş geldin, Ya şehri Ramazan”

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) “Oruç sabrın yarısıdır, sabır da imanın yarısıdır” sözünün ilk kısmını, Ramazan’da idrak etmek nasip olacak.

Allah-u Teâlâ nasip ederse,15 Mayıs Salı 11 Ayın sultanı Ramazan için bu akşam ilk teravih namazı kılınacak, gece de ilk sahura kalkıyoruz. Çarşamba günü oruçlu olacağız. Bunun için; Yüce Mevla’ya hamd ediyor, şükrediyoruz.

Mübarek üç ayların sonuncusu olan 11 ayın sultan ramazan ayı için hazırlıklar tamamlandı.

Ayların sultanı “Ramazan” hoş geldin. Geldin de ne iyi ettin. Merhaba sana, selam sana…  

Hanelerimize, beldelerimize hoş geldin, sefalar getirdin…

Gönüllerin tatlı bir ahenk içinde Cenab-ı Hakk’a yöneldiği rahmet, merhamet ve mağfiret ayı ramazana bizleri kavuşturan rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun. Bizlere saadet yollarını yaşayarak öğreten, yolumuzu aydınlatıp bize her hususta rehberlik eden sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.v.) salat ve selam olsun.

İnsanı manevi eğitimden geçiren orucu; evlerimizi, mabetlerimizi ve gönüllerimizi nurlandıran mukabelesi, ruhumuzu dinlendiren teravihi, sevincimizi artıran iftarı, hanelerimizin bereketini artıran sahuru ve kalplerimizi arındırıp manevi zenginliğimizi artıran itikâfı ile paslanan yüreklerin arındığı bir aydır ramazan.

Gönül erlerinden Üftade hazretlerinin söylediği gibi, “canlarda irfan bitiren aydır ramazan”. Bu ayda büyük bir aşk ve şevkle ifa edilen ibadetler, kişiyi manen Allah’a yaklaştırır ve O’nun rızasına kavuşturur.

Belki de riya ve gösterişin en az karıştığı ibadet olan oruç ile kul, iman ve ihlasın zevkine, kulluk ve maneviyatın yüksek neşvesine erişir. Gönül dünyası zenginleşir ve çevresindeki her şeye karşı daha duyarlı, daha merhametli ve anlayışlı olur.

Manevi kazanımlar ile gönüllerin imar ve ihyası ramazanda daha anlamlı hâle gelir. Kul, ramazanın manevi ikliminde öncelikle kendi gönül evini kir ve paslardan temizler.

Rahmet, mağfiret ayı selam sana…

Misafirlerin en güzeli ey şehri Ramazan; bizim de evlerimize şenlik kat, gönüllerimizi sula, oruçlarımızla nefsimizin azgınlıklarını, dizginle. Sahurlarımızla oruçlarımı bereketlendir ve taçlandır.

Sabırla iftarları beklerken, rahmet rüzgarlarını, mağfiret müjdelerini gönlümüze ilham eyle… Her ne kadar Ramazan ayı, Allah tarafından mübarek kılınmışsa da, onun bereketinden istifade etmek Müslüman’ın iradesine bırakılmıştır.

Değerlendiren için Ramazan bulunmaz bir hasat mevsimi, maddî ve mânevî bir arınma iklimidir.

Ramazan’a yetiştiği hâlde onun kadrini ve kıymetini bilmeyen biri içinse, kaçırılmış bir fırsat hatta bir vebal olacaktır. Hem de Rahmet Elçisi’ne, “Ramazan ayına girdiği hâlde günahlarını affettiremeden bu ayı tamamlayan kişinin burnu yerde sürünsün!” dedirtecek kadar!

Kapımızı sonuna kadar aralayıp, tüm güzelliklerinden müstefit olmamızı, sana tazim ve hürmette kusur etmememizi, Mevla’mızdan niyaz ediyoruz. Sen bizler için rahmet, yenilenme, tazelenme, kimliğimizi sorgulama, aslımıza rücu etmek için bir rahmani fırsatsın.

İnsanlığın kurtuluşuna davet için inzal buyrulan Kura’n ayı; gecelerin en güzeli Kadir Gecesi’ni barındıran mübarek ay; senin kadrini kıymetini bilmemizi; misafirin teğet geçtiği, kapımızı dahi çalmayıp, hediyelerinden mahrum bıraktığı kimselerden eyleme…

İlahi davete icabet eden kullarından eyleyip, davetin güzelliklerinden bizleri de ni’metlendir.

Ramazan Ayı “Sabır” ayıdır. Oruç sabretmektir. Açlığa, susuzluğa, teknolojinin baş döndürücü çağında olası günlük sorunlara-sıkıntılara göğüs gerebilmektir. 
Gül’e sormuşlar: Sen niye bu kadar güzelsin ve niye bu kadar güzel kokuyorsun? diye. Gül cevaben: Dikenlerin ağrısına sabrettiğim için, demiş.
Efendimiz (SAV.)’ in hicretteki yol arkadaşı, özü-sözü bir olduğundan “Sıddik” unvanı alan ve tuttuğu oruç ile nefsine hakim olan Hz. Ebubekir, bir gün bir kabristandan geçiyordu ki, bir adamın kabir kazdığını görür.

Adama sorar: Ne yapıyorsun? diye. Adam:
-Kendime kabir kazıyorum der. Hz. Ebubekir adama döner ve: “Kendine kabir hazırlama, kendini kabre hazırla” şeklindeki ibret dolu bu müthiş cevabı verir.
Hayat su misali akıp giderken, bize kalan,
-Bunca nimete karşılık bir Vefa,
-Bir Selam,
-Hoş bir seda,
-Bir’de yapılan samimi ve hayırlı bir duadır. Sesini değil sözünü yükseltmeli insan, çünkü gök gürültüsü değil, yağmurlardır yaprakları yaşartan. Efendimiz (SAV)’in mübarek sözleriyle bitirelim:
“Oruç kalkandır (perdedir). Biriniz oruçlu iken kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birileri kendisine (oruçluya) yakışıksız laf edecek veya sataşacak olursa, ona “Ben Oruçluyum!” desin (ve ona bulaşmasın.)
“Kim yalan söylemeyi, onunla amel etmeyi ve cehli bırakmazsa, Allah’ın onun yiyip içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur.”
Ramazan Ayının; bize, ailemize, ilimize ülkemize milletimize islam alemine hayırlar getirmesini, inananların birliğine dirliğine ve dünya mazlumlarının kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim.
Allah’a emanet olun.

“Ey imanlı olanlar! Oruç, sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazıldı. Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz” (Bakara 2;183)

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?