Yaz mevsimi girdiğinden bu yana, zaman-zaman öğretmen ve öğrenci ‘buluşmalarından’ ve zaman-zamanda (geçmişe yönelik) veya güncel yaşanan anılardan bir şeyler paylaşarak, siz değeri sayfa arkadaşlarımla sohbet etmeye çalışıyorum…

Ve bu nedenle ‘sayfayı işgal’ davranışımı hoş karşılayanların olduğu gibi, hoş karşılamayıp, yadırgayanların da olabileceğini tahmin edebiliyorum…

Ve bende böyle düşünenleri normal karşılıyor, saygı duyuyorum.

Niye böyle gündelik yaşanan olayları sık-sık bu sayfada sizlerle paylaştığıma gelince; ne yapayım kardeşim, herkes gibi ekonomik durumum iyi olmadığından tatile ve sayfiye yerlerine gidemiyorum.

‘Tekkeyi bekler gibi’ ikamet ettiğim adresi bekliyorum!

Ve elimden geldiğince, gücümün yettiğince, beni bulunduğum yere gelenleri konuk edip; ağırlamaya çalışıyorum…

Daha da olmadı, biraz sonra değineceğim gibi; sevdiklerimle ya düğünlerde, yada özel toplantılarda bir araya geliyoruz…

Tıpkı Sanatçı-öğretmen Tamer Küçükada’nın düğününde eskiden amatör, şimdi ise profesyonel sanat yapan genç sanatçılarla bir araya gelme fırsatını yakaladığımız gibi… (dedikten sonra) şimdi kısaca bunların kim olduklarını tanıtmak isterim sizlere…

Ancak peşinen ve parantez açmaya gereksinim duymadan ve aynı zamanda alçak-gönüllülüğe de fazla yer vermeden ifade etmek isterim ki; bu genç sanatçıların birçoğunun üzerinde benim -bir şekilde- bir zamanlar öğrencim ve emeğim olduğunu tevazu göstermeden söyleyebilirim…

Tamer Küçükada, ben bildim-bileli (inatçı bir direnişle) müzikle yatıp kalkıyor…

İyi bir ‘müzik adamı’ olabilmek için yıllarını harcadı dersen inanın hiç abartmıyorum…

Liseden sonra Diyarbakır’da ‘Müzik Bölümü’ olarak girdiği okulu iki-üç sene okuduktan sonra bırakıp, tekrar sınava girerek İTÜ (İstanbul Üniversitesi) Konservetuar Bölümünü bitirdi…

Eğitimini sürdürürken, hem profesyonel sanatçıların arkasında saz çaldı, hem okudu…

Bir yandan da “öğretmenlik formasyonu’ alarak, öğretmen olma hakkını kazandı…

Ve bugün Mardin’de Müzik Öğretmeni olarak, bir yandan sevdiği mesleği yaparken, bin yandan da müzik üzerine beste, araştırma çalışmalarını sürdürüyor…

Ve geçtiğimiz Çarşamba akşamı da, Çankırı’nın en güzel kızı Esra ile evlendi…

Eh, eski bir sanat öğrencimiz evlenir de düğününe gitmemek olur mu?

Gittik…

Tamer’in düğünü olur da, onun düğününe koşa-koşa arkadaşları gelmez olur mu?

Hiç gelmez olurlar mı; ülkenin dört-bir yanından cümbür-cemaat koşa-koşa düğüne koşu-vermişler sanat ve okul arkadaşları….

Bütün devre ve yol arkadaşları o akşam Tamer ile Esra’nın düğün törenlerine doluşmuşlardı…

Tiyatro Sanatçısı; Mustafa Çolakoğlu ve kız arkadaşı Tuğçe…

Devre arkadaşlarından; Banka Müdürü Gökhan Köksal…

Kocaeli Devlet Tiyatrosu Sanatçısı; Cemal Aldıç…

Banka Müdürü Kahraman Elmas ve eşi Selda…

İstanbul Devlet Tiyatrosu Işık Direktörü; Emrah Tirsi…

Türkiye’nin ikinci Neyzen Tevfik ve Neyzeni sayılan genç sanatçı; Volkan İncüvez…

Halk Oyunları Öğreticisi (şimdi öğretmen) Samet ve Öğretmen İbrahim Dervişoğlu ve Şair Ali, Halk Oyunları hocası Selçuk (soy ismini anımsayamadım)

Antalya Devlet Tiyatrosu Sanatçılarından; Serkan Yakan…

Ve eski lise öğretmenlerinden Müge Topçu ve (bendeniz) Tamer Küçükada’nın düğününde buluşup, hem hasret giderdik, hemde saat 12’lere kadar gümbür-gümbür horon tepilip, doya-doya Giresun karşılaması oynandı. (ben hariç)

Ben kenardan zevkle onları izledim…

Ve bu genç sanatçıları kenardan izlerken, ne yalan söyleyeyim; onlarla öyle gurur duydum, öylesine göğsüm kabardı ki, bu duygu ve düşüncelerimi sözcüklerle ifade etmek mümkün değil…

Her birisi alanında başarılı genç sanatçılar…

Her birisi pırlanta gibi ve toplumsal sanat anlayışını kendilerine felsefe etmiş gencecik insanlar…

Her biri, birkaç yıl sonranın (tabi sanatın önü engellenip, içine eğer tükürülmezse) ülkenin en önde gelen sanatçıları olacaklar…

Şimdi nasıl övünmem ve gururla bakmam ben böyle yüreği ve beyni insan sevgisiyle ve toplumsal hizmet aşkıyla dolup-taşan gençlere?

Her birisiyle ayrı-ayrı gurur duyuyorum…

Ve bu tür dik duruşlu gençlerinde çoğalmasını arzu ediyorum…