SARI ALTIN FINDIK 2

SARI ALTIN FINDIK 2

Geçen birincisini yazdığımız sarı altın fındık köşe yazımızın şimdi 2.sini yazıyoruz. Sarı altın fındık uzun bir yolculuktan sonra Doğu Karadeniz kıyılarında doğa harikası Giresun yamaçlarıyla buluşmuştu ve oradan sonra serüveni devam ediyor. Eğer FINDIK Giresun’un %90 meyilli arazileriyle buluşmamış olsaydı bugün Giresun’da Kayalardan başka bir şey göremezdiniz.
Maviyi görür yeşili asla göremezdiniz.
Neyse Selçuklular Osmanlı parça fındık hep aranan bir gıda kuru yemiş olmuş ve insanlığın hep hizmetinde olmuş.
Yaprağı gazel alaşağı kozmetik kabuğu yakacak hatta araba yakıtlarına bile bir yapıya sahip ya içi onun dışındaki zarı bin bir derde deva fındığın kullanılmadığı alan hemen hemen kalmadı gibi. Avrupalılar fındıktan şu an yeni bir içecek üretmeye çalışıyor. Bu kadar güzel bir ürün altından değerli değil midir?
Altını yiyemezsin ama fındığın her şeyi faydalı ziyan olan bir yani yok ki.
Asırlar böyle gelip geçerken o zaman böyle kara hava yolu yok her şey bugünkü gemiler çekeğinden dünyaya gemilerle gidiyor. Ve tüm gıdalar da aynı şekilde gemilerle geliyor dünya sürekli bu ürünü bizden istiyor o zaman ki kaptanlar akıllı. Fındık fidelerini gemilere bindirdikten sonra kaynar silahlar başlıyorlar ve ifadeler gittikleri ülkelerde olmuyor ve müthiş para ediyor.
Giresun zenginlerin gelip eğlenip gezdikleri fındık dallarını yerinde görüp gittikleri bir ildir. Halk çok zengin o zamanlar. Fındıkta tabi mutlu. Gerçek değerini bulduğu için bir kg fındık parası nerdeyse 5 gr altın fiyatına gidiyor ve yaşadığı Giresun’un yamaçlarında ki topraklar memnun. Yabani hayvanlar kuşlar böcekler kelebekler velhasıl tüm canlılar mutlu Giresun’daki yamaçlar ve sarı altın birbirine sarılmış. Dünya umurlarında değil.
Erozyon bir milim toprak bile götüremiyor. Berrak derelerde temiz sularda kırmızı benekli ala balıklar dans ediyor. Tüm bunlar sarı altın fındığın sayesinde olmaktadır. Birçok ülke ve il fındık yetiştirmek için ellerinden geleni yapmaya çalışırken atalarımız bunlara taviz vermemiş ve Giresun fındığın başkenti olarak kalmış.
Osmanlı devletinin yıkılıp Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra 1950’lili yıllara kadar fındık Giresun’un dışına çıkmamış ve Giresun’la özdeşleşmiş.1938’de büyük Atatürk ün talimatıyla fındık üreticilerini örgütlemek ve fındığın daha fazla para etmesi ve tanınması için FKB kurdurmuş. Bu kuruluş ta o zamandan günümüze kadar gelmiş.
Onun serüvenini de başka bir köşede yazacağım. 1950’den sonra ki sarı altın fındığın hayatındaki değişikliği fındığa ihanet edenleri bundan sonraki köşe yazılarımda yazacağım.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?