SAVAŞ BALTALARI ELLERİNDE CİCİ DEMOKRASİ DİLLERİNDE

SAVAŞ BALTALARI ELLERİNDE CİCİ DEMOKRASİ DİLLERİNDE

Sömürülerini gerçekleştirmek için;
İçişlerine karışmadıkları,
Örtülü işbirliği yapmadıkları,
İşbirlikçi siyasi iktidarlarını kurmadıkları;
Ülke kalmadı şu yeryüzünde…
Kimden, hangi ülkeden mi söz ediyorum?
Aaaaa!
İçinizde hala böyle soru soranlar varsa ve soruyorsa;
Günümüz dünyasında hala bu sorulara yanıt aranıyorsa;
Vallahi benimde söyleyecek sözüm olmaz…
Olsa olsa; “çok ayıp ediyorsunuz vallahi” olur!
Ancak ben yinede kimden bahsetmek istediğimi söyleyeyim;
Huyundan vazgeçmeyen “Batının Vahşi Kovboylarından” söz ediyorum…
Hani şu kovboy filmlerinde atlarının sırtına artistik bir biçimde atladıktan sonra; atlarını topuklarıyla mahmuzlayarak süren!
Atının; dıgı dak,dıgı dag yürüyüşlerini ıslıkla süslendiren batılı kovboylardan söz etmek istiyorum!
Geleneksel alışkanlığı “Altına hücum” huyundan vazgeçmeyen!
Ve günümüzde bu felsefeyi sömürü ve talan olarak sürdüren!
Sömürüsünü sürdürmek için girmek istediği ülkelere;
“Sizlere demokrasi getireceğim” dedikten sonra da, o ülkeye tankıyla, topuyla tüfeğiyle giren!
Girdiği ülkelerde taşı-taş üstünde bırakmayıp; yerle-bir eden Amerikalı Conilerden söz etmek istiyorum…
Yahu bunlar ne biçim millet!
Bunlar nasıl bir cins, nasıl bir cibiliyet!
Ulan bunlarda ne vicdan var, nede insaniyet!
Bunların;
Yeryüzünde içişlerine karışmadıkları ülke kalmadı be!
Bir ülkeyi karıştırıp yerle-bir ediyorlar…
Oranın işi biter-bir başka ülkeyi karıştırmaya gidiyorlar!
Tıpkı; şu sıralar Venezuela’yı karıştırdıkları gibi…
Yahu Orta doğudaki işinizi bitirip de, hangi arada gidip orayı da karıştırdınız be mübarekler?
Kaşla-göz arasında nasıl yapabiliyorsunuz Allah aşkına bu işi?
Yoksa daha önceden ‘ön hazırlıklarınız mı’ var?
Vallahi şaşırmamak elde değil!
Savaş baltaları omzunuzda…
Siyasi katliam fermanları elinizde!
Sahte demokrasi söylemleri dilinizde!
Ülkeden-ülkeye demokrasi transfer ediyorsunuz güya!
Afrika’nın kuzeyinden başlayıp;
Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Yemen vesaire, vesaire…
Yirmiye yakın ülkeye topla-tüfekle girdiniz…
Bu ülkeleri yerle-bir edip, altını üstüne getirdiniz!
Ve ‘demokrasi tantanasını’ bütün medeni ülkelere yedirdiniz!
Şimdi de sıra Venezuela’ya geldi ha?
Venezuela’nın başkanı Guaido diktatör öyle mi?
Sana göre ondan önceki Hugo Chavez’de diktatördü!
Hemde öylesine bir diktatördü ki; başta Küba devleti olmak üzere sol ve sosyalistçe düşünen ülkelerle işbirliği yapardı…
Ve her şeyden önemlisi siz ‘Vahşi Batının Kovboylarının’ ele geçirdiği bütün işletmeleri ve tesisleri millileştirdiği ve devletleştirdiği için Hugo Chavez’de diktatör bir başkandı…
Öyle değil mi?
Çünkü ABD Yöneticilerine hiç mi hiç yüz vermezdi…
Bu nedenle de hiç sevilmezdi…
Halbuki dünyanın en büyük diktatörleri ya Amerika denilen ülkede yetişmiştir…
Yara başka ülkelerde ‘desteklenip, beslenerek’ yetiştirilmiştir.
Bugün ABD denilen devletin başındaki Tramp denilen başkan yeryüzünün bir diktatörüdür…
Başta kendi ülkesi olmak üzere, küresel sermayenin siyasi baş temsilcisi ve savunmasız ülke halklarının bir cellatıdır!
Kan emici bir vampiri ve kasabıdır!
Hey gidi Teksaslı kovboy hey!
Sana bu dünyada -ortaklarının ve işbirlikçilerinin dışında- seni masum gören birisi daha var mıdır? diye inan çok merak ediyor ve çok düşünüyorum..
Hey gidi sahte demokrasi havarisi Coni hey!
Her ülkeye demokrasi getirmeyi, transfer etmeyi düşünüyorsun da; neden Arap Yarımadasında bulunan Krallıklara, Emirliklere ve Sultanlıklara ‘demokrasi’ transfer etmeyi düşünmüyorsun?
Birde oralara ‘demokrasi’ transferi yapmayı düşünsene birader!
Asıl demokrasiyi ve insanca yaşamayı oranın halkları bekliyor..
Aaaahh, ah!
İnsanın konuştukça sinirleri geriliyor!
Hatta “elin derdi sana mı düştü kardeşim?” diyeceğim geliyor!
Her neyse…
Durup dururken sizinde kafanızı şişirip, keyfinizi kaçırdım!
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Ama siz yinede bazı şeyleri düşünmekten geri kalmayın..

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?