SEÇMENE ‘OMBUDSMAN’ GÖREVİ…

SEÇMENE ‘OMBUDSMAN’ GÖREVİ…

CHP’de aday belirleme konusunda yanlış bir strateji izlendi. Üye sayısının ve seçmen tabanının çok olduğu, kazanma ihtimalinin yüksek olduğu yerlerde ön seçim kararı almış olsaydı, ya da o yerlerde üyelerle eğilim yoklaması kararı alınmış olsaydı ne olurdu?
Doğru olurdu.
Üyelerin seçmiş olduğu adaya da hiçbir kimse itiraz edemezdi. Hiç kimse de DSP’yi yeniden siyaset sahnesine süremezdi…
Pek çok yerde de 1994 sendromu yaşanmazdı…
Şimdi yaşanıyor.
Kırklareli’nde yaşanıyor. Şişli’de, Avcılar’da, Bakırköy’de, Silivri’de, Edremit’te, Bodrum’da, Marmaris’te daha çok yaşanıyor.
Kırklareli’nde yeniden aday gösterilmeyen Kesimoğlu, şimdi bağımsız olarak CHP adayının karşısında seçime giriyor.
Diğer yerlerde ise aday gösterilmeyenler DSP’den seçim yarışına giriyorlar. Çözüm ise sandıkta seçmene kalmış görülüyor.
Ya partisine sahip çıkacak.
Ya da istifa eden aday ile birlikte hareket edecek.
Seçmen zordadır.
Adeta kendisine ‘Ombudsman’ görevi düşmüştür. Bakalım seçmen nasıl bir ‘hakemlik’ yapacaktır?
İstifa edip önceki partisinin karşısına aday olarak çıkanların seçim kazanması çok zordur. Fakat seçimleri kaybettirmesi büyük ihtimaledir.
1994 sendromu deme nedenim de bundandır.
Bakalım sürecin kötü yönetilmesinden kaynaklanan bu duruma, seçmen ne diyecektir?
Umarım hırsın yerini akıl ve mantık alır…
***
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya’nın yazdığına göre, CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, DSP’ye de ittifak için ziyarette bulunmuş. DSP ittifak teklifini reddetmiş.
Neden acaba?
24 Haziran seçimlerinde; YSK tarafından “seçime katılma yeterliliğine sahip değil” denilen DSP, o günden bu güne ne oldu da ‘yeterli’ hale geldi? Somut bir veri yok!
O günlerde seçime katılamadığı için yasa gereği ittifaklar içinde de yer alamadı.
Şimdi koşullarında bir değişiklik olmamasına rağmen, YSK tarafından ‘yeterli’ bulunuyor. Kendisine yapılan ittifak önerisini de reddediyor.
O zaman akla farklı sorular geliyor…
DSP’ ye; küskünler için gidebilecekleri ve yeniden aday olabilecekleri bir ‘liman’ misyonu mu yüklendi?
İşaretler o yönde…
Tarihsel misyonunda da benzer işaretler var.
“Arayış” ın nedeni budur!
“Ortanın solu” fikrinden “demokratik sol” fikre geçişin arka planı da bundandır.
Yeni misyon gereği;
Londra Büyükelçiliğimizde ABD’li ve İngiliz yetkililer ile ‘özel’ görüşme yapılmıştır.
“İyi tarikatlar” dan bahsedilmiştir…
Kemal Derviş ile ‘on beş günde on beş yasa’ ile küresel merkezlerin arzu ettiği düzenlemeler yapılmıştır.
Uluslararası Tahkim Yasası, Şeker Yasası, Tütün Yasası, Telekom Yasası, Bankacılık Yasası, Doğal Gaz Yasası, İhale Yasası ve diğer yasalar ile ‘yabancılaştırmanın’ yolu açılmıştır… Bugün açılan o yoldan AKP ilerlemektedir.
Nerede 1970’li yıllarda ABD’nin haşhaş yasağına karşı anti-emperyalist, bağımsızlıkçı direniş ve nerede bu adımlar?..
Nerede milliyetçiliği Kıbrıs’ın Beşparmak Dağlarına yazanlar ile nerede bu adımlar?
Yine FKB ve üretici kooperatiflerinin ipini çeken ‘Özerkleşme yasası’ da bu döneme aittir.
Köy okullarının kapatılması da…
Tez unutan bir toplumuz…
***
Uzun süredir varlığı ile yokluğu belli olmayan ve ‘siyaset buzdolabında’ saklı tutulan DSP, bu yerel seçimler öncesi yeniden siyaset sahnesine sürülmektedir.
Elbette bunda, CHP’nin süreç yönetimindeki hataları da etkili olmuştur.
Zaten o hatalar yapılmasa idi küskünler için DSP ‘liman’ olarak sahaya sürülmezdi.
‘Bitkisel yaşamda’ iken yeniden can suyu verilmezdi.
Şimdi görev seçmene düşmektedir.
Seçmen âdeta ‘hakem’ görevini yerine getirecektir.
Ya hırsı ile öfkeleri ile küskünlükleri ile hareket edecek ve ‘tuzağa’ düşecektir. “Yeni Türkiye” değirmenine su taşıyacaktır…
Ya da aklını öne çıkararak, tuzağı görerek bu oyunu bozacaktır.
Partisine sahip çıkacaktır…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?