Sonuç ne olursa olsun;

Niçin sürekli dört büyük takımın artılarını, eksilerini konuşarak masaya yatırıyorlar?

Milletin ortak değeri olarak bilinen TRT Spor Kanalında ‘futbol yorumu’ yapma şansı bulan bu yorumcular;

“Sürekli -dört büyük futbol kulübü- denilen takımların lehine yorum yapmaya utanmıyorlar mı?”

Süper lig denilen bu ligde;

Ezberi yapılmış dört büyük futbol kulübünden başka aynı fikstürü kapsamında mücadele veren 15 futbol kulübümüz daha var…

Ve bu kulüplerde kendi ekonomik ölçekleri içerisinde kendi illerini, ilçelerini ve semtlerini ellerinden geldiği kadar en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyorlar…

Hatta ve hatta;

TRT Spor yorumcularının üzerine toz kondurmak istemedikleri ve ‘büyük takım’ diye niteledikleri takımlar, gaileye alınmayan takımlar tarafından açık farkla ‘yenilseler’ de, yine de bu büyük takım lehine durumdan vazife çıkarıyorlar…

Üstelik bu ‘yorumcuların’ kimisi (güya) bu işin mektebinde okumuş..

Kimisi milli forma giyerek -en azından- ülke sathında ünlü olmuş…

Ve daha sonra da bir adamını bulup TRT de kendine bir yer bulmuş..

Sonuç ne olursa olsun;

Bıkıp usanmadan dört büyük futbol kulübüne övgüler yağdırıyor…

Dört büyük kulübün dışındakiler ne kadar güzel futbol oynarsa oynasın, mutlaka ve mutlaka onun bir kusurunu bulmaya çalışıyor…

Ve bütün bunlardan sonra da insanın şöyle düşünesi geliyor;

“Madem ki sürekli bu dört takım gündemde tutuluyor”

“Varsa-yoksa bu dört büyük futbol kulübü konuşuluyor.”

“Ve bunların dışındaki takımlar sadece ‘dolgu malzemesi’ olarak düşünülüyor.”

Bu dört büyük takım için kendi aralarında ayrı bir lig kurulsun…

Bunların dışında kalan 15 futbol kulübü içinde ayrı bir lig olsun…

Böylesi daha güzel olmaz mı?

Sevgili dostlarım,

Değerli sayfa paydaşlarım…

İnsan bir kere haksızlıkları görmeye-görsün…

Güçlüden yana tavır alıp ‘tarafgir’ davranışları gördü mü en sakin insanın bile sabrı taşıp, çileden çıkıyor…

Bu konuda sizler ne düşünürsünüz onu bilemem ama…

Bana soracak olursanız, sadece futbol dünyasında değil,…

Yaşamımızın her alanını adaletsiz ve tarafgir davranışlar gün geçtikçe çoğalmaya başlıyor…

Aklımıza gelenleri alt-alta sıralayacak olursak;

-Siyasette tarafgirlik…

-Ticarette tarafgirlik…

-Adalette ve hukukta tarafgirlik…

-Eğitim ve sağlıkta tarafgirlik…

Hadi bunları bir tarafa bırakalım;

Dini inanç ve mezhep konusunda bile tarafgirlik ve fanatiklik tavan yapmış vaziyette…

Ve tekrar şu futbol yorumcularının ‘tarafgirliğine’ geri dönecek olup ve ağır ağırda özetleyecek olursak, eski futbol anlatıcılarını, spiker ve yorumcularını günümüzdekilerle mukayese ederek özetlemek istiyorum…

Televizyonun olmadığı ve radyoların hüküm sürdüğü günlerde;

Futbol maçları radyolardan anlatılırdı…

Ve bizlerin gözümüzle göremediğimiz maçları şu ünlü şu spikerler anlatırdı;

Orhan AYHAN

Necati KARAKAYA

Orhan BORAN

Halit KIVANÇ, önde gelen sunuculardı…

Ve bu sunucular;

Anlatımını yaptıkları maçları hiç kayırmacılık ve tarafgirlik yapmadan neyi görüyorsa tarafsız bir şekilde öyle anlatırlardı…

Ve bu tarafsız anlatımlar;

Bir gün sondaki yayınlanan gazetelerde ve spor yazarı köşelerinde aynı benzeş haberler ve yorumlar yapılırdı…

Günümüzde ise;

Futbol maçlarını TV kanallarından ‘canlı’ bir şekilde izlenmesine rağmen, maçı anlatan spiker veya sunucu gözlerimizin içine baka baka kendi duygusal yorumlarını yapıyor ve yalan konuşuyor…

Daha doğrusu bizleri kendi yalanlarına monte etmeye çalışıyor…

Böyle bir sohbeti neden mi gerekli gördüm?

Hemen söyleyeyim;

Başta kendi spor kulübümüz Giresunspor olmak üzere, diğer futbol kulüpleri ‘dört büyük takım’ denilen takımları dize getirse de…

Açık farkla yense de…

TRT’nin spor yorumcuları bu dört büyük takımdan başkalarına hak ettiği övgüleri hiç düzmüyor…

Peki, TRT kimin?

TRT vergilerimizle beslediğimiz için hepimizin…

Peki, bu yorumcular aldıkları parayı nereden alıyor?

TRT’ye verdiğimiz vergilerden alıyor…

O zaman neden tarafsız davranmıyor?

Neden bizim gözlerimizin içine baka baka tarafgir davranıyor?

En önemli soruda şu;

Bu yapılan haksızlığa spor camiası neden hiç karşı çıkmıyor?

Siz bu soruların yanıtını düşüne-durun;

Benim acele bir yerde görüşmem olacak…

Sizlerle de tekrar görüşmek üzere;

Şimdilik hoş hoşça ve esenlikle kalın…