ULUSAL EGEMENLİK KİMİNDİR BAĞIMSIZLIĞI SEVENLERİNDİR |
Bağımsızlık uğruna;
Korkusuzca ölmesini bilenlerindir…
Mustafa Kemal’ce söylersek;
“Ulusal egemenlik, ulusun namusudur…
Onurudur, şerefidir…
Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki;
Onun karşısında zincirler erir…
Taç ve tahtlar batar yok olur… diyor…
Ve son noktayı da şöyle koyuyor;
“Bağımsızlık, uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır…”
Peki, böyle bir toplum var mıdır?
Olmaz olur mu hiç, elbette vardır…
Öğrenmek ve görmek istediğinde;
Yeter ki kafanı biraz yukarı kaldır!…
Kafanı yukarı kaldır ve şunu düşün;
Bundan yüz-küsur yıl önce…
Emperyalist ittifak güçleri bu ülkenin içine girince;
“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen bir lider ‘Kuvvayi Milliye’ hareketini başlatıyor…
Amasya’ya geçince;
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır…
O da vatanın sınırlarının tamamıdır” diyor…
Ve ardından;
Erzurum, Sivas Kongrelerini başlatıyor…
Sömürgeciliği ve Mandacılığı elinin tersiyle reddediyor;
“Ya İstiklal, Ya Ölüm” sloganı atılarak yola giriliyor…
Sonra uzun bir yürüyüş sonrası Ankara’ya geliniyor;
1920 yılında ‘Egemenlik Saltanatın değil, Ulusun olacak’ düşüncesinin hakim olacağı TBMM kuruluyor…
Ve emperyalist işgal temizlendikten sonra da;
1923 yılında ‘halkın egemenliğini’ ön plana çıkaracak olan ‘Cumhuriyet Yönetimi’ ilan ediliyor…
Ve TBMM Salonunun en görülebilir yerine de;
“Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” sözü yazılıyor…
Taht, Saltanat gibi azınlık yönetimi rafa kaldırılıp;
Millet iradesine dayalı yeni bir yolculuk başlıyor…
Ve bundan 103 yıl önce;
23 Nisan 1920 tarihinde resmi kayıtlara geçen ‘Egemenlik, Kayıtsız şartsız milletindir’ sözünün sevinci ve mutluluğu daha ileri yıllara taşınsın diye 1924 yılında ‘bayram’ olarak kutlanıyor…
1929 yılına gelindiğinde de;
Mustafa Kemal, bu ‘bayramı’ çocuklara armağan ediyor…
Ve o günden, bu güne de ‘Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ olarak kutlanıyor…
Egemenlik çocuklardan başlatıldığı içindir ki;
Her ’23 Nisan’ çocuk bayramı geldiğinde -sembolik olarak- makam koltuklarına oturtulur ilköğretim çağındaki çocuklar…
(Gerçi ara-sıra yaşı ileri olan İmam-Hatipli bıyığı terlemiş öğrenciler de oturtulmuştur ama şimdilik bunu yeniden depreştirmeyelim.)
Geçelim…
Ve tekrar şu ‘egemenlik’ konusuna geri dönelim…
Demek ki ‘egemenlik’ neymiş;
Halkın ve toplum çoğunluğunun ‘söz sahibi’ olduğu bir yönetim biçimiymiş…
Yani;
Parası-pulu çok olanın değil…
Bağı-bahçesi ve toprağı çok olan ‘Toprak Ağalarının’ değil…
Sanayi burjuvazisinin değil…
Kişisel çıkarı için ‘küresel sermayecilerle’ işbirliği yapanların değil…
Siyasal çıkarları için ‘dini-imanı’ pazarlayanların hiç değil…
Ulusal egemenlik;
Ulusun ortak çıkarlarına dayalı ve yönetim biçimi demokratik bir sisteme dayalı halkın ortak ‘değerleri’ sistemiymiş…
Yüz-küsur yıl ötelerden getirdiğimiz (uygulamada aksaklık olsa da) ‘Ulusal Egemenlik’ değerlerimizi şu üç başlıkta özetlemek istiyorum..
Şöyle ki;
‘Ulusal Bayramlar’ konusunda dünyanın bir başka ülkesinde de şu şekilde bir sıralama var mıdır-yok mudur onu bilmiyorum ama…
Yıl içinde bizim küçükten-büyüğe doğru ‘ulusal bayram’ sıralamamız şu şekilde oluyor;
23 Nisan tarihinde;
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı…
19 Mayıs tarihinde;
Gençlik ve Spor Bayramı…
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ise;
Yediden-yetmişe herkesin Bayramı…
Son söz;
Çocuklarımız başta olmak üzere, ulusal egemenliği önemseyenlerin ‘Ulusal Egemenlik Bayramları’ kutlu olsun…