Evet sevgili dostlar,
Aynen böyle oluyor..
Üst başlıkta okuduğunuz üzücü haber Giresun’da yaşanıyor.

Yani benimde yazar olarak mensubu olduğum Giresun Gündem Gazetesinin 25.5.2019 tarihli büyük puntolarla belirttiği gibi; 20 gün içerisinde tam 3 inşaat emekçisi inşaat tepelerinden düşüp hayatını kaybediyor…

Bu 20 günlük bilançonun birincisi;
5 Mayıs günü Gedikkaya Mahallesinde yaşanıyor.
Ve 65 yaşındaki Necip Keskin isimli vatandaş çalıştığı inşaatın tepesinden düşerek yaşamanı kaybediyor….

Şimdi bazıları da diyecektir ki;
“Yahu hükümet bile 65 yaşına gelen bir kamu görevlisini artık sen yaşlandın çalışamazsın deyip, yasal olarak emekli ederken, 65 yaşında bir kocamanın ne işi var inşaatların tepesinde?” diye düşünenleriniz var mıdır, yok mudur onu bilemem ama;
İhtiyacı olmasa çıkmazdı herhalde diye düşünüyorum…

20 günün içinde yaşanan ikinci üzücü olay ise;
15 Mayıs günü Tirebolu ilçemizde yaşanıyor.
Ve 6. kattan düşerek hayatını kaybeden inşaat emekçisinin adı ise Ramazan Kayar…
Daha 43 yaşında…
Kaç lira yevmiye karşılığı çalışıyordu onu bilemem…
Sigortası ve herhangi bir sosyal güvencesi var mıydı, yok muydu onu hiç bilemem…
Ama bilinen ve yaşanan bir gerçek var ki;Ramazan Kaynar isimli bir inşaat emekçisinin 6. kattan düşüp hayatını kaybetmesi…

Ve 20 günün içerisinde yaşanan 3. üzücü olay ise;
23 mayıs Perşembe günü Kavaklar Mahallesinde meydana geliyor.
Ve 38 yaşındaki inşaat emekçisi Hüseyin Büyükaydın,. inşaatın 4. katından dengesini kaybederek yere çakılıyor…
Acilen hastaneye kaldırılıyor…
Ama bütün müdahalelere rağmen kurtulamıyor….
Yani hayatını kaybediyor…

Eeee!
İnsan aklına mukayyet olup, düşünmeden edemiyor…
Ve ister-istemez insanın aklından şu sorular geçiyor;
-Acaba arpaları bitti de vadeleri buraya kadar mıydı?
-Ecel onları inşaatın tepelerinde mi yakaladı?
-Acaba inşaata gerekli emniyet önlemleri alınmış olsaydı, yine de inşaatın tepelerinden düşüp, yere çakılırlar mıydı?
Vesaire, vesaire…
İnsanın aklından durup-dururken bu ve buna benzer sorular gelip geçiveriyor…

Bu konuda siz nasıl düşünürsünüz onu bilmem de…
Ancak bu konuda yıllaaaaarrr, yıllar öncesi ünlü ozanımız (ve bir adı da) vatan haini olan Nazım Hikmet şöyle diyor bu konuda;
Buyurun söylediklerini birlikte okuyalım;

“Yapıcılar türkü söylüyor
Yapı türkü söyler gîbî yapılmıyor ama.
Bu îş bîraz zor.
Yapıcıların yüreğî
bayram yerî gîbî cıvıl cıvıl
ama yapı yerî bayram yerî değîl.
yapı yerî toz toprak.
Çamur, kar.
Yapı yerînde ayağın burkulur
ellerîn kanar.
Yapı yerînde ne çay her zaman şekerlî
her zaman sıcak,
ne ekmek her zaman pamuk gîbî yumuşak
ne herkes kahraman
ne dostlar vefalı her zaman.
Türkü söyler gîbî yapılmıyor yapı
bu îş bîraz zor,
zor ama
yapı yükselîyor, yükselîyor.
Saksılar konuldu pencerelere
alt katlarında.
îlk balkonlara güneş taşıyor kuşlar
kanatlarında.
Bîr yürek çarpıntısı var her putrelînde
her tuğlasında
her kerpîcînde.
Yükselîyor, yükselîyor yapı
kanter îçînde.”

NOT: Görsel resim Gündem gazetesinden alıntıdır.